-GÜVENÇ’Lİ İBRAHİM EFE
Ankara seymenlerinden “Çavuş” lakaplı İbrahim, Kazan İlçesi,
Güvenç Köyü doğumludur. “İbrahim Efe “Mollamahmutoğulları” sülalesi mensubu
olup, soyadı kanunundan sonra sülale “Şahin” soyadını almıştır” . İbrahim
Efenin yaşamı hakkında ağabeyinin torunu Avukat Yıldızhan Adil Şahin’le yapılan
görüşmede; Evlenmiş, engelli bir kızı olmuş fakat kısa süre yaşayabilmiştir.
İbrahim Efe çocuksuz olarak vefat etmiştir. 1932-34 yılları arasında Ankara
Numune Hastanesi’nde vefat etmiş ve Gülveren’de bulunan Asri mezarlığa
gömülmüştür. Ancak mezarlıkta yapılan düzenlemelerden sonra mezar yeri
bulunamamıştır. İbrahim Efenin, Kumcuoğlu Sitesi denilen yerde geniş
bostanları, arazileri ve burada çalışan işçileri vardı. Sebze alır, At
Pazarındaki Bakkal dükkanında Ankara
halkına satardı. Bugün Hamamönü’nde Kapalı Parkın olduğu yerde ( Bosna Çeşmesinin ve Eski Maraş Kahvesinin yanında iki katlı kerpiç bir
evi vardı. Ankara’nın önemli törenlerinde kullandığı altın kabzalı kılıcının
dışında günlük kullandığı kılıcı ve yaşlılık dönemine ait bıçaklı bastonu
bugüne kalabilmiştir.
Dikmen Öveçlerde Bağı
Olduğu Yazları Bağa göçtüğü bu yüzden Çok Ankaralı Ona Öveçli İbrahim Efe dediği bilinmektedir Çok
Ankaralı Dostları Onun Güvenç Köylü
değilde Dikmen Öveçli olarak Bilip
Anlatmıştır. Ankara’nın kabadayılarından ve sayılan insanlarından birisidir.
Hem esnaf hem de yiğit bir insandı İbrahim Efe. Ankara’da Seymen teşkilatının
içinde yetişmiş gözü pek, heyecanlı, cesaretli ve liderlik vasıfları olan
birisidir. Yaşadığı dönemde Ankara’nın seymenleri arasında seçkin bir yere
sahiptir. Fiziksel olarak uzun boylu, dik duruşlu topluluğu etkileyen heybetli
bir görünüme sahipti. Bu nedenle teşkilatın içindeki bu konumu nedeniyle Seymen
alaylarında bayraktarlık görevi ona verilmiştir.
Atatürk’ün 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelişi için
hazırlanan seymen alayı üç ayrı kola ayrılmış ve üç kişi bayraktarlık
yapmıştır. “Seymen alayının bir kısmı İncesu köprüsünden Dikmen bağlarına, bir
kısmı Çankaya bağları batısındaki Kırşehir’e giden Kızıl yokuşun eteklerine,
bir kısmı da Güvençli İbrahim Çavuş önderliğinde İstasyon yoluna
dizilmişlerdir” (Şapolyo, 2002: 29). 27 Aralık 1919 Cumartesi günü Atatürk önce
Genelkurmay Başkanlığı’nın bugünkü yerinde arabasından inerek halkı ve
seymenleri selamlamıştır. Daha sonra bugünkü Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ne
(radyoevi) kadar konvoyla birlikte yürümüş ve buradan aracına binip İstasyon
yoluna yönelerek jandarma takımını ve polisleri selamladıktan sonra Seymen
Alayının yanında durmuştur. “Güvençli İbrahim’in bir elinde bayrak, sol elinde
üzeri altın işlemeli bir iri pala ve göğsünde bir Kur’anı Kerim asılı olduğu
halde tunçtan bir heykel gibi duruyordu. Sağında büyük bir teke pala ile Kasap
Yaşar efe, solunda ise köfteci
Kırışların Bekir Efe bulunuyordu.
Diğer seymenler de dizilmişlerdi.” (Şapolyo, 2002: 33).
Enver Behnan Şapolyo, yıllar sonra hasta yatağında Güvençli
İbrahim ile bu konuda yaptığı görüşmeyi şöyle anlatmaktadır; Mustafa Kemal Paşa
dördüncü ordudan (şarktan) Ankara’ya geldiği gün, başında boz bir kalpak,
üstünde bir canavar kürklü bir kaput vardı. Görür görmez ona kanım kaynadı.
Göğsümde Kur’anı Kerim, bir elimde bayrak diğer elimde bir teke pala beni
görünce yanıma yaklaştı. Kur’anı Kerim ile bayrağın ucunu öptü. Sonra bana:
-Nasılsın ağa?
Deyince ben:
-Duacıyım sağol paşam!..dedim.
Davul zurna, paşayı önümüze kattık. Hükümet meydanına
vardık. Mustafa Kemal Paşa Yunan’ı İzmir’den denize döküp Ankara’ya döndüğü gün
yine uşaklarla karşıcı çıkmıştım. Büyük zafer günü seksen ihtiyar Seymenlerden
bir alay yapmıştık. Meclisin önünde halka olup karşılıklı oynamıştık (2002:
32).
Atatürk yıllar sonra kaleme aldığı büyük nutkunda bu konu
hakkında şöyle diyordu;
Ankaraya muvasalatımızı, 27 Kânunuevvel (Aralık) 1919
tarihli, şu açık tebliğ ile tamim ettik:
Sivastan Kayseri tarikiyle Ankaraya hareket eden Heyeti
Temsiliye, bütün güzergâhında ve Ankarada, büyük milletimizin har ve samimî
tezahüratı vatanperveranesi içinde, bugün muvasalat eyledi. Milletimizin
gösterdiği eseri vahdet ve azim, memleketimizin temini istikbali hakkındaki
kanaatleri, lâyetezelzel bir surette tarsin edici mahiyettedir.
Şimdilik, Heyeti Temsiliye Merkezi, Ankaradadır. Takdimi
hürmet eyleriz efendim.
Heyeti Temsiliye namına Mustafa Kemal” ( Atatürk, 1970:
I,332).
27 Aralık 1919’da, halkın kendi iç dinamiklerinin
oluşturduğu seymen alayının da bulunduğu topluluğun coşkulu karşılamasının
Atatürk’ü ne kadar umutlandırdığı ifadelerinden açıkça anlaşılmaktadır.
27 Aralık 1919’dan sonra Türk ulusal kurtuluş hareketinin yönlendirildiği
merkez Ankara olmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve yeni devlet orada
kurulmuş ve yaptığı katkılarla başkent olmayı hak etmiştir. “Ankara halkının
Heyet-i Temsiliye'ye gösterdiği sıcak ilgi ve Milli Mücadele'ye verdiği
destek…Ankara'nın başkent olmasında önemli etkenlerdendir” (Dinçer. 1997: 229).
Naşit Hakkı Uluğ anılarında Atatürk'ün Ankara'ya gelişini
şöyle anlatmıştır:
Ankara ve civar halkı haftalardan beri silahlanmış, Türk
töresine göre milli felaket günlerinde ulusun gencini ve ihtiyarını katılması
ile meydana gelen ve göze alamayacağı fedakarlık tasavvur edilmeyen, büyük
Seymen alayı kurulmuş, alayın sancağı kale civarında bir meydana dikilmişti.
Artık bıçak kemiğe dayanmıştı. Yedisinden yetmişine kadar eli silah tutan
herkes düşmana karşı koyacaktı. Bugün çoğu aramızdan ayrılmış Ankara'nın fidan
boylu efeleri palalarını sallayarak, Mustafa Kemal Paşayı karşılıyordu (1933:
9-10).
O tarihte Ankara’da bulunan 20. Kolordu’nun komutanı Ali
Fuat Paşa (Cebesoy) anılarında 27 Aralık 1919 gününü şöyle anlatmaktadır;
Karşılamaya gelenlerin bir ucu o zamanki Kızıl yokuştan başlıyor dolaşa dolaşa
istasyona iniyor ve oradan kıvrılarak hükümet konağına doğru uzanıyordu
Karşılamaya gelenlerin sayısını 30-40 bine çıkaranlar olmuştu. O zamanlar Ankara'nın
nüfusunun 22 bini geçmediği hatırlanırsa bu muazzam kalabalığın etraftaki
şehirlerden geldiği anlaşılmaktadır. İlk defa Ankara'ya gelen Mustafa Kemal
Paşa bu manzara karşısında fevkalade mütehassıs olmuş, gözleri dolmuştu
(Cebesoy, 1937: 19).
Bir zamanlar Resim
Heykel Müzesinin Kız lisesine Bakan Arka giriş Kapısı Avlu duvarındaki
Duvardaki Mustafa kemal Paşanın 27 aralık 1919 Karşılamasının Temsili Yağlı
Boya Tablosunda Boynunda Kuran-ı Kerim
aslı eli palalı Resimdeki seymen Güvençli
( Öveçli ) İbrahim efedir.Bu Kıymetli Fotoğrafın olduğu duvar Yıkılarak
yok edilmiş Fuaye salonu büyütülmüş bu kıymetli Duvar Tablosu da yok edilmiş Çekilen
Fotoğraflar da bir anı olarak Kalmıştır.
Sancaktar Güvençli İbrahim Çavuşun yanındaki sağında ve
solundaki Seymenler Hacettepeli ve Hamamönülü Seymenlerdir ( Mustafa Kemal Paşayı Karşılayan Seymen
Alayının Seymen Başı Hacettepeli KASAP YAŞAR efedir. )
Güvençli İbrahim Efe
Ankaralı Seymenlerle Çankaya
Köşküne Davet edilerek Atamızla sohbet
etmek ve O tarihi günü yad etmekle şeref
duyduğunu dostlarına anlatmıştır. İbrahim Efe anılarında Kazan Civarından Gelen
seymenlerle Ankaranın Yaşlı ( Kart Traş
seymenler ) den bir gurubu 80 kişi civarında
Bunlarla bir kol düzenleyerek İstasyon Önündeki Karşılamadan sonra
Ulustaki Eski TBMM ( o zamanda İttihat ve Terakki Binası ) önüne kadar yürüdüklerini
anlatmıştır.
HALUK BALABAN.
KAYNAK.EnverBehnan Şapolya. Anıları Hakkı Naşit Uluğ ( Ankara’nın Gazi Bayramı ) Anıları. .
Nutuk.ve Ankaralı Seymen Büyüklerinin Anlattıkları.
RUHLARI ŞAD OLSUN.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder