''KEYFİYE NEDİR?''
Türkistan’da başlayan kuraklık ve kıtlıktan dolayı ecdadımız
Türkistan’dan (Orta Asya) Anadolu’ya doğru göç etmeye başladıklarında
yolda önceden gidenlerin, sonradan gelenleri, sonradan
gelenlerin önceden gidenleri tanıyabilmeleri için Türk Boylarının Aksakallı
Beyleri gittikleri yerlerde yigitlerin birbirleriyle olan iletişimin kopmaması
ve gittikleri yerlerde birbirilerini tanımak maksadıyla ortak bir parolanın
olması gerektiği fikrine varırlar.
Yine bir yaz günü Oğuz Beyleri çadırlarında oturup bu konuyu
görüşürken hafiften yaz yağmuru yağmaya başlar.
Biraz yağdıktan sonra yağmur diner ve arkasından çok
ihtişamlı bir gökkuşağı doğar.
Yaşlı aksakallılarımızdan birisi o ihtişamlı gökkuşağını
fark eder ve “parolamız gökyüzündeki bu rengârenk gökkuşağının renkleri olsun”
önerisini aksakallı meclisine sunar.
Öneri Oğuz Beyleri tarafından da uygun görülür ve parola
gökkuşağındaki renkler olarak kabul edilir.
Aksakallılardan
birisi parola olarak belirledikleri gökkuşağındaki renklere bir de anlam
verilmesi gerektiğini söyler.
Aksakallı meclisinde oturan Oğuz Beyleri de gökkuşağındaki
her renge Türk kültürünü ve Töresini de göz önüne alarak ortak bir kararla şu
anlamları verirler:
Beyaz renk: Duruluk, sadelik ve temizlik
Barış
Yeşil renk: ağaç
dikme ogmani koruma
Evren ve doğa, inanç
Mor renk: Hoşgörü, affedicilik, sevgi ve sonsuzluk,sadakat
Kırmızı renk: Türklük ve Bağımsızlık
Sarı renk: devlet kurma
Aş,İş, bolluk, bereket.
Sonra Oğuz hatunlarından gökkuşağında bulunan renklerden
kumaşlar dokumaları istenir.
Hatunlar, renk renk keyfiye kumaşlarıni dokuyup hazır
ederler.
Oğuz Beyleri tarafından bu kumaşlar göç eden
Yiğitlere, Türk boylarına verilir;
Bu mirası Oğuz
boyları çadırlarının başına gerekse boyunlarında asırlar boyu taşırlar.
Yüzyıllar süren göç müddetince,
yolda birbirlerinin bu renklerden yapılan keyfiyeleri
omuzlarda gören karındaşlar,
karşılaşmada keyif
verir.
Yörük Türkmenlerin birbirlerini
tanımaya vesile olan keyfiyeyi
bir kültür olarak asırlardır yaşar ve yaşatırlar Dağıtırlar
Ankara'lı Seymenlerin Başındaki Kefiyenin özelliği budur.
HALUK BALABAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder