BAĞ'A GÖÇMEK VE BAĞ BOZUMU
Her yıl Haziran başında kimileri tek, kimileri çift atlı arabalarla kimileri de At ve eşeklerle mahallelerden bağlara göçerlerdi. Varsıl Hıristiyan aileler Çankaya, Etlik, Keçiören bağlarına, yoksul olanlarla Müslümanlar da Eset ,Lakavuz.Kavaklıder.Gara Geven, Samanlık,Frenk özü, Balkiraz Bağları gibi doğudaki bağlara göçerlerdi.
Öveçler Dikmen Bağları Orta halli Ankaralıların çoğunluk olduğu bağlardı Kara Harp Okulunun olduğu alan Çok değerli üzüm Bağları idi.
Çoraklık da Müslümanların, Keçiören de Katolik Ermenilerin bağları vardı. Bağlar arasında sınır yoktu. Herkes kendi bağının nerede başlayıp nerede bittiğini bilirdi. Her taraf “Karaoğlan” ve “hevenk” üzümleri; Üvez ,badem, vişne, kayısı, elma, armut ağaçlarıyla doluydu.
Eset Bağları Ankaralılarca övünç kaynağı zenginlik simgesi olan Bağlardı ( Ankaralılar bir birlerine Esette Bağınmı var Anırgan işşeğinmi varki kıvanıyon derlerdi )
Ankara ve civarının 100'e yakın üzüm çeşidi vardı. Papaskarası, Dikmen, Boğazkere üzümleri ile Sarı ve yeşil renkli Hasandede ve Songurlu ile siyah renkli Kalecik karası üzümleri şaraplık olarak şaraphanelere giderdi.
Müslümanların pekmezlik ve sofralık olarak tercih ettikleri üzüm türleri ise Çavuş, Erolan, Devegözü, Gülüzümü, Karagevrek, Hevenk, Kadın parmağı, Razaki idi. Bağ bozumu zamanı olan Eylül ayında Bağ komşuları çoluk çocuk, birkaç da yakın köylerden yardımcı alıp bağları “bozarlardı”.
İki metreye üç metre genişliğinde 40 santim yüksekliğinde, bir köşesinde akıntısı olan ahşap tekne sırada hangi Bağ evi varsa o evin avlusuna taşınırdı. Küfelerle getirilen üzümler bu teknelere doldurulur, yıkanmış ayaklarla ezilirdi. Teknenin köşesindeki oluktan aralıksız akan şıralar bakraçlarla biraz ilerde, altında ateş yanan büyük pekmez kazanlara boşaltılırdı. Kazanda oluşan pekmez alındıktan sonra dibinde kalan karamel tadı ve kıvamındaki macun önceden hazırlanmış asma çubuklarına sıvanıp çocuklara dağıtılırdı.
Evliya Çelebi Ankarayı ziyaretinde Ankara Konaklarından başlayarak Ankara Bağlarını gezmiş Ankara civarında 10 bin Bağdan ve birbirinden güzel Bağ evlerinden Bahsetmektedir.
Her Ankaralının Mutlaka Bir veya iki Atı ve yük taşımaya da Eşeği Olurdu Bağa göçülürken Bu hayvanlar kullanılır Hem ev eşşalarını taşımak hem de Yazın Bağda yapılan pekmez sirke Kak denilen kurutulmuş meyveleri taşımak için kullanılırdı.
Ankaralı seymenlerin İçkili Kadın oynatılan ÇÜMBÜŞ geceleri Gizlice Bu şehirden uzak Bağ evlerinde icra edilirdi.
Ankarada Zenginlik durumuna göre Bağ evleride yapımlarında farklılıklar gösterirdi her Bağ evinin Altında hayvanları için Ahır ve samanlık Yarı katta Hüsamyeli adı verilen meyvelerin saklandığı ve bekletildiği bölüm olur üst Katta Ortada büyük bir salon ve bu salona açılan Muhtelif odalar olur her odada da mutlaka yüklük ve gusülhane olurdu ısınmak için Bakır mangallar kullanılır
Bağ evlerinin yapısı Tamamı ahşap iskelete üzerine iki veya üç katlı yapılar duvarlar ağaç bağdağdı tabir edilen atkı ve çözgü ağaçlardan olur araları güneşte pişmiş Ankara kerpici ile doldurulur sıvanır umumiyetle dış duvar sıvanmaz çünkü kerpiçler her türlü hava şartlarına uygundur ağaçlar mutlaka ardıç katranı ile sıvanır yıllarca çürümez .Evliya çelebi bile Ankara Kerpiçinin sağlamlığını kitaplarında sitayişle bahsetmektedir. Bağ evlerinin Tavanları ahşap tavan olur üstü dımışkı tabir edilen saman ve çorak toprakla doldurulur izalasyon sağlanır.
Ankara Bağ evleride yapılarının azametine bağın özelliklerine göre zenginliğin simgesi olmuştur. Bir çok Bağ evinin Bahçesinde su kuyuları Yağmur sularının depo edildiği zarif çeşmeler Kaynak suları bulunmakta idi. Suları ile ünlü Kavaklıdere Bağları önde gelmekte Bağın Bahçesinde ince zarif mermer işçiliğile Hacettepeli Postacıların Mehmet efendinin Bağı dillere destandır Bu bağın yeri zaman İçinde Polonya sefaretine satılmış muhteşem bağ evi ve çeşmesi yok olmuştur.
HALUK BALABAN.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder