ŞEYH ALİ SEMERKANDİ HAZRETLERİ
BURSA’YI VE ANKARA’YI ÇEKİRGE İSTİLASINDAN KURTARAN
SIĞIRCIK SUYU. ( çekirge suyu )
Yaz mevsiminde, kadınlar tarlada ekin biçiyorlardı. Oralarda sığır otlatan Ali Semerkandî, namaz vakti girdiği hâlde abdest tâzeleyecek bir su bulamadı.
Âsâsını yere vurarak; "Çık, yâ mübârek!" deyince, yerden gövde kalınlığında bir su çıktı.
"Su çıkarmanın da zamânı mı? Ekinlerimiz sular altında kalacak..." Bunun yanısıra, Ali Semerkandî'ye hakâret dolu sözler ettiler.
O da suyun çıktığı yere bakarak; "Ey mübârek su! Ne çıktığın belli olsun, ne de aktığın!" buyurdu.
Bu söz üzerine suyun çıktığı yer, kuyu ağzı gibi olup hareketsiz kaldı
Bu Su Bu gün Karabük ili Eskipazar ilçesi.sade kaya köyü şıhlar mahallesindedir.
O târihlerde Osmanlı pâyitahtı olan Bursa'da bir çekirge âfeti oldu. Her tarafı çekirge kaplamış, mahsûlleri ve çiçekleri harâb etmiş idi.
Bu âfetten kurtulmak için, zamânın zirâatçılarından çâre soruldu. Yapılan bütün araştırmalardan bir netice alınamayınca, âlimlere ve velîlere haber gönderildi.
Bu çekirge âfetinden kurtulma çâresinin ne olduğu soruldu. Bu haber, Çamlıdere'de yaşayan Ali Semerkandî'ye de ulaştı.
Ali Semerkandî hazretleri, dağda asâsıyla çıkardığı sudan bir miktâr Bursa'ya gönderdi.
Bu suyu, zarar veren haşerâtın bulunduğu bölgeye dökmelerini tenbih etti.
Suyu Bursa'ya götürdüler. Çekirge âfetinin bulunduğu bölgelere azar azar döktüler, çok kısa bir zaman içinde çekirgeler kayboldu. Mahsûller, bitkiler, çiçekler çekirgelerin istilâsından böylece kurtuldu.
Bir rivâyete göre bu su, bir kap içinde yüksek bir yere asıldı.
Bu Gün Bursada ÇEKİRGE SEMTİ Çekirge istilasına uğrayan ve sığırcık suyu sayesinde kurtulan semttir Padişah Kabirleri ve yeşilliği,kaplıcaları ile ünlüdür.
Allahü Teâlânın cc izni ile suyun götürüldüğü yerde sığırcık kuşları toplanıp, bir anda çekirge sürülerini mahvettiler.Pâdişâh, Bursa'nın çekirgelerden kurtulmasına vesîle olan Ali Semerkandî'yi Bursa'ya dâvet etti.
Ali Semerkandî Bursa'ya geldiğinde, Pâdişâh ona çok izzet ve ikrâmlarda bulundu. Pek fazla iltifât edip, Bursa'da kalmasını arzu etti.
Fakat Ali Semerkandî, nâzik bir ifâdeyle Bursa'da kalamıyacağını, bu ümmetin fakir olup, Resûlullah Efendimizi ziyârete gidemeyen insanların bulunduğu bölgede kalmak istediğini bildirdi.
Bunun üzerine Pâdişâh, bir istekte bulunmasını arzu etti. Ali Semerkandî de;
"Çamlıdere havâlisindeki tebanız çok fakirdir. Onları, askerlik ve toprak kirâsı mükellefiyetinden muaf tutmanızı arzu ediyorum." buyurdu.
Pâdişâh derhâl bir ferman yazdırarak, bundan sonra Çamlıdere havâlisinde bulunan kimselerin askerlik yapmayacağını ve toprak kirâsının alınmayacağını bildirdi.
O günden, İstiklâl Harbi sıralarına kadar Çamlıdere bölgesinden vergi alınmadı ve askere giden olmadı. Bütün pâdişâhlar, o fermana riâyet ettiler.
Ayrıca, "Çekirge Suyu" ismi ile meşhûr olan sudan zaman zaman alınarak, çekirgelerin zarar yaptığı bölgelere götürüldü
Ankara’daki 1890 “çekirge istilası”nın sığırcık kuşları sayesinde sona erdiğini Kemal Bağlum’un “Beşbin Yılda Nereden Nereye” başlıklı kitabında ilk kez. “Afetler” başılığı altında 19. Yüzyılda bu yerleşimde yaşanmış afetler sıralanıyor; zengin bir ailenin kızı olan Halime Çampınar (1852-193)’ın 1952 yılında Bağlum’a anlattığı olay yer alıyor:
“... çekirgeler Ankara köyleri ile bize ait 42 köyü silip süpürdü. Bu yüzden binlerce hayvanımız öldü. Hayvanları satmak istedik, kimse para vermedi. Evimizde yemek pişirirken çekirgeler mutfağımıza kadar giriyordu. Nereden geldiğini bilmediğim çekirgeler pencerenin içine bile girmeğe çalışırdı. Hayatımızda (Avlu) bulunan dut ağacının yaprakları çekirgeler tarafından yenildiğinden sadece kuru ağaç kalmıştı. O yıl Dikmen’deki bağımıza göç edememiştik. Çekirge afeti yüzünden binlerce insan açlıktan öldü. Çünkü böyle bir afetle karşılaşılacağını kimse tahmin edememişti.
Sonradan nereden geldiğini bilmediğimiz ala sığırcık kuşları Ankara’yı istila etti. Binlerce insanın yapamadığını bu kuşlar birkaç gün içinde becerdi ve Ankara çekirge istilâsından kurtuldu.” (s.25)
Bağlum kitabını 1987’de yazmış, 1992’de yayımlayabilmişti. Çekirge istilasından Şeref Erdoğdu’nun Kültür Bakanlığınca yayınlanan 1992 tarihli “Ankaram” kitabında da söz ediliyor. Bağlum’un Ankara’nın tanınmış bir ailesinin üyesi Adamzade Ahmet Bey’in “Hatıra Defteri”nden alıntıladığı kısa bölüm Erdoğdu’nun kitabında geniş biçimde yer alıyordu.
Adamzade Ahmet Bey’in defterine olayla ilgili olarak yazdığı satırlar:
“Bundan 60 küsur sene evvel (hatıra tarihine göre 75yıl önce yani 1890 yıllarında) Ankara’ya güz mevsiminde uçuşan milyonlarca çekirge gelmiş; öyle ki, bütün Ankara semasını kaplamış; güneş görünmez olmuştu.
Kış günü yağan kar fırtınası gibi korkunç bir âfet idi. Sokakta yürürken insanın yüzüne gözüne çarpar, evlerin içine girer, oda kapısını açık bulursa oraya girer, kapıdan bacadan kendini atar, mutbahda yemeklerin içine girer, bu hayvanın girmediği köşe-bucak kalmamıştı. Hane içinde sebzeye dair ne bulursa yerdi. Geldiği zaman hububata pek zarar vermedi; zira mahsul kaldırılmıştı.
Yiyecek bulamadı, fakat kozasını Ankara muhitine gömdü. Bahar gelince kozadan çıkmaya başladı. Kozalar kabuklu fıstık gibi olup, beher kozanın içinde pirinç tanesi gibi 80-90 tane çekirge tohumu bulunuyordu. Havalar ısınmıya başlayınca pire halinde çıkmaya başladı. Çekirge cansız koza halinde iken, hükümet her mahalle ve her şahsı mükellef tutarak çekirge itlafına başladı. Her mahalle halkı camilerdeki kilim ve sergilerle bir mıntıkaya giderek ellerinde yelpazelerle pire gibi olan bu çekirgeleri toplayıp kaplar içinde Belediyeye teslim ederlerdi. Çekirge toplamında bulunamıyanlar, dükkânlarda bir meta gibi satılan kozayı satın alarak Belediyeye teslim mecburiyetinde kalmıştı. Bu toplama bir fayda vermedi. Uçma zamanı geldi; etrafta bir şey bırakmadı, yedi bitirdi. Müşahedemi söyliyeyim: Solfasol civarında toplama yapıyorduk; büyük bir sahada yemyeşil ekilmiş tarlayı on dakika içinde simsiyah bir hale getirdi. Çünkü, milyonlarca hayvana ne dayanır.
Maddî çare bulunamayınca maneviyata müracaat mecburiyeti hasıl oldu. Yabanabat’ın (Kızılcahamam) Şeyhler Karyesinde Ali Dedeli Şeyhler namiyle yadedilen Hazreti Ebubekir veyahut Hazreti Ömer Faruk sülâlesinden bir zatın, kerameti kulundan olan bir çeşmenin suyundan bir miktar su alınıp, çekirge bulunan mahalle götürülürse, suyun arkasından binlerce sığırcık kuşu gelir, çekirgeyi itlaf edermiş diye ötedenberi bir efsane, bir itikat ve itimat vardı.
Nihayet ulema ve sülehandan bir heyet Şeyhler karyesine gönderildi. Orada bulunan zatlarla birlikte çeşmeden su alındı. Matara gibi kaplarla ve bir heyetle Ankara’ya Akköprü civarında vasıl olduklarında bütün Ankara halkı ve mektepli çocuklar karşıladı.
Şeyhler, hocalar dua ederek mübarek sudan birer miktar bazı camilerin mihraplarına kondu. Bir kaç gün sonra sığırcık kuşları gelmeye başladı.
Öyle ki; yüzbinlercekuş Ankara’yı istilâ etti. Çekirge sahasını sığırcıkkuşu kapladı. Halbuki Şeyhler Köyünde ve çeşmedehiç biri görünmezken bu kuşlar nereden geliyor, kimse buna dair malûmat veremiyor...
HALUK BALABAN.
KAYNAK :Beşbin yılda Nerden nereye Ankara KEMAL BAĞLUM ( Ankara Kulübü Başkanlarından Sami Bağlumun Akrabası ) .Şeref Erdoğdu ANKARAM. ( Ankara Kulübü Çınar seymenlerinden Başkan Yardımcılarından Araştırmacı yazar ) Ademzade Ahmet Bey Hatıra defterinden ( Ankara belediye reislerinden ) KAZIM ATALIK Yazar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder