23 Kasım 2020 Pazartesi

 Cezayir Ağıdı ve Öyküsü.

Cezayir Osmanlı İdaresinde 313 yıl kalan Akdeniz Kıyısında Mamur Muhteşem Bir eyalettir BAHRİ SEFİT Olarak adlandırılmıştır. Barbaros Hayrettin Paşa Tarafından Kanuni Devrinde Fetih olunmuştur Fetih ve 1827 ila 1830 Yıllarında Fransızlarla yapılan Savaşlarda Anadolu’nun hemen hemen Tüm kentlerinden Osmanlı Türk Neferleri Burada 160 Bin şehit vermiştir.
Fransızlar Cezayir’i Teslim aldıktan sonra Cezayir’deki Erenlerin Evliyaların Kabirlerini yıkmış kemiklerini denize dökmüş Kenti Tarumar etmiş Esirlere Eziyetler etmiştir.
Cezayir Türküsü de diğerlerinde olduğu gibi Cezayir’e gidip düşmanla savaşan ve geri dönemeyen kahramanlarımızı anlatmaktadır. Hangi yanık türkünün arkasına baksak özgün ve hüzün verici bir hikâyeye rastlamıyoruz ki..?
Anadolu’nun Her Kentinde Ayrı bir Cezayir öyküsü anlatılır .Ağıt Ankara Ferfene ve cümbüş Gecelerinin sonunda icra edilir saz söz son bulur.Ferfene Günlerinde Cezayir Havası çalındıktan sonra başka türkü çalınmaz Ferfene ve cümbüş son Bulur.
Düğünde; özellikle kına gecesinde veya gelinin baba evinden çıkarılışında söylenen Cezayir türküsünün, icrâ edildiği bağlam dikkate alındığında, aynı zamanda bir tür ağıt gibi söylendiği görülür. Çünkü, baba evinden ayrılık vakti geldiğinde, toplumda beklenen davranış üzüntü duymak, bunu açığa vuracak biçimde görünmek ve üzüntüyü ağlayarak dışa vurmak şeklinde kendini gösterir.
Cezayir’e sefere çıkan ve bir daha memleketine sağ dönemeyen leventler üzerine yakılan bu türküler, sözlerinde tarihî bir olaya bağlı olarak yiğitlik simgesini taşımakla birlikte, hasret, ayrılık ve ölüm temleri üzerine kurulu olduklarından, aynı zamanda içerikleri bakımından her biri birer ağıttır Türkülerin tespit edilen söyleniş öyküleri de, bu gerçeği teyid eder.
Cezayir Türküsünün farklı yörelerde farklı varyantları da vardır. Bu türkü de diğerleri gibi aslında dilimize yerleşmiş bir ağıttır. Bu hüzün bırakan türküleri bile oyun havasına dönüştürüp acıyı mutluluğa çevirmiş olduğumuzu görürüz. Ve biz bu ağıtları sanıyorum düşmanı sevindirmemek için oyun havasına çevirmişiz. Hatta Çankırı yöresinde yaren meclislerinde misafir, saygı duyulan bir isimse Cezayir Marşı ile uğurlanmaktadır .
Ankara Ferfene ve Cümbüş geceleri sohbetlerinde Cezayir’in Kaybı ve binlerce Şehidi anmak için Unutturmamak Bir Vatan Toprağının geri Kazanılması arzu ve dileklerinin vurgulanması Önemli Bir yer Tutar .Cezayir Bir ağıttır acıdır Özlemdir. Türkün Kızıl elmasıdır.
mehter müziği repertuvarında “Cezayir” adlı bir ezginin bulunması; ayrıca, “Cezayir marşı” adlı bir marşın, 1800’lü yıllarda mevcut olması bu ezginin ne ölçüde eski ve yaygın olduğunu göstermektedir Dahası, Cezayir havasının Anadolu’da yüzyıllardan beri çalınan eski bir “halk havası” olduğunu benimseyen görüşler de bulunmaktadır.
Sonuç olarak, Cezayir türküsü, sürekli, uzun yıllar cereyan etmiş bir olgu içinde yaşanmış bir tarihî gerçekliğe karşı halkın duygusal tutumunu ifade eder
HALUK BALABAN.
Cezayir'in harmanları savrulur
Savrulur da sol yanına devrilir
Sarı buğday samanından ayrılır
Sokakları mermer taşlı
Güzelleri hilal kaşlı Cezayir
Gemilere çürük tahta dayanmaz
Yiğitlere gaflet bastı uyanmaz
Aman Allah buna canlar dayanmaz
Sokakları mermer taşlı
Güzelleri hilal kaşlı Cezayir
Cezayir'i bir ikindi bastılar
Camilere çifte çanlar astılar
Yiğitleri kurban diye kestiler
Sokakları mermer taşlı
Güzelleri hilal kaşlı Cezayir
Tekrar İzle
Paylaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder