7 Eylül 2022 Çarşamba

 KESKİNLİ ( HAMİTLİ ) RIZA.

HAKSIZ YERE İDAM EDİLEN MİLLİ MÜCADELE KAHRAMANI.
Mehmet Rıza Bey (Silsüpür), Kırşehir'in Keskin ilçesine bağlı Hamit kasabasında 1.7.1877 yılında doğdu. Babası Cerid Aşireti Beylerinden Halil Bey (Silsüpür) idi. Rıza Bey Rüştiye mezunu olup, devrin âlimlerinden özel dersler ve dini icazet alır. Rıza Bey ayrıca iyi derece Arapça, Fransızca ve Osmanlıca da biliyordu. Kırşehir-Keskin yöresinde yaşayan 16 Cerid köyünün de Aşiret lideri olması nedeniyle Kırşehir yöresinde güçlü, güvenilir, sözü dinlenir, vatansever bir lider vasfı taşımaktaydı.
Rıza Bey, 1907 yılında amcası Hacı Hasan Bey'in kızı Şemsi Hanımla evlendi. Münire adında kızıyla Yusuf Ziya adında oğlu dünyaya geldi. Rıza Bey, Esnaflık ve çiftçilikle geçiniyordu. Bir ara politikaya merak sardı. İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra İttihat ve Terakki Cemiyet'ine girdi. Harbiye Nazırı Enver Paşa ile ailecek görüşecek kadar dostlukları vardı. Yanlış bir siyasetle Almanya ile Birinci Dünya Savaşına giren Osmanlı devletinin bu savaşta yenilmesi ile ülke galip devletlerce işgal sürecine girdi. M. Rıza Bey bu işgaller üzerine Kırşehir-Keskin yöresinde Milli Mücadeleyi fiilen başlattı. 22.Nisan 1919 yılında Keskin'de Kuvay-ı Milliye teşkilatını kurarak başkanlığını yaptı. Kırşehir-Keskin yöresinde Rum ve Ermeni çetelere karşı yöre halkının malını, canını ve namusunu korudu.
Erzurum Kongresi'nin 7. Ağustos 1919 tarihindeki son toplantısında 43 yaşında Kırşehir Milletvekili olarak Osmanlı Mebusan Meclisine seçildi. Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti'nin isteği üzerine Ankara Valisi Muhittin Paşayı Ankaralı seymenlerle Birikte Kılıçlar Beldesi Yakınlarında Teslim Alarak sıvasa Nakletti Rıza Bey, Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin İstanbul'daki toplantısına katıldı Mustafa Kemal tarafından İsmet Bey (İnönü) ile Osmanlı Mebusan Meclisi Milletvekillerinin Ankara'ya getirilmesi için görevlendirildi ve bu görevi de başarıyla yerine getirdi. Bu milletvekilleri ve İsmet İnönü ile kaçarak İstanbul'dan Ankara'ya gelerek 20.Nisan 1920'de TBMM'nin açılışına katıldı. TBMM'nin I.Dönem Kırşehir Milletvekili olarak görev aldı . kardeşi Haydar Bey ile beraber Keskin-Kırşehir yöresinden oluşturduğu 500 kişilik KIRŞEHİR SÜVARİ ALAYI ile I.İnönü Savaşına katılarak düşmanla cephede savaştı. Başlattığı saldırı ile Nişancı Müfrezesine ait sancağı düşman elinden geri aldı.
M. Rıza Bey Son Osmanlı Mebusan Meclisinde birlikte çalıştığı Trabzon milletvekili Ali Şükrü Beyin Topal Osman tarafından öldürülmesi üzerine yakın arkadaşı Mustafa Kemal ile bazı konularda fikir ayrılığına düşer ve Mecliste İkinci Grup'a geçer. Mustafa Kemal Paşa'nın ikinci Grup'a geçen milletvekillerini tekrar aday göstermemesi üzerine yeniden milletvekili seçilemez.
M. Rıza Bey yeniden milletvekili seçilememesi üzerine Harbiye Nazırı Enver Paşadan satın aldığı Kırşehir adlı kuru yük gemisini satarak Keskin yakınlarında Acı Çiftliğini satın alır. 20 bin dönümlük bu büyük çiftlikte bir yandan besicilik yaparken, yurdışından ilk kez traktör ithal ederek çiftçilik yapmaya başlar.
M. Rıza Bey, Mecliste yakın arkadaşları olan Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, Rafet Bele gibi yakın arkadaşlarını mecliste ziyaret eder. Bu görüşmeleri nedeniyle maalesef muhalif damgası yer. 1925 yılında Şeyh Sait ayaklanması çıkar, düşmanları Ankara İstiklal Mahkemesine başvurarak M. Rıza Bey'in bu ayaklanmaya katılarak Ankara'yı basacağına, Reisi Cumhuru dağa kaldıracağına dair yalancı şahitlik yaparlar. Ankara İstiklal Mahkemesi de bu deli saçması iddiaları ciddiye alarak Rıza Bey'in tutuklanmasını ister. M. Rıza Bey, çıkarıldığı mahkemede yaptığı hizmetlerin bilindiğini söyleyerek, iddiaların yalan olduğunu ve kendisine iftira atıldığını söyler. Bu nedenle kesinlikle mahkemede savunma yapmayacağını ve aklanmak içinde şahit göstermeyeceğini söyler. Kendisine olan aşırı güveni, yaptığı hizmetleri nedeniyle kendisini savunmayı ret eder. Bu nedenle İstiklal Mahkemesi 10 Ocak 1926'da hakkında idam cezası verir ve 12 Ocak 1926'da bu ceza infaz edilir.
Rıza bey Vefatı öncesi Oğluna vasiyet gibi bıraktığı şiirinde Kaleli 2 kişinin kendine iftira ettiğini acı bir dille anlatır aşağıdaki şiiri vasiyet bırakır.
Kırşehirden kaplıca dönüşümde Hamitli Rıza beyin Köyüne uğramıştım Orada dünürümün yakını rahmetli İlhan Çelik dayıdan dinlediğime göre Rıza Bey asılırken Babasına İzlettirilir dizlerinin bağı çözülen baba bir sandalyeye oturtulur ne düşünüyorsun diye başka soru yokmuş gibi acayip bir soru sorulur.
Yüreği yanık Baba acısı ile kavrulurken metanetini bozmadan göz yaşını içine akıtarak Anası ile bir gece yatmadım sayın diye tokat gibi bir cevap verir soran gazeteciye.
M. Rıza Bey, saf, temiz, vatansever bir Anadolu insanı idi. O düşündüğünü mertçe söylemiş, doğruları savunmuş ve yanlışları tenkit ederdi. Öyle ki başarılarını siyasi bir ranta dönüştürmeyi düşünmediği gibi dünya hayatı için de kimseye minnet etmedi. “vatan kurtuldu ya ölsem de gam yemem” diyecek kadar vatanseverdi. Ne yazık ki M. Rıza Bey, hayali suçlamalar ve yalancı şahitlerle hayatı sona erdi. Fakat onun hizmetleri hiç unutulmadı ve unutulmayacaktır. Tarih onu bir Demokrasi Şehidi olarak hatırlayacaktır.
M. Rıza Bey (Silsüpür), Kırmızı-Yeşil İstiklal Madalyası ile ödüllendirilen bir kahramandır.
RUHU ŞAD OLSUN.
Vatan Haini İskilipli Atıf Hocaya Kahraman ilan edip Anıt mezar yapanlar. Ankaralı Keskinli Rıza silsüpür Beyi Unutmamalı İadeİ İtibarını sağlamalıdır
Şair olan ve 1949 yılında vefat eden Hamitli Halil Bey, oğlu Rıza Bey'in idamını şu içli mısralarla dile getirmiştir:
Yalan dünya senden lezzet almadım
Daim ağu kattın aşıma felek
Her daim ağlattın bir dem gülmedim
Hiç bakmadın gözüm yaşına felek
Rıza Bey sehpada vasiyet etmiş
Şu mektubu evime versinler demiş
Uzatmış urgana boynunu vermiş
Daha ak düşmeden saçıma felek
Asla idamıma hiç üzülmeyin
Siz beni de öldü diye bilmeyin
Kaleli nesline selam vermeyin
Kalleşi çıkardın karşıma felek
El bilir değilim haini vatan
İstiklal uğrunda ilk adım atan
Şahit olsun kalem zaptımı tutan
Yalan yafta taktın döşüme felek
Cumhuriyete muhalif bir iş görmedim
Alçaklıkla namusuma leke sürmedim
Ailem şerefine halel vermedim
Şehit namazı düştü şanıma felek
Demişler isyana hazır duruyor
Şeyh Said'e iştirake varıyor
Dört alçak Kaleli şahit oluyor
Yalan yafta taktı döşüme felek
Yüz bin felaketle günüm geçirttin
Nimet deyi bana zehir içirttin
Yıktın evim ta temelden göçürttün
Darbeler indirdin başıma felek
Türk'üm Türk'ün imdadına yeterken
Adım adım terakkiye giderken
Vatanıma sadık hizmet ederken
Bu işler gelmezdi düşüme felek
Üç dört alçak ittifak eylediler
Zamanında benden yardım gördüler
Bir isyana meyli vardır dediler
Bu yalan gitmedi hoşuma felek
Kuva-yi Milliye'yi ben icat ettim
Beş yüz atlı ile harbe ben gittim
Hilafet valisin ben esir ettim
Bunları yazın mezar taşıma felek
Kardeşlerim öldüğümü bildirtmen
Şerefinizi üstünüzden kaldırtman
Düşmanları kendinize güldürtmen
Hainler karıştı işime felek
İnkılapta hizmet aranmaz oldu
Hakikat aranıp bulunmaz oldu
Kim vurduya gitti bilinmez oldu
Vatana bir Rıza aramak boşuna felek
Suçlu olsam buna razı olurdum
Elbet halasıma çare bulurdum
İsteseydim dövüşerek ölürdüm
Hilebaz karıştı işime felek
Yine sarpa uğrattılar yolumu
Vatanıma feda ettim oğlumu
Akibet sehbada gördüm ölümü
Haksızı düşürdün peşime felek
Dünya bir fırıldaktır dönüyor
Hanümanlar harap olup sönüyor
Ölüm kuşu her kapıya konuyor
Zehir kattın tatlı aşıma felek
Halil der inkılap sehpa kuracak
Takdiri ilahi böyle olacak
Rıza'nın hizmetin vatan bilecek
Hiç bakmadın gözüm yaşına felek ( Babası Gibi Şair Olan Rıza Beyin Oğluna yazdığı şiiride yakında bu Makaleye ekliyeceğm.
HALUK BALABAN.
Kaynaklar: Semçuk Silsüpür, Oğuzlar, Şevket Süreyya Aydemir, Suyu Arayan Adam, Fahri Çoker, Parlamento Tarihi, Bayram Sakallı, Ankara ve Çevresinde Milli Faaliyetler. Hamit Köylü İlhan Çelik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder