11 Eylül 2023 Pazartesi

 




ANKARA NIN BAĞ EVİ VE BAĞCILIK KÜLTÜRÜ ,

 

 Tournefort Seyahatnamesi(1717)

 

 ANKARA NIN ADI NEREDEN GELİYOR? Frigler, Galatlar ve Romalılar Ankara yı; Gemi Çapası anlamına gelen Ankürü (Klasik Yunanca) ya da Ankyra Ancyra olarak adlandırmışlardır. Türklerin Anadolu yu ele geçirmelerinden sonra ismi Ankara ve Engürü olarak değişmiş, Batı dillerine de Angora olarak girmiştir. Sultan II. Beyazıt döneminden ( ) itibaren şehrin resmi adı Ankara olmasına rağmen, halk Engürü, batılılar ise Angora adını kullanmayı sürdürmüşlerdir de Ankara yı ziyaret eden Evliya Çelebi, ünlü Seyahatname sinde şehrin adını Unguriye olarak yazmış ve Mamur yer olup, üzümü çok olduğundan adına Engürü demişler diye bahsetmiştir (Farsça da Engü, Engür, Üngür Üzüm demektir.). Cumhuriyet le (29 Ekim 1923) birlikte, daha önce (13 Ekim 1923) Başkent ilan edilen Ankara adı evrenselleşmiştir.

 

 ANKARA BAĞ-ŞARAP KÜLTÜRÜ NÜN TARİHÇESİ (İLK VE ORTA ÇAĞ) Tarihi boyunca bağcılığa ve şarapçılığa büyük önem verilen Ankara da, bu kültürün tarihçesi İ.Ö.10.yy a uzanır. Gordion şehrinde yapılan kazılarda, Frigya dönemine ait pişmiş topraktan yapılmış ördek şekilli şarap kapları İ.Ö.8.yy a, Hayvan şekilli şarap kapları (Rhyton) ise İ.Ö.7.yy a aittir. Ankara nın özellikle şarapçılığa yönelik bağcılık kültürü, Frigya, Lidya, Pers, Hellenistik, Galat, Roma, Bizans dönemlerini içine alan, yaklaşık 2000 yıl boyunca, sürekli gelişerek devam etmiştir.

 

 ANKARA BAĞ-ŞARAP KÜLTÜRÜ NÜN TARİHÇESİ (SELÇUKLU VE OSMANLI DÖNEMİ) Ankara nın Türklerin egemenliğine girişinden (1073 Selçuklular, 1304 İlhanlılar, 1354 Osmanlılar) sonra, şarap üretimine yönelik bağcılık; yavaş yavaş yerini sofralık, kurutmalık ve şıralık üzüm yetiştiriciliğine bırakmıştır. Giderek eski parlak günleri geride kalan şarap üretimi ise, 1923 yılına kadar Ermeni ve Rum azınlığın elinde bir ölçüde varlığını sürdürmüştür.

 

ANKARA BAĞ-ŞARAP KÜLTÜRÜ NÜN TARİHÇESİ (CUMHURİYET DÖNEMİ) Cumhuriyet ten önceki «Birinci Meclis» döneminde, Hükümet in karşı tutumuna rağmen, Men-i Müskirat Kanunu ile 1920 yılında alkollü içki kullanımı yasaklandı. Cumhuriyet döneminde (1926) Tütün ve Tütün Mamulleri ile Alkollü İçkiler, İnhisar (Tekel) altına alındı yılında şarap tekeli kaldırıldı. Bu tarihten sonra hem devlet, hem de özel sektör şarap üretmeye devam etti yılında Alkollü İçkiler Sanayii ve Ticareti A.Ş. ye dönüştürülen devlete ait alkollü içki üretim ve dağıtım kurumu, özel sektöre satıldı.

 

 ANKARA NIN BAĞ EVİ KÜLTÜRÜ Bağa göçme geleneğinin yarattığı kültür; Ankara lı orta halli ve varlıklı Türk, Ermeni, Rum asıllı ailelerin yaşamlarına, özellikle 19.yy ın son dönemi ile 20.yy ın ilk döneminde renk, heyecan, mutluluk ve güzellik katmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında, Hisarda evin, bir de bağın yoksa Ankaralı değilsin sözü, zenginler arasında çok yaygındı. En görkemli dönemi yılları arasında yaşanan «Bağ Evi Kültürü», Ermenilerin 1915 deki, Rumların 1923 deki göçlerinden sonra eski tadını ve anlamını önemli ölçüde yitirmekle birlikte, yılları arasında da, Ankaralıların çok önem verdiği bir gelenek olarak yaşatılmıştır.

 BAĞ NEDİR? Kelime olarak üzüm yetiştirilen yer anlamına gelir. Anadolu kentlerinde ailelerin kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere şehrin bunaltıcı havasından uzakta, Ağırlıklı olan üzümün yanı sıra, meyve ve sebze de yetiştirdikleri, Yaş ve kuru üzüm, meyve ve sebzenin yanı sıra pekmez, sirke, bulgur, tarhana, salça, erişte vb. kışlık yiyeceklerini hazırladıkları, İçinde ailelerin gelir durumuna uygun büyüklükte ve konforda bir bağ evinin bulunduğu, Birkaç dönüm ile dönüm büyüklüğündeki yazlık yaşam alanıdır.

 

 BAĞ EVİ Bağ evleri iki katlı olarak; alt katı taş, üst katı ahşap, tuğla veya kerpiçten yapılırdı. Bazı evlerde bir ara kat (Müsandere) bulunurdu. Evlerin alt katlarında ahır, şaraplık ve pekmezlik üzümlerin ezilerek şırasının çıkarıldığı şırahane, bazı evlerde ise şarap yapımında kullanılan alet, ekipman ve mahzen bulunurdu. Her bağın havuzu, çeşmesi ve su kuyusu olurdu.

 

 ANKARA NIN BAĞLARI Değerli Ankara araştırmacısı-yazar Şeref Erdoğdu nun ifadesi ile, Kuzeyden başlayarak Ankara çevresini saat yönünde dönersek, bağ isimli 32 semt saymak mümkündür. KUZEYİNDEKİ BAĞLAR Türklerin yoğun yaşadığı Kurtini, İğdelidere, Ayvalı, Kuzuyazısı bağları, Tiftik ve Sof ticareti yapan zengin Ermeni tüccarların yaşadığı Etlik (Aşağı ve Yukarı Eğlence), Deliktaş, Danişment bağları, Keçiören ve İncirli de Keçiören, Kuşcağız, Kızlarpınarı, Cevizli kuyu, Çoraklık, Aktepe, Kayalı, Hacıkadın, Kalaba (Kalabağ) ve Küçükçizgi bağları, Çubuk çayı vadisinde Mecidiye ve Solfasol (Sonfasıl, Zülfadil) bağları.

 

 Etlik bağları (1933) Keçiören de eski bir bağ evi Etlik bağları (1954)

 

 ANKARA NIN BAĞLARI DOĞUSUNDAKİ BAĞLAR Hüseyin Gazi dağı eteklerinde Karacakaya (şimdiki Siteler), Çinçin, Kayaş, Tuzluçayır, Üreğil bağları. GÜNEYDOĞUSUNDAKİ BAĞLAR Hatip Çayı (Bentderesi) vadisinde Balkeriz (Balkiraz) bağları, Nato Yolu ve Mamak Çöplüğü çevresinde Samanlık ve Davulcu bağları.

 

 

 ANKARA NIN BAĞLARI GÜNEYİNDEKİ BAĞLAR: Atatürk ün adını Türközü olarak değiştirdiği İncesu vadisindeki Frenközü bağları (Şişkindere ve Lakfos Bağları), Seyran, Esat, Lakavuz (Şimdiki Akay civarı), Kavaklıdere, Çankayası, Ayrancı bağları. GÜNEYBATISINDAKİ BAĞLAR: Dikmen, Araplar Deresi, Cevizlidere, Övezlik, Yukarı ve Aşağı Öveç, Balgat, Ömürpınarı, Çaltaklı bağları. BATISINDAKİ BAĞLAR: Söğütözü bağları

 

 BAĞA GÖÇME/DÖNÜŞ TAKVİMİ ŞUBAT-MART: Bağlarda ve meyve ağaçlarında budama, belleme, ağızlıkların açılması, sebze tavalarının ve ocakların hazırlanması, budama artığı çubukların demetlenerek kurutulması NİSAN: Bağ evinin bakımı ve temizliği, bağa götürülecek eşyaların hazırlanması ve denk yapılması 23 NİSAN / MAYIS BAŞI: Dönemine göre, eşek, at gibi yük hayvanları ya da kağnı, at arabası veya kamyonlarla eşyaların taşınarak bağa göçülmesi, AĞUSTOS SONU / EYLÜL: Bağ bozumu, pekmez, cevizli sucuk, pestil, köfter yapımı, kışlık üzümlerin hevenk yapılarak duvarlara dizilmesi EKİM: Son kışlık hazırlıklarının tamamlanması 29 EKİM: Şehre dönüş

 

 BAĞA GİDİŞ-GELİŞ Kentte işleri olan esnaf ve memurlar, ekonomik durumlarına göre işlerine at, eşek, ya da at arabası ile gidip gelirlerdi. Bağlara otobüs seferleri,1940 lı yıllarda başladı.

 

 ANKARA BAĞLARINDA YETİŞTİRİLEN ÜZÜM ÇEŞİTLERİ-1 SOFRALIK RENGİ OLGUNLUK ZAMANI Akbüzgülü Yeşil- Sarı Erken Bulut Gri-Siyah Orta-Geç Çavuş Yeşil-Sarı Erken-Orta Değirmenci Siyah Erken Devegözü Sarı-Yeşil Erken-Orta Erolan Beyaz/Siyah Erken Fesliğen (Misket) Sarı-Yeşil Erken-Orta

 

 ANKARA BAĞLARINDA YETİŞTİRİLEN ÜZÜM ÇEŞİTLERİ-2 SOFRALIK RENGİ OLGUNLUK ZAMANI Gülüzümü Pembe-Kırmızı Erken-Orta Hevenk Sarı-Yeşil/Siyah Sarı Geç Hocahasan Sarı Geç Kadın Parmağı Sarı/Siyah Orta-Geç Karagevrek Siyah Orta Keçimemesi Siyah Orta-Geç Nurinigar Pembe Erken Tokat Yeşil-Sarı Erken-Orta

 

 Bulut Karagevrek H.Misketi Razakı

 Alphonse Cardinal Trakya İlkeren Yalova İncisi Italia

 

 ANKARA BAĞLARINDA YETİŞTİRİLEN ÜZÜM ÇEŞİTLERİ-3 ŞARAPLIK-ŞIRALIK RENGİ OLGUNLUK ZAMANI Hasandede Sarı-Yeşil Orta Kalecik(Karası) Siyah Orta Pekmezlik Siyah Erken-Orta Songurlu(Sungurlu) Yeşil-Sarı Erken-Orta

 

 Kalecik Karası Gülüzümü Hasandede Sungurlu

 ANKARA DA PEKMEZ KÜLTÜRÜ Yarım asır öncesine kadar, Türk tatlılarının esasını Pekmez oluşturuyordu. Pekmez yalnızca tatlı ve tatlandırıcı değil, yüzyıllardır halkımızın mutfak ve beslenme kültürünün en önemli ögelerinden biri olmuştur. Pekmez; dut, nar. erik, elma, armut, keçiboynuzu gibi meyveler ile andız, karpuz ve şekerpancarından da yapılabildiği halde, en değerlisi siyah üzüm pekmezidir.

 

 PEKMEZİN BESİN DEĞERİ Kıvamlı siyah üzüm pekmezi, %70 suda çözünür kuru madde (glikoz + fruktoz), %3-3,5 mineral madde ( kalsiyum, demir, potasyum, bakır, çinko, kalay) ve %006 protein içerir. Pekmez, çok güçlü ve hızlı etkili bir enerji kaynağıdır. Çünkü, pekmez şekeri glikoz ve fruktoz dan oluştuğu için hızla kana geçerek enerji sağlar. Pekmez; zengin demir içeriğinden dolayı kan yapıcı, kalsiyum içeriğinden dolayı kemik yapısını güçlendirici, potasyum içeriğinden dolayı ise kan basıncını düzenleyici ( yüksek tansiyon riskini azaltıcı) ve ishal sonrası oluşan potasyum eksikliğini giderici etkileri ile sağlık açısından önemli bir besin maddesidir. Büyüme çağındaki çocuklara, gebe ve emzikli annelere, fazla enerji harcayan sporculara, ağır iş yapanlara, kansızlık sorunu olanlara pekmez yemeleri önerilmektedir.

 

 

 BAĞ BOZUMU VE PEKMEZ KAYNATMA GELENEĞİ Eylül, Ankara bağ evlerinde bağ bozumu ve pekmez kaynatma ayı idi.. Pekmez kaynatma günleri yaklaşırken, bağ evlerinde tatlı bir telaş ve koşuşturma yaşanırdı. Çünkü pekmez kaynatma, bağ evlerinde dört gözle beklenen bir olaydı. Öncesinde tüm hazırlıklar özenle tamamlanırdı. Pekmez kaynatma ocakları ya da tandırları hazır hale getirilir, pekmez toprağı temin edilir (o dönemlerde bakkallarda veya eşeklere yüklenerek mahalle aralarında satılırdı); pekmez tavaları, kazanları, kevgirleri, kepçeleri kalaylanır, küpler kontrol edilirdi. Bağlarda bir şenlik ve bayram havasında geçen bağ bozumu ve pekmez kaynatma işlemi, yaşlı ve bu konuda deneyimli kişilerin talimatları doğrultusunda, dikkatli, düzenli ve her aşaması birbiriyle uyumlu bir ekip çalışması ile yürütülürdü.

 

 ANKARA DA PEKMEZ KAYNATMA TEKNİĞİ 1. Bağ bozumu yapılarak pekmezlik üzümler kesilir. 2. Ayıklanır/yıkanır. 3. Çiğnenir/sıkılır. 4. Alınan şıra bez süzgeçle süzülerek helkelere aktarılır. 5. Pekmez toprağı katılan şıra, kazanlarda bir taşım kaynatılır/kestirilir. 6. Kestirilen şıra, toprağın dibe çökmesi ve durultma için bir gece bekletilir. 7. Pekmez tavasına alınan durultulmuş ve asitliği azaltılmış şıra, saplı ile sürekli karıştırılarak kaynatılır, üzerinde oluşan köpükler kevgir ile alınarak bir kapta biriktirilir. 8. Pekmez yeterli kıvama geldiğinde tava ateşten indirilerek soğumaya bırakılır.

 

 PEKMEZ KAYNATMA GELENEĞİNİN KURALLARI 1. Pekmez toprağının şıraya, olaya nezaret eden yaşlı ve deneyimli bir kişi tarafından, bereket duası okunarak ve besmele çekilerek katılması, 2. Kaynama sırasında tavadan alınan köpüklerin, soğuduktan sonra küçük tabaklara konularak komşulara dağıtılması ( kendisine pekmez köpüğü yollanmayan komşu, dışlandığını ve aşağılandığını düşünürdü), 3. Boşalan pekmez tavasının dibinde biriken pekmez macununun (kıvam), mahallenin çocuklarına ödül olarak sunulması ( çocuklar için bu macunu çöplere dolayarak kapışmak, tarifsiz bir heyecan, eğlence ve mutluluktu), 4. Son pekmez tavasının komşulara ayrılması. Göz hakkı denilen bu adet yerine getirilmezse, gelecek yıl pekmez kaynatmanın nasip olmayacağına inanılırdı.

 

 CEVİZLİ SUCUK PESTİL - KÖFTER Kış gecelerinin en besleyici ve lezzetli çerezleri olan cevizli sucuk, pestil ve köfter, Ankara yöresinde ya nişasta ya da unla kaynatılan ve böylece bulamaç haline getirilen üzüm şırasından, ya da Beypazarı yöresinde olduğu gibi, üzüm pekmezinden yapılırdı. Bu gelenek yörede halen sürdürülmekte, Beypazarı nın üzüm pekmezinden yapılan cevizli üzüm sucuğu, özellikle Ankara ve çevre illerde aranan bir ürün olarak, yörenin ekonomisine katkıda bulunmaktadır.

HEVENK ASMA Pekmez kaynatma ve onunla birlikte veya hemen ardından yapılan cevizli sucuk ve köfter işi bittikten sonra, bağda sıra hevenk asmaya gelirdi. Geç olgunlaşan, daha kalın kabuklu, etli ve muhafazaya uygun çeşitlerin ( Beyaz ve Siyah Hevenk, Beyaz ve Kara İrek, Hocahasan, Kızıl, Bulut gibi ) en iyi salkımları, saplarından iplerle bağlanarak, hevenk denilen ahşap askılarla, serin ve güneş almayan bir odanın (Müsandere) duvarlarına ve tavanına asılırdı. Hiçbir yere temas etmediği için ilkbahara kadar tazeliğini koruyan bu üzümler, konuklara gururla ikram edilir ve bu ikram konuklarca hayret ve hayranlıkla karşılanırdı.

 

 ANKARA DA BAĞ EVİ KÜLTÜRÜ NÜN HAZİN SONU! Eski önemi kalmasa da, Çankaya, Dikmen, Etlik ve Keçiören de devam ettirilen Bağ Evi Kültürü;1954 de çıkarılan Kat Mülkiyeti Kanunu ve 1963 ten sonra sayıları çığ gibi artan konut kooperatifleri ile hızlanan çarpık yapılaşmaya ve gecekondu işgaline daha fazla direnememiştir. Özellikle Cumhuriyet in ilk dönemlerinde, Ankara nın sosyal hayatına renk katmış olan güzelim bağ evleri ve bağları, bir daha geri gelmemek üzere tek tek yok edilmiş, geriye yalnızca o dönemi yaşayan az sayıdaki Ankaralının özlem dolu anıları, içimiz burkularak okuduğumuz o dönemleri anlatan yazılar ve soluk resimler kalmıştır. Ali Esat Bozyiğit; Ankara da bağ evi kültürünün yok oluşundan duyduğu üzüntüyü şu sözü ile ne güzel anlatmış: Türkiye nin başkenti Ankara, bu şerefli ünvana sahip olmak için nelerden vazgeçmiş.

 

GEÇMİŞTE ANKARA NIN BAĞLARINA CAN VEREN ÇAYLARI VE DERELERİ ÇAYLARI ÇUBUK ÇAYI (DİLEK ÇAYI) HATİP ÇAYI (BENTDERESİ)..BENTDERESİ CADDESİ İNCESU (İMRAHOR) İNCESU CADDESİ DERELERİ KAVAKLIDERE.TUNUS CADDESİ BÜLBÜLDERESİ BÜLBÜLDERESİ CADDESİ HOŞDERE..GÜVENLİK CADDESİ DİKMEN DERESİ..DİKMEN CADDESİ KİRAZLIDERE FEVZİ ÇAKMAK CADDESİ HACIKADIN DERESİ MACUN DERESİ

 

 Hatip Çayı (Bentderesi)

 İncesu Akköprü

 

ANKARA DA BAĞ EVİ KÜLTÜRÜ NÜN VE DERELERİN YOKEDİLMESİNDEN KİM SORUMLU? Kuşkusuz hepimiz! Çünkü; bu güzellikleri, eşsiz birer kültürel değer olarak görüp korumak gerekirken, siyasi ve ekonomik rant uğruna hoyratça yok edilmesine göz yumduk. Gerçekçi olmak gerekirse; Ankara nın zümrüt yeşili gerdanlığı denilen bağlarını ve bağ evlerini artık geri getiremeyiz. Ancak, geçmişte Ankara bağlarının arasından şırıldayarak tertemiz akan; ne yazık ki sonradan kısmen veya tamamen açık ya da kapalı kanalizasyon kanallarına dönüştürülen çaylarımızı ve derelerimizi geri almak, beton kanallar içine hapsedilenleri kısmen de olsa gün ışığına çıkarmak için elimizden geleni yapmalıyız. Hem de hiç zaman yitirmeden!

 

 VEKAM (Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi) Ankara Bağ Evi Kültürü nün, eski dokusuyla günümüze ulaşan tek örneği, Keçiören de Pınarbaşı Mah. Şehit Hakan Turan Cad. Acıbadem Sok. No:9 adresindeki Vehbi Koç a ait Bağ Evi dir yıllarında restore edilen ev, Birinci Derecede Korunması Gereken Kültür Varlığı olarak tescil edilmiştir. Vehbi Koç un hayatının büyük bölümünü geçirdiği ve çocuklarının doğduğu bağ evi, babası tarafından 1923 yılında Mareşal Fevzi Çakmak tan satın alınmıştır. Halen, Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi (VEKAM) olarak hizmet vermekte ve hafta boyu araştırıcılara ve ziyaretçilere açık tutulmaktadır. VEKAM, 2013 yılından başlayarak yılda iki sayı olmak üzere Ankara Araştırmaları Dergisi ni de çıkarmaktadır.

 

 CUMHURİYET DÖNEMİNDE ANKARA BAĞCILIĞI 1939 YILINA AİT BAĞCILIK İSTATİSTİKLERİ Bugünkü Değerlerin Bağ Alanı Hektar 3,4 katı Üzüm Üretimi Ton 1/2 si Üzüm Verimi Kg/Ha 1/7 si

 1938 YILINDA ANKARA NIN BAŞLICA ŞARAPHANELERİ KAPASİTE (Lt) ÜRETİM(Lt) BAĞ (Da) Kavaklıdere Orman Çiftliği YZE Şaraphanesi Ali Ulvi Şaraphanesi Kalecik Şaraphaneleri (Sait, Halil Beşe, Namazof) TOPLAM

 

 DEĞERLENDİRME Cumhuriyet in ilk dönemlerinde ( ) Ankara ilinin bağ alanları, Merkez dışında düzenli artış göstermesine rağmen, birim alandan elde edilen verimin ve sonuçta üzüm üretiminin çok düşük düzeylerde kaldığı görülmektedir. Bunun nedenleri şöyle özetlenebilir; 1. Kırsaldan Başkent e yönelen yoğun göç nedeniyle, bir yandan geride kalan bağların bakımsız kalması, diğer yandan göçenlerin yarattığı yerleşim baskısı sonucu, kenti kuşatan bakımlı ve verimli bağların elden çıkması, ların sonuna doğru Merkezdeki bağlardan başlayarak yerli bağlar üzerinde baskısını hissettiren ve 20 yıl içinde ilin tüm bağlarını etkisi altına alan filoksera zararlısı, 3. En şiddetlisi 1928 yılında yaşanan ve etkileri sonraki yıllarda da hissedilen büyük kuraklık ve aynı şiddette olmasa da, Ankara da hakim olan kurak alan bağcılığını olumsuz yönde etkileyen,1935, 1942, 1945 yıllarındaki kuraklıklar yıldan uzun süren büyük savaş ve yokluk yıllarının hemen ardından kurulan yeni Cumhuriyet in; tüm dünyayı derinden etkileyen 1929 ekonomik krizinin ve 2.Dünya Savaşı nın etkisiyle Toprak ve Tarım Reformu nu gerçekleştirememesi.

NKARA NIN BAĞCILIK POTANSİYELİ(2012) (İLK 10 İLÇE DİKKATE ALINMIŞTIR İlçe SOFRALIK ŞARAPLIK TOPLAM Alan (Da) Üretim (Ton) Alan (Da) Üretim (Ton) Alan (Da) Pay (%) Üretim (Ton) Kalecik , ,7 Güdül , ,8 Beypazarı , ,2 Ş.Koçhisar , ,4 Evren , ,64 Elmadağ , ,4 Nallıhan , ,0 Gölbaşı , ,2 Kazan , ,1 Ayaş , ,4 TOPLAM , ,8 Pay (%)

 

 Akyurt A.Ü.Z.F.

 ANKARA BAĞCILIĞININ ÜLKE BAĞCILIĞINA KATKISI SOFRALIK ŞARAPLIK TOPLAM BAĞ ALANI (Da) SIRA PAY(%) , , ,3 ÜZÜM ÜRETİMİ (Ton) SIRA PAY (%) , , ,04 VERİM (Kg/Da) SIRA

 ANKARA BAĞCILIĞININ BÖLGE BAĞCILIĞINA KATKISI Ankara; Orta Kuzey Tarım Bölgesi ndeki 12 il (Ankara, Bilecik, Bolu, Çankırı, Çorum, Düzce, Eskişehir, Kırıkkale, Kırşehir, Kütahya, Uşak, Yozgat) arasında, bağ alanı (%19,8) yönünden Çorum dan sonra ikinci sırada olmasına rağmen, üzüm üretimi yönünden (% 27,4) ilk sıradadır.

 ORGANİK ÜZÜM ÜRETİMİ Ankara; özellikle yerli sofralık (Karagevrek, Razakı, Çavuş, Gülüzümü, Hafızali), şaraplık-şıralık ( Kalecik Karası, Hasandede, Sungurlu) çeşitlerin organik yetiştiriciliği için önemli potansiyele sahip olduğu halde, bu potansiyel hemen hiç değerlendirilmemektedir. İlin 2012 yılına ait organik üzüm üretimi yalnızca 70 tondur. Bu değer, toplam üzüm üretiminin ancak binde 1,7 sine karşılık gelmektedir.

FİDAN ÜRETİMİ Ankara; Ortakuzey Tarım Bölgesi nin, tamamı aşılı olmak üzere, asma fidanı üreten tek ilidir yılında, adet aşılı fidan üretimiyle (Yiğit Fidancılık /KALECİK) ülkemizin toplam aşılı asma fidanı üretiminin %7,4 ünü karşılamıştır.

 

 ANKARA NIN BAŞLICA ŞARAPHANELERİ(2013) KAPASİTESİ (Lt) ÜRETİMİ(Lt) BAĞI (Da) 1.Kavaklıdere /Akyurt BAK /Kalecik Vinis /Kalecik Şato Kalecik/Kalecik Atatürk Orman Çiftliği Kalecik Şarapları Kalecik Şarapçılık Ziraat Fakültesi Tomurcukbağ/Kalecik TOPLAM

 

 Kavaklıdere

 

 Bak Şarapçılık

 

 Şato Kalecik Tomurcukbağ

 

 KALECİK KARASI VE KALECİK BAĞLARI KALEBAĞ

 

 Çayboğazı Gökdere Kızılırmak vadisi Teras bağları

Kaynak : ANKARA NIN BAĞ EVİ VE BAĞCILIK KÜLTÜRÜ Prof.Dr. Hasan ÇELİK Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Emekli Öğretim Üyesi

HALUK BALABAN Arşiv.

NOT ŞEREF ERDOĞDU , Erdoğdu’ya göre kuzeyden başlayarak saat yönünde Ankara çevresini dönersek 32 bağ ve bahçe semti saymak mümkündür. Keçiören’de Çoraklık, Kızlarpınarı ki şu anda  cadde burası,  Mecidiye,  Hacıkadın  Deresi,  Karabağ,  Solfasılki  şu  anda otobüslerin üzerinde Solfasol diye okursunuz, Çın Çın, Karaca Kaya şimdi sitelerde bir cadde, Samanlık, Abidinpaşa, Kınalı Köşk, Frenközü şimdiki Türközü, Lakavuz büyük Dedeman Otel’inin çevresi, Seyran, Dikmen, Çankaya, Yukarı Öveç, Aşağı Öveç, Keklik, Çatlaklı, Söğütözü, Pamuklar Çiftliği, Etlik Bağları, İğdelidereve Ayvalı. Bunlar öncenin bağlık  bölge isimleri.Kışın  henüz  kent  sınırları  itibariyle  Ulus  ve çevresini aşmayan sınırlar içinde oturulur, bahar geldiğinde nisan sonu mayıs ayı başında  bağ  evlerine  göç  edilir,  ekim  ayının  sonuna  kadar  buralarda  kalınırdı. Özellikle  sosyal tarih  projesini  gerçekleştirdiğim  bu  konuda  mülakatını  yaptığım yaşlılar  23  Nisan’da  bayramlara  denk  düşürürlermiş.  23  Nisan’da  bağlar  açılır  29 Ekim’de  yine  bir  bayramda  da  Ankara  dedikleri  Hamamönü  ve  Ulus  çevresine döndüklerini anlatır. ( ANKARA ) kitabında.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder