ANKARA NIN BAĞ EVİ VE BAĞCILIK KÜLTÜRÜ ,
Tournefort
Seyahatnamesi(1717)
ANKARA NIN ADI
NEREDEN GELİYOR? Frigler, Galatlar ve Romalılar Ankara yı; Gemi Çapası anlamına
gelen Ankürü (Klasik Yunanca) ya da Ankyra Ancyra olarak adlandırmışlardır.
Türklerin Anadolu yu ele geçirmelerinden sonra ismi Ankara ve Engürü olarak
değişmiş, Batı dillerine de Angora olarak girmiştir. Sultan II. Beyazıt
döneminden ( ) itibaren şehrin resmi adı Ankara olmasına rağmen, halk Engürü,
batılılar ise Angora adını kullanmayı sürdürmüşlerdir de Ankara yı ziyaret eden
Evliya Çelebi, ünlü Seyahatname sinde şehrin adını Unguriye olarak yazmış ve
Mamur yer olup, üzümü çok olduğundan adına Engürü demişler diye bahsetmiştir
(Farsça da Engü, Engür, Üngür Üzüm demektir.). Cumhuriyet le (29 Ekim 1923)
birlikte, daha önce (13 Ekim 1923) Başkent ilan edilen Ankara adı
evrenselleşmiştir.
ANKARA BAĞ-ŞARAP
KÜLTÜRÜ NÜN TARİHÇESİ (İLK VE ORTA ÇAĞ) Tarihi boyunca bağcılığa ve şarapçılığa
büyük önem verilen Ankara da, bu kültürün tarihçesi İ.Ö.10.yy a uzanır. Gordion
şehrinde yapılan kazılarda, Frigya dönemine ait pişmiş topraktan yapılmış ördek
şekilli şarap kapları İ.Ö.8.yy a, Hayvan şekilli şarap kapları (Rhyton) ise
İ.Ö.7.yy a aittir. Ankara nın özellikle şarapçılığa yönelik bağcılık kültürü,
Frigya, Lidya, Pers, Hellenistik, Galat, Roma, Bizans dönemlerini içine alan,
yaklaşık 2000 yıl boyunca, sürekli gelişerek devam etmiştir.
ANKARA BAĞ-ŞARAP
KÜLTÜRÜ NÜN TARİHÇESİ (SELÇUKLU VE OSMANLI DÖNEMİ) Ankara nın Türklerin
egemenliğine girişinden (1073 Selçuklular, 1304 İlhanlılar, 1354 Osmanlılar)
sonra, şarap üretimine yönelik bağcılık; yavaş yavaş yerini sofralık,
kurutmalık ve şıralık üzüm yetiştiriciliğine bırakmıştır. Giderek eski parlak
günleri geride kalan şarap üretimi ise, 1923 yılına kadar Ermeni ve Rum
azınlığın elinde bir ölçüde varlığını sürdürmüştür.
ANKARA BAĞ-ŞARAP KÜLTÜRÜ NÜN TARİHÇESİ (CUMHURİYET DÖNEMİ)
Cumhuriyet ten önceki «Birinci Meclis» döneminde, Hükümet in karşı tutumuna
rağmen, Men-i Müskirat Kanunu ile 1920 yılında alkollü içki kullanımı
yasaklandı. Cumhuriyet döneminde (1926) Tütün ve Tütün Mamulleri ile Alkollü
İçkiler, İnhisar (Tekel) altına alındı yılında şarap tekeli kaldırıldı. Bu
tarihten sonra hem devlet, hem de özel sektör şarap üretmeye devam etti yılında
Alkollü İçkiler Sanayii ve Ticareti A.Ş. ye dönüştürülen devlete ait alkollü
içki üretim ve dağıtım kurumu, özel sektöre satıldı.
ANKARA NIN BAĞ EVİ KÜLTÜRÜ
Bağa göçme geleneğinin yarattığı kültür; Ankara lı orta halli ve varlıklı Türk,
Ermeni, Rum asıllı ailelerin yaşamlarına, özellikle 19.yy ın son dönemi ile
20.yy ın ilk döneminde renk, heyecan, mutluluk ve güzellik katmıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, Hisarda evin, bir de bağın yoksa Ankaralı değilsin
sözü, zenginler arasında çok yaygındı. En görkemli dönemi yılları arasında
yaşanan «Bağ Evi Kültürü», Ermenilerin 1915 deki, Rumların 1923 deki
göçlerinden sonra eski tadını ve anlamını önemli ölçüde yitirmekle birlikte,
yılları arasında da, Ankaralıların çok önem verdiği bir gelenek olarak
yaşatılmıştır.
BAĞ NEDİR? Kelime
olarak üzüm yetiştirilen yer anlamına gelir. Anadolu kentlerinde ailelerin
kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere şehrin bunaltıcı havasından uzakta,
Ağırlıklı olan üzümün yanı sıra, meyve ve sebze de yetiştirdikleri, Yaş ve kuru
üzüm, meyve ve sebzenin yanı sıra pekmez, sirke, bulgur, tarhana, salça, erişte
vb. kışlık yiyeceklerini hazırladıkları, İçinde ailelerin gelir durumuna uygun
büyüklükte ve konforda bir bağ evinin bulunduğu, Birkaç dönüm ile dönüm
büyüklüğündeki yazlık yaşam alanıdır.
BAĞ EVİ Bağ evleri
iki katlı olarak; alt katı taş, üst katı ahşap, tuğla veya kerpiçten yapılırdı.
Bazı evlerde bir ara kat (Müsandere) bulunurdu. Evlerin alt katlarında ahır,
şaraplık ve pekmezlik üzümlerin ezilerek şırasının çıkarıldığı şırahane, bazı
evlerde ise şarap yapımında kullanılan alet, ekipman ve mahzen bulunurdu. Her
bağın havuzu, çeşmesi ve su kuyusu olurdu.
ANKARA NIN BAĞLARI
Değerli Ankara araştırmacısı-yazar Şeref Erdoğdu nun ifadesi ile, Kuzeyden
başlayarak Ankara çevresini saat yönünde dönersek, bağ isimli 32 semt saymak
mümkündür. KUZEYİNDEKİ BAĞLAR Türklerin yoğun yaşadığı Kurtini, İğdelidere,
Ayvalı, Kuzuyazısı bağları, Tiftik ve Sof ticareti yapan zengin Ermeni
tüccarların yaşadığı Etlik (Aşağı ve Yukarı Eğlence), Deliktaş, Danişment
bağları, Keçiören ve İncirli de Keçiören, Kuşcağız, Kızlarpınarı, Cevizli kuyu,
Çoraklık, Aktepe, Kayalı, Hacıkadın, Kalaba (Kalabağ) ve Küçükçizgi bağları,
Çubuk çayı vadisinde Mecidiye ve Solfasol (Sonfasıl, Zülfadil) bağları.
Etlik bağları (1933)
Keçiören de eski bir bağ evi Etlik bağları (1954)
ANKARA NIN BAĞLARI
DOĞUSUNDAKİ BAĞLAR Hüseyin Gazi dağı eteklerinde Karacakaya (şimdiki Siteler),
Çinçin, Kayaş, Tuzluçayır, Üreğil bağları. GÜNEYDOĞUSUNDAKİ BAĞLAR Hatip Çayı
(Bentderesi) vadisinde Balkeriz (Balkiraz) bağları, Nato Yolu ve Mamak Çöplüğü
çevresinde Samanlık ve Davulcu bağları.
ANKARA NIN BAĞLARI
GÜNEYİNDEKİ BAĞLAR: Atatürk ün adını Türközü olarak değiştirdiği İncesu
vadisindeki Frenközü bağları (Şişkindere ve Lakfos Bağları), Seyran, Esat,
Lakavuz (Şimdiki Akay civarı), Kavaklıdere, Çankayası, Ayrancı bağları.
GÜNEYBATISINDAKİ BAĞLAR: Dikmen, Araplar Deresi, Cevizlidere, Övezlik, Yukarı
ve Aşağı Öveç, Balgat, Ömürpınarı, Çaltaklı bağları. BATISINDAKİ BAĞLAR:
Söğütözü bağları
BAĞA GÖÇME/DÖNÜŞ
TAKVİMİ ŞUBAT-MART: Bağlarda ve meyve ağaçlarında budama, belleme, ağızlıkların
açılması, sebze tavalarının ve ocakların hazırlanması, budama artığı çubukların
demetlenerek kurutulması NİSAN: Bağ evinin bakımı ve temizliği, bağa götürülecek
eşyaların hazırlanması ve denk yapılması 23 NİSAN / MAYIS BAŞI: Dönemine göre,
eşek, at gibi yük hayvanları ya da kağnı, at arabası veya kamyonlarla eşyaların
taşınarak bağa göçülmesi, AĞUSTOS SONU / EYLÜL: Bağ bozumu, pekmez, cevizli
sucuk, pestil, köfter yapımı, kışlık üzümlerin hevenk yapılarak duvarlara
dizilmesi EKİM: Son kışlık hazırlıklarının tamamlanması 29 EKİM: Şehre dönüş
BAĞA GİDİŞ-GELİŞ
Kentte işleri olan esnaf ve memurlar, ekonomik durumlarına göre işlerine at,
eşek, ya da at arabası ile gidip gelirlerdi. Bağlara otobüs seferleri,1940 lı
yıllarda başladı.
ANKARA BAĞLARINDA
YETİŞTİRİLEN ÜZÜM ÇEŞİTLERİ-1 SOFRALIK RENGİ OLGUNLUK ZAMANI Akbüzgülü Yeşil-
Sarı Erken Bulut Gri-Siyah Orta-Geç Çavuş Yeşil-Sarı Erken-Orta Değirmenci
Siyah Erken Devegözü Sarı-Yeşil Erken-Orta Erolan Beyaz/Siyah Erken Fesliğen
(Misket) Sarı-Yeşil Erken-Orta
ANKARA BAĞLARINDA
YETİŞTİRİLEN ÜZÜM ÇEŞİTLERİ-2 SOFRALIK RENGİ OLGUNLUK ZAMANI Gülüzümü
Pembe-Kırmızı Erken-Orta Hevenk Sarı-Yeşil/Siyah Sarı Geç Hocahasan Sarı Geç
Kadın Parmağı Sarı/Siyah Orta-Geç Karagevrek Siyah Orta Keçimemesi Siyah
Orta-Geç Nurinigar Pembe Erken Tokat Yeşil-Sarı Erken-Orta
Bulut Karagevrek
H.Misketi Razakı
Alphonse Cardinal
Trakya İlkeren Yalova İncisi Italia
ANKARA BAĞLARINDA
YETİŞTİRİLEN ÜZÜM ÇEŞİTLERİ-3 ŞARAPLIK-ŞIRALIK RENGİ OLGUNLUK ZAMANI Hasandede
Sarı-Yeşil Orta Kalecik(Karası) Siyah Orta Pekmezlik Siyah Erken-Orta
Songurlu(Sungurlu) Yeşil-Sarı Erken-Orta
Kalecik Karası
Gülüzümü Hasandede Sungurlu
ANKARA DA PEKMEZ
KÜLTÜRÜ Yarım asır öncesine kadar, Türk tatlılarının esasını Pekmez
oluşturuyordu. Pekmez yalnızca tatlı ve tatlandırıcı değil, yüzyıllardır
halkımızın mutfak ve beslenme kültürünün en önemli ögelerinden biri olmuştur.
Pekmez; dut, nar. erik, elma, armut, keçiboynuzu gibi meyveler ile andız,
karpuz ve şekerpancarından da yapılabildiği halde, en değerlisi siyah üzüm
pekmezidir.
PEKMEZİN BESİN DEĞERİ
Kıvamlı siyah üzüm pekmezi, %70 suda çözünür kuru madde (glikoz + fruktoz),
%3-3,5 mineral madde ( kalsiyum, demir, potasyum, bakır, çinko, kalay) ve %006
protein içerir. Pekmez, çok güçlü ve hızlı etkili bir enerji kaynağıdır. Çünkü,
pekmez şekeri glikoz ve fruktoz dan oluştuğu için hızla kana geçerek enerji
sağlar. Pekmez; zengin demir içeriğinden dolayı kan yapıcı, kalsiyum
içeriğinden dolayı kemik yapısını güçlendirici, potasyum içeriğinden dolayı ise
kan basıncını düzenleyici ( yüksek tansiyon riskini azaltıcı) ve ishal sonrası
oluşan potasyum eksikliğini giderici etkileri ile sağlık açısından önemli bir
besin maddesidir. Büyüme çağındaki çocuklara, gebe ve emzikli annelere, fazla
enerji harcayan sporculara, ağır iş yapanlara, kansızlık sorunu olanlara pekmez
yemeleri önerilmektedir.
BAĞ BOZUMU VE PEKMEZ
KAYNATMA GELENEĞİ Eylül, Ankara bağ evlerinde bağ bozumu ve pekmez kaynatma ayı
idi.. Pekmez kaynatma günleri yaklaşırken, bağ evlerinde tatlı bir telaş ve
koşuşturma yaşanırdı. Çünkü pekmez kaynatma, bağ evlerinde dört gözle beklenen
bir olaydı. Öncesinde tüm hazırlıklar özenle tamamlanırdı. Pekmez kaynatma
ocakları ya da tandırları hazır hale getirilir, pekmez toprağı temin edilir (o
dönemlerde bakkallarda veya eşeklere yüklenerek mahalle aralarında satılırdı);
pekmez tavaları, kazanları, kevgirleri, kepçeleri kalaylanır, küpler kontrol
edilirdi. Bağlarda bir şenlik ve bayram havasında geçen bağ bozumu ve pekmez
kaynatma işlemi, yaşlı ve bu konuda deneyimli kişilerin talimatları
doğrultusunda, dikkatli, düzenli ve her aşaması birbiriyle uyumlu bir ekip
çalışması ile yürütülürdü.
ANKARA DA PEKMEZ
KAYNATMA TEKNİĞİ 1. Bağ bozumu yapılarak pekmezlik üzümler kesilir. 2.
Ayıklanır/yıkanır. 3. Çiğnenir/sıkılır. 4. Alınan şıra bez süzgeçle süzülerek
helkelere aktarılır. 5. Pekmez toprağı katılan şıra, kazanlarda bir taşım
kaynatılır/kestirilir. 6. Kestirilen şıra, toprağın dibe çökmesi ve durultma
için bir gece bekletilir. 7. Pekmez tavasına alınan durultulmuş ve asitliği
azaltılmış şıra, saplı ile sürekli karıştırılarak kaynatılır, üzerinde oluşan
köpükler kevgir ile alınarak bir kapta biriktirilir. 8. Pekmez yeterli kıvama
geldiğinde tava ateşten indirilerek soğumaya bırakılır.
PEKMEZ KAYNATMA
GELENEĞİNİN KURALLARI 1. Pekmez toprağının şıraya, olaya nezaret eden yaşlı ve
deneyimli bir kişi tarafından, bereket duası okunarak ve besmele çekilerek
katılması, 2. Kaynama sırasında tavadan alınan köpüklerin, soğuduktan sonra
küçük tabaklara konularak komşulara dağıtılması ( kendisine pekmez köpüğü
yollanmayan komşu, dışlandığını ve aşağılandığını düşünürdü), 3. Boşalan pekmez
tavasının dibinde biriken pekmez macununun (kıvam), mahallenin çocuklarına ödül
olarak sunulması ( çocuklar için bu macunu çöplere dolayarak kapışmak, tarifsiz
bir heyecan, eğlence ve mutluluktu), 4. Son pekmez tavasının komşulara
ayrılması. Göz hakkı denilen bu adet yerine getirilmezse, gelecek yıl pekmez
kaynatmanın nasip olmayacağına inanılırdı.
CEVİZLİ SUCUK PESTİL
- KÖFTER Kış gecelerinin en besleyici ve lezzetli çerezleri olan cevizli sucuk,
pestil ve köfter, Ankara yöresinde ya nişasta ya da unla kaynatılan ve böylece
bulamaç haline getirilen üzüm şırasından, ya da Beypazarı yöresinde olduğu
gibi, üzüm pekmezinden yapılırdı. Bu gelenek yörede halen sürdürülmekte,
Beypazarı nın üzüm pekmezinden yapılan cevizli üzüm sucuğu, özellikle Ankara ve
çevre illerde aranan bir ürün olarak, yörenin ekonomisine katkıda
bulunmaktadır.
HEVENK ASMA Pekmez kaynatma ve onunla birlikte veya hemen
ardından yapılan cevizli sucuk ve köfter işi bittikten sonra, bağda sıra hevenk
asmaya gelirdi. Geç olgunlaşan, daha kalın kabuklu, etli ve muhafazaya uygun
çeşitlerin ( Beyaz ve Siyah Hevenk, Beyaz ve Kara İrek, Hocahasan, Kızıl, Bulut
gibi ) en iyi salkımları, saplarından iplerle bağlanarak, hevenk denilen ahşap
askılarla, serin ve güneş almayan bir odanın (Müsandere) duvarlarına ve
tavanına asılırdı. Hiçbir yere temas etmediği için ilkbahara kadar tazeliğini
koruyan bu üzümler, konuklara gururla ikram edilir ve bu ikram konuklarca
hayret ve hayranlıkla karşılanırdı.
ANKARA DA BAĞ EVİ
KÜLTÜRÜ NÜN HAZİN SONU! Eski önemi kalmasa da, Çankaya, Dikmen, Etlik ve
Keçiören de devam ettirilen Bağ Evi Kültürü;1954 de çıkarılan Kat Mülkiyeti
Kanunu ve 1963 ten sonra sayıları çığ gibi artan konut kooperatifleri ile
hızlanan çarpık yapılaşmaya ve gecekondu işgaline daha fazla direnememiştir.
Özellikle Cumhuriyet in ilk dönemlerinde, Ankara nın sosyal hayatına renk
katmış olan güzelim bağ evleri ve bağları, bir daha geri gelmemek üzere tek tek
yok edilmiş, geriye yalnızca o dönemi yaşayan az sayıdaki Ankaralının özlem
dolu anıları, içimiz burkularak okuduğumuz o dönemleri anlatan yazılar ve soluk
resimler kalmıştır. Ali Esat Bozyiğit; Ankara da bağ evi kültürünün yok
oluşundan duyduğu üzüntüyü şu sözü ile ne güzel anlatmış: Türkiye nin başkenti
Ankara, bu şerefli ünvana sahip olmak için nelerden vazgeçmiş.
GEÇMİŞTE ANKARA NIN BAĞLARINA CAN VEREN ÇAYLARI VE DERELERİ
ÇAYLARI ÇUBUK ÇAYI (DİLEK ÇAYI) HATİP ÇAYI (BENTDERESİ)..BENTDERESİ CADDESİ
İNCESU (İMRAHOR) İNCESU CADDESİ DERELERİ KAVAKLIDERE.TUNUS CADDESİ BÜLBÜLDERESİ
BÜLBÜLDERESİ CADDESİ HOŞDERE..GÜVENLİK CADDESİ DİKMEN DERESİ..DİKMEN CADDESİ
KİRAZLIDERE FEVZİ ÇAKMAK CADDESİ HACIKADIN DERESİ MACUN DERESİ
Hatip Çayı
(Bentderesi)
İncesu Akköprü
ANKARA DA BAĞ EVİ KÜLTÜRÜ NÜN VE DERELERİN YOKEDİLMESİNDEN
KİM SORUMLU? Kuşkusuz hepimiz! Çünkü; bu güzellikleri, eşsiz birer kültürel
değer olarak görüp korumak gerekirken, siyasi ve ekonomik rant uğruna hoyratça
yok edilmesine göz yumduk. Gerçekçi olmak gerekirse; Ankara nın zümrüt yeşili
gerdanlığı denilen bağlarını ve bağ evlerini artık geri getiremeyiz. Ancak,
geçmişte Ankara bağlarının arasından şırıldayarak tertemiz akan; ne yazık ki
sonradan kısmen veya tamamen açık ya da kapalı kanalizasyon kanallarına dönüştürülen
çaylarımızı ve derelerimizi geri almak, beton kanallar içine hapsedilenleri
kısmen de olsa gün ışığına çıkarmak için elimizden geleni yapmalıyız. Hem de
hiç zaman yitirmeden!
VEKAM (Vehbi Koç ve
Ankara Araştırmaları Merkezi) Ankara Bağ Evi Kültürü nün, eski dokusuyla
günümüze ulaşan tek örneği, Keçiören de Pınarbaşı Mah. Şehit Hakan Turan Cad.
Acıbadem Sok. No:9 adresindeki Vehbi Koç a ait Bağ Evi dir yıllarında restore
edilen ev, Birinci Derecede Korunması Gereken Kültür Varlığı olarak tescil edilmiştir.
Vehbi Koç un hayatının büyük bölümünü geçirdiği ve çocuklarının doğduğu bağ
evi, babası tarafından 1923 yılında Mareşal Fevzi Çakmak tan satın alınmıştır.
Halen, Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi (VEKAM) olarak hizmet vermekte
ve hafta boyu araştırıcılara ve ziyaretçilere açık tutulmaktadır. VEKAM, 2013
yılından başlayarak yılda iki sayı olmak üzere Ankara Araştırmaları Dergisi ni
de çıkarmaktadır.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE
ANKARA BAĞCILIĞI 1939 YILINA AİT BAĞCILIK İSTATİSTİKLERİ Bugünkü Değerlerin Bağ
Alanı Hektar 3,4 katı Üzüm Üretimi Ton 1/2 si Üzüm Verimi Kg/Ha 1/7 si
1938 YILINDA ANKARA
NIN BAŞLICA ŞARAPHANELERİ KAPASİTE (Lt) ÜRETİM(Lt) BAĞ (Da) Kavaklıdere Orman
Çiftliği YZE Şaraphanesi Ali Ulvi Şaraphanesi Kalecik Şaraphaneleri (Sait,
Halil Beşe, Namazof) TOPLAM
DEĞERLENDİRME
Cumhuriyet in ilk dönemlerinde ( ) Ankara ilinin bağ alanları, Merkez dışında
düzenli artış göstermesine rağmen, birim alandan elde edilen verimin ve sonuçta
üzüm üretiminin çok düşük düzeylerde kaldığı görülmektedir. Bunun nedenleri
şöyle özetlenebilir; 1. Kırsaldan Başkent e yönelen yoğun göç nedeniyle, bir
yandan geride kalan bağların bakımsız kalması, diğer yandan göçenlerin
yarattığı yerleşim baskısı sonucu, kenti kuşatan bakımlı ve verimli bağların
elden çıkması, ların sonuna doğru Merkezdeki bağlardan başlayarak yerli bağlar
üzerinde baskısını hissettiren ve 20 yıl içinde ilin tüm bağlarını etkisi
altına alan filoksera zararlısı, 3. En şiddetlisi 1928 yılında yaşanan ve
etkileri sonraki yıllarda da hissedilen büyük kuraklık ve aynı şiddette olmasa
da, Ankara da hakim olan kurak alan bağcılığını olumsuz yönde etkileyen,1935,
1942, 1945 yıllarındaki kuraklıklar yıldan uzun süren büyük savaş ve yokluk
yıllarının hemen ardından kurulan yeni Cumhuriyet in; tüm dünyayı derinden
etkileyen 1929 ekonomik krizinin ve 2.Dünya Savaşı nın etkisiyle Toprak ve
Tarım Reformu nu gerçekleştirememesi.
NKARA NIN BAĞCILIK POTANSİYELİ(2012) (İLK 10 İLÇE DİKKATE
ALINMIŞTIR İlçe SOFRALIK ŞARAPLIK TOPLAM Alan (Da) Üretim (Ton) Alan (Da)
Üretim (Ton) Alan (Da) Pay (%) Üretim (Ton) Kalecik , ,7 Güdül , ,8 Beypazarı ,
,2 Ş.Koçhisar , ,4 Evren , ,64 Elmadağ , ,4 Nallıhan , ,0 Gölbaşı , ,2 Kazan ,
,1 Ayaş , ,4 TOPLAM , ,8 Pay (%)
Akyurt A.Ü.Z.F.
ANKARA BAĞCILIĞININ
ÜLKE BAĞCILIĞINA KATKISI SOFRALIK ŞARAPLIK TOPLAM BAĞ ALANI (Da) SIRA PAY(%) ,
, ,3 ÜZÜM ÜRETİMİ (Ton) SIRA PAY (%) , , ,04 VERİM (Kg/Da) SIRA
ANKARA BAĞCILIĞININ
BÖLGE BAĞCILIĞINA KATKISI Ankara; Orta Kuzey Tarım Bölgesi ndeki 12 il (Ankara,
Bilecik, Bolu, Çankırı, Çorum, Düzce, Eskişehir, Kırıkkale, Kırşehir, Kütahya,
Uşak, Yozgat) arasında, bağ alanı (%19,8) yönünden Çorum dan sonra ikinci sırada
olmasına rağmen, üzüm üretimi yönünden (% 27,4) ilk sıradadır.
ORGANİK ÜZÜM ÜRETİMİ
Ankara; özellikle yerli sofralık (Karagevrek, Razakı, Çavuş, Gülüzümü,
Hafızali), şaraplık-şıralık ( Kalecik Karası, Hasandede, Sungurlu) çeşitlerin
organik yetiştiriciliği için önemli potansiyele sahip olduğu halde, bu
potansiyel hemen hiç değerlendirilmemektedir. İlin 2012 yılına ait organik üzüm
üretimi yalnızca 70 tondur. Bu değer, toplam üzüm üretiminin ancak binde 1,7
sine karşılık gelmektedir.
FİDAN ÜRETİMİ Ankara; Ortakuzey Tarım Bölgesi nin, tamamı
aşılı olmak üzere, asma fidanı üreten tek ilidir yılında, adet aşılı fidan
üretimiyle (Yiğit Fidancılık /KALECİK) ülkemizin toplam aşılı asma fidanı
üretiminin %7,4 ünü karşılamıştır.
ANKARA NIN BAŞLICA
ŞARAPHANELERİ(2013) KAPASİTESİ (Lt) ÜRETİMİ(Lt) BAĞI (Da) 1.Kavaklıdere /Akyurt
BAK /Kalecik Vinis /Kalecik Şato Kalecik/Kalecik Atatürk Orman Çiftliği Kalecik
Şarapları Kalecik Şarapçılık Ziraat Fakültesi Tomurcukbağ/Kalecik TOPLAM
Kavaklıdere
Bak Şarapçılık
Şato Kalecik
Tomurcukbağ
KALECİK KARASI VE
KALECİK BAĞLARI KALEBAĞ
Çayboğazı Gökdere
Kızılırmak vadisi Teras bağları
Kaynak : ANKARA NIN BAĞ EVİ VE BAĞCILIK KÜLTÜRÜ Prof.Dr.
Hasan ÇELİK Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Emekli
Öğretim Üyesi
HALUK BALABAN Arşiv.
NOT ŞEREF ERDOĞDU , Erdoğdu’ya göre kuzeyden başlayarak saat
yönünde Ankara çevresini dönersek 32 bağ ve bahçe semti saymak mümkündür.
Keçiören’de Çoraklık, Kızlarpınarı ki şu anda
cadde burası, Mecidiye, Hacıkadın
Deresi, Karabağ, Solfasılki
şu anda otobüslerin üzerinde
Solfasol diye okursunuz, Çın Çın, Karaca Kaya şimdi sitelerde bir cadde,
Samanlık, Abidinpaşa, Kınalı Köşk, Frenközü şimdiki Türközü, Lakavuz büyük
Dedeman Otel’inin çevresi, Seyran, Dikmen, Çankaya, Yukarı Öveç, Aşağı Öveç,
Keklik, Çatlaklı, Söğütözü, Pamuklar Çiftliği, Etlik Bağları, İğdelidereve
Ayvalı. Bunlar öncenin bağlık bölge isimleri.Kışın henüz
kent sınırları itibariyle
Ulus ve çevresini aşmayan
sınırlar içinde oturulur, bahar geldiğinde nisan sonu mayıs ayı başında bağ
evlerine göç edilir,
ekim ayının sonuna
kadar buralarda kalınırdı. Özellikle sosyal tarih
projesini gerçekleştirdiğim bu
konuda mülakatını yaptığım yaşlılar 23
Nisan’da bayramlara denk
düşürürlermiş. 23 Nisan’da
bağlar açılır 29 Ekim’de
yine bir bayramda
da Ankara dedikleri
Hamamönü ve Ulus
çevresine döndüklerini anlatır. ( ANKARA ) kitabında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder