30 Temmuz 2025 Çarşamba

 TACEDDİN DERGAHI SON ŞEYHİ

MUSTAFA TACCEDİN ERAR dan Tasavvufi Bir Şiir.
Dünya fâni, sen fâni
Akil olan dünya sana aldanırım
Benim mülküm deyu bilenler kâni
Akil olan dünya sana aldanır mı?
*
Ten bâki değil canın emaned
Pak ile sevdadan etme hıyaned
Muarrerdir hesab olur kıyamed
Akil olan bu dünyaya aldanır mı?
*
Gelib kimse bunda karar etmedi
Fena metaından alıp gitmedi
Çün bildi seğirtti işi bitti
Akil olan dünya sana aldanır mı ?
Not : Tacceddin Şeyhi Mustafa Taccedin efendi Hamamönü deki Tacceddin Dergahı arazisini ve Cebeci Orta okulu arazisini Devlete Bağışlayan İstiklâl Marşımızı Yazan Mehmet Akif Ersoya Ebniye Kasrının Selamlık kısmını Tahsis eden Ankaralıdır Ve Tahsilinden Bilgisinden Dolayıda Mustafa Kemal Atatürk Tarafından EMLAK VE EYTAM BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE ATANMIŞTIR.
Bu Banka '2004 ' yılına kadar görev yapmış Binlerce İnsanı ev sahibi Yapmıştır Bu devam etseydi Yurdumuzdaki Mesken sıkıntısı Çözülürdü .
@herkes.

28 Temmuz 2025 Pazartesi

 ERLİK KEMERİ KUŞANMA TÖRENİ = Seymen'in Şal ve Silahlık Kuşanması Kama Takma töreni.

Osmanlı Padişahlarının Kılıç Kuşanmasına TAKLİD-İ SEYF (takallüd-i şemşir" ) denir.
Seymenlerin Kılıç Kuşanmasına ERLİK KEMERİ Şal ve ( silahlık ) Kuşanması Kama Takılması Törenidir.
28.osmanlı Padişahı III selim 1806 yılında Kılıç taşımayı yasaklamış Seymenlerde Kılıç Taşımaları yasaklanmıştır Çok eski Seymen Silahlıkları incelendiğinde sağ ve solda kayış bağlantıları yanında halkalar bulunmakta idi bu halkalara kılıç kını bağlanırdı. sonraları silahlıklardaki bu Halkalar kaldırılmıştır. Türk Ordusunun 2264 Kuruluş Yıl dönümünde olduğu Gibi Seymenlerde Yüzlerce Yıl Erlik Kemeri ve Kılıç Kuşanmıştır ve Kama Takmıştır.
Ordumuza Subay Yetiştiren Kara Harp okulu yeni adı ile Silahlı Kuvvetler Üniversitesi Mezunları da Kılıç Kuşanma ve Meç Takma Töreni Yapılmaktadır. Seymenler ile Teğmenlerin Töre ve Törenleri Tıpkı Eskii günler gibi Birbirinin aynısıdır
Ankara’lı Ahilerinde Şed Kuşanma Töreni Bu törenlerin Bir Parçasıdır Seymenler Ahi Teşkilatının Zaviyelerin Koruyucusu olmuş Bir birinden ayrılmaz bir bütündür.

Haluk Balaban.

27 Temmuz 2025 Pazar

 İSTİKLAL SAVAŞIMIZDA DIŞARDAN GELEN SİLAHLAR.

Ruslar Sakarya Meydan Savaşı'nda ordumuza neler göndermiş: Toplamda 43374 tüfek göndermiş. Gerisi yerli kaynaklardan tedarik edilmiş. Sadece Kurtuluş Savaşı süresince Almanya'dan 3000 tüfek, Fransa'dan ise 10000 tüfek satın alınmış... Amerikan dümeninde dolaşıp durmuşuz...
( Türk İstiklal Harbi VII nci Cilt idari faaliyetler sayfa 348)
Rus yardımlarının finansmanı ve hatta daha fazlası Buhara Emirliği tarafından karşılanmıştı. Bu yardım Kurtuluş Savaşımıza sağladığı büyük katkıdan çok Rus Devriminin ayakta durabilmesine sebep olmuştur. Bir rivayet, bizim için gönderilen altınların çok daha fazlası Rusya'da (S.S.C.B.) kalmıştır. Sözün özü, Ruslar ne kadar böbürlense de paranın kaynağı Orta Asya Türk Devletleridir.
silah ve Cephanelerin sevk edildikleri yer ve güzergahlar. Ankara’ya lojistik malzemeler taşınan güzergâhlar:
Karadeniz kıyılarından Ankara’ya:
- İnebolu-Kastamonu-Ilgaz-Çankırı-Kalecik- Ravlı ( Akyurt )- Ankara hattı.
- Samsun-Çorum-Sungurlu (Çankırı)- Yahşihan-Ankara hattı.
- Ereğli-Gerede-Kızılcahamam-Ankara hattı. Rusya'dan Gelenler Trabzon Limanı üzerinden Ankaraya sevk edilmiştir.
HALUK BALABAN.
not : Hint Müslümanları binlerce altın .Afgan Kralı Zahir Şah Hazinesini Bağışladı .Bu Maddi değerler Rusya üzerinden bize intikal ederken Ruslar bir kısmına Çöktü.
Ankara Hamamönü İnci sokaktaki İSAK AĞA konağı Sakarya savaşı sırasında Rus Doktorlar Tarafından Hastane olarak kullanıldı ve Mehmetçikler Tedavi edildi. Hamamönü Kadınkız sokakta ( Ev kadını ) sokakta Rus Ateşelerinin Kullandığı Konakta Hastane olarak Kullanıldı.
@herkes.

6 Temmuz 2025 Pazar

 AKŞEMSETTİN ( göçemedin gitti..? )

Fatihin Hocası. Hacı Bayram velinin Talebelerinden BİZİM KÖSE dediği AKŞEMSEDDİN Hazretleridir.ondan ders alır feyz alır. Ve onu çok sever.
Günler geçer, Fatih, Akşemseddin Hazretleri’ne sıkça gelip gitmeye başlar. Öyle ki devlet işleri oyuncak gelir gözüne. Sarayı, otağı bırakıp döşeği tekkeye sermeye niyetlenir. Nitekim bir gün “N’olur” der, “Beni de dervişleriniz arasına alın”.

Akşemseddin, hani Fatih’e baba muamelesi yapan o gül yüzlü muallim birden ciddileşir, celalli bir edayla “Hayır!” der, “Osman oğullarının dervişe değil, sultana ihtiyacı var!”
Ama Sultan Mehmed’i iyi tanır. Yine gelecek, hem bu kez ısrar edecektir. Buna fırsat vermez. Pılısını pırtısını toplamadan uzaklaşır İstanbul’dan. O yıllarda kuş uçmaz, kervan geçmez bir kuytu olan Taraklı’ya çekilir, sonra Göynük civarlarına yerleşir, kendi halinde talebe yetiştirir. Ama duaları Fatih’le birliktedir.

Göçemedin gitti yani...
Akşemseddin Hazretleri bir gün oğlunu (4 yaşındaki Hamdi Çelebi) dizine oturtur. Minik yavru bülbül gibi Kur’an okur. Mübârek bir ara hanımına döner. “Biliyor musun?” der, “Aslında dünyanın mihneti, zahmeti çekilmez ama şuncağızın yetim kalmasına dayanamam. Yoksa çoktaaan göçerdim!” Hanımı omuz silker. “Amaaan efendi” der, “sen de göçemedin gitti yani.” Mübarek “İyi öyleyse!” deyip kalkar. Göynüklülerle helalleşir ve mescide çekilir. Talebelerine “okuyun” buyururlar. Bir ara gözleri kapanır, yüzü aydınlanır. Kolları yana düşer ve berrak bir tebessüm oturur dudaklarına. Müridleri eve koşarlar “Başınız sağ olsun.” derler, “Efendi göçtü!”

Bu makaleyi okurken Rahmetli Kardeşim Cengiz Aklıma geldi. Eşi İle arası Açılınca öl de Helvanı yiyelim dermiş. Hanımı da susarmış garibim.
Bizim birader. Bu dünyadan göçünce .haberi olmayan bir arkadaşı telefonla biraderi sorar nerde nasıl diye. Hanımı Göçdüde helvasını yiyiverdik deyiveririr. .bunu da bizle anlatınca hem hüzün hemde gülmek geldi hepimize. Ve AKŞEMSEDDİNİN hanımın sözleri aklıma geldi bu tarihi anıyı yazıverdim işte. Evet gerçek bu Helvamızı yiyen olacakta ALLAH gecinden versin. Hepinize sağlık ve huzur dolu uzun ömür dileklerimle..
Haluk Balaban

 BACI SEYMEN , GEDİKLİ KÖYÜN DEN ALTUN HANIM. ( Haymana )

Mustafa Kemal paşanın 27 aralık 1919 yılında Dikmen sırtlarında 100 atlı ile Başlarında Polatlılı KARA MUSTAFA (Tekeli ) ile Karşılamasından 14 yıl sonra Cumhuriyetin 10 uncu yıl Kutlamalarında Tekrar 400 atlı Seymen İle Katılan seymenlerin. Başında Yine GargaLlılı KARA MUSTAFA. Ve Haymanalı lar vardı ve Bunların arasında da 7 atlı Kadın seymen Vardı İstiklal Gazisi Kasap YUSUF BALCI Hatıratından.diğer hanımlar,Totak.( Durupınar ,Yeniköy,Yamak’tan.dı.
Nuri Balcı.Şöyle Anlatıyor..
“Kaymakam ve Belediye Başkanı başta olmak üzere 400 atlıydık. Aramızda kadınlar da vardı. Yanılmıyorsam yedi kadın. Bunlardan Gedikli Altun Hanımı hatırlıyorum. Diğer hanımlar Totak (Durupınar), Yeniköy, Yamak’tandı. Onlar da en güzel giysileri ile bu muhteşem törene katıldılar. Ankara’ya giderken Halaşlı’da mola verdik. Mehmet Ağa bize yemek verdi. Alempınarında bir mola daha verdik. Taşpınar üzerinden ertesi gün akşam Ankara’ya vardık. Atpazarı’nda indik. Bize birer kart verdiler. Hepimiz şal giymiştik. Seymen kıyafetindeydik. Ulus’ta TBMM önünde manga kolunda istasyona vardık, orada Atatürk’ün önünden geçtik. Bize verilen kartlarla Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın emriyle Hergele meydanındaki Devecioğlu hanında kaldık. Kartları gösterip bedeva yemek yiyorduk.”
Haymana’da Milli Mücadeleye katılmış çok sayıda tanınmış isim, Büyük Önder Atatürk’ün Ankara’ya gelişinden 14 yıl sonra tekrar kucaklamanın sevincini yaşıyordu. Kargalılı Kara Mustafa, Emekli Jandarma Teğmen Halit Efendi yıllar önce olduğu gibi yine en öndeydiler. Genç bir Jandarma Okulu talebesiyken, Mustafa Kemal’i 400 arkadaşıyla karşılama mutluluğuna erişen İstiklal Savaşı Gazisi Nuri BALCI, 400 Haymanalı ile yine önderini görme fırsatını ikinci kez yakalıyordu. Nuri Balcı Cumhuriyetin 10.Yıldönümü törenlerinden belleğinde kalan anıları şöyle dile getiriyordu. ”Atatürk, Ankara’ya ilk gelişinde nasıl 100 atlıyla en çok katılan ilçe olduysak, bu seferde 400 atlıyla en kalabalık ilçe yine bizdik. Atatürk Haymanalı’lardan bir grubu kabul etti. Bunlar arasında seymen kıyafetleriyle Gedikli Altun Hanım da vardı. Atatürk kendisiyle el sıkışmış, hatta güzelliğinden dolayı kendisine iltifatta bulunmuştur.”
Milli Kurtuluş Savaşı boyunca erkeğinin yanında, onun mücadelesini destekleyen Haymanalı kadınlardan olan Gedikli Altun Hanım 1318(1902)yılında Haymana’nın Gedik köyünde doğdu. Köyün ağalarından Mehmet Durmaz’ın kızıdır. 1981 yılında vefat etmiştir. Milli Mücadeleyi yaşamış ve Büyük Önder Atatürk’e olan bağlılığını ölünceye kadar sürdürmüştür.
Büyük törenlerle kutlanan Cumhuriyetimizin Onuncu Yıldönümü, ülke çapında taraftar buldu. Dost, düşman herkes Cumhuriyete ve onun büyük önderi Atatürk’e bağlılığını her vesileyle göstermek için adeta yarıştılar.
HALUK BALABAN ARŞİV.
Kaynak:Tarih İçinde Haymana Halil İbrahim UÇAK.
Fotoğraf açıklaması yok.

Tüm ifadel

10 Haziran 2025 Salı

 ANKARA KALESİ SAAT KULESİ.

Kalenin Atpazarı kapısının solundaki kule üzerinde yükselen Saat Kulesi sekizgen planlıdır. Kagir olarak yapılmış kulenin gövdesi iki kısma ayrılmıştır. Alt kısmında saatin güneye bakan kadranı, kemerli bir pencere ve kuleye giriş kapısı yer alır. Üst kısımlar cephede yüksek bir pencere gibi dışarı açılmaktadır. Kule üzerine yapıldığı için boyu kısa tutulmuştur. Kapı üzerinde kitabesi vardır. Bu kitabeye göre saat kulesi belediye adına 1302 H/1885 M. yılında yapılmıştır.
Kitabesinde yazanlara göre Ankara'nın o dönemki valisi Sırrı Paşa tarafından Hacı Süleyman Refik Efendi gözetiminde yaptırılmıştır. Üç katlı yapı, zemin katta bir kapı ve iki pencereye, orta kat cephesinde bir saate, üst balkon katında ise bir çana sahiptir. Çanın üzerinde 1884 yılında "Louis Edel" tarafından Strazburg'da yapıldığı yazmaktadır. Ankara'nın yerel olanaklarıyla yapılan yapı; 2007 yılında restore edilmiştir. Yapı 15 Mayıs 1987 tarihinde 3. derece kentsel sit eseri olarak tescillenmiştir.
Saat Kulesi. 9 metre yüksekliğindedir 2.Abdülhamit han zamanında yapılmıştır.
Kale Saati Bir ermeni saat Ustası Tarafından Bakım onarımı yapılmakta iken bu Sanatkarın Vefatı üzerine Kale Kapısı karşısında esnaflık yapan Baba oğul Bilgivarlar Tarafından Yıllarca Korunmuş Bakılmış Onların da Vefat ve Buradan ayrılmalarından dolayı Kentin Tarihi simgesi Asırlık Saat sahipsiz ve Bakımsız kalmış Bir dişlinin bozulması ve Bazı Parçalarının da çalınması üzerine Atıl Kalmıştır. Rahmetli Altan Bilgivar Hem Komşum Hem Arkadaşım dı Ruhları Şad olsun.
Ankaralıların Saatlerini bu kulenin Çan sesine göre ayarladıkları saatin susması Büyük Üzüntü Yaratmıştır.
Çocukluğumuz ve Gençliğimin Unutulmaz Saatin sesi Müthiş bir sevgi ve Nostalji Kaynağımızdı Ramazan aylarında kaleden Atılan Top sesi ve Kale Saatinin Çan sesi Ankara kalesi ve Ankara kenti ile özdeşleşmiş Unsurlardı Maalesef ikisi de Yok oldu.
Gönül ister ki Ankara Büyük Şehir Belediyesi ve kale Derneği Bu Saat kulesine sahip çıkıp yeniden eski İşlevine Kavuşturmalıdırlar.
Yeri Gelmişken Rahmeti Altan Bilgivarın Bana Naklettiğine göre saat kulesinin yanında Muvakkit Hane odasından Bahsetmişti bu odada bazı belgelerin ciltli kitapların ve Gök bilgisi Hakkında alet edavatların Bulunduğunu bu odayı yıllarca kilitli tuttuklarını anlatmıştı. Sonraları bu odanın kapı kilidi kırılarak boşaltıldığını öğrendim Tarihi Mirasımızın ne kadar sahipsiz olmasına çok üzüldüm.
Muvakkitlerin Bir adı da Delillerdir Ankara'da bu adla Deliller Tepesi sonraları Deliler tepesi olarak söylene gelmiştir DELİLLER = MUVAKKİT Muvakkit, zaman ayarı yapan ya da vakti tayin eden kişi anlamına gelen bir kelimedir. Bu işin muvakkitler tarafından yapıldığı yerlere ise müvakkithane denirdi. Buralarda takvimler ayarlanır, ramazan imsakiyeleri hazırlanır ve namaz vakitleri ayarlanırdı.
Ankara’da Muhtelif Tepelerden Muvakkitler = Delliler Ramazan Hilalini gözlemler ve imsakiye düzenlerlerdi. Yeni yetişen gençlerin ve nesillerin Bu olaylardan haberdar olmadıklarını sanıyorum.
Ankara’ Beş Devlete Baş kentlik eden Bir Şehir olduğu unutulmamalı.
Fotoğraf açıklaması yok.
İstatistikleri ve reklamları gör


Tüm ifr kişi

13 Mayıs 2025 Salı

 ANKARANIN TARİHİ ÇEŞMELERİ.

İlk çağlardan beri sürekli önemli bir yerleşim merkezi olan Eski Ankara şehrinin değişik dönemlerdeki “nüfusunu” çeşitli belgeler ve özellikle günümüze kadar ulaşan kalıntılara göre tahmin edebilmek mümkündür. Şehrin nüfusuna göre, su ihtiyacı da her devrin imkânlarına göre karşılanmıştır. Ankara’da bilinen en eski su tesisleri Roma dönemine aittir. Ankara kalesi, kalenin etekleri ile Hacı Bayram civarı ve Ulus’ta Roma devrine ait kalıntılar mevcuttur. Dünyadaki en büyük Roma hamamlarından biri olarak kabul edilen Çankırı Kapıdaki hamam dâhil olmak üzere Ankara’ya o devirde Elmadağ’dan su getirilmiştir. Taş künklerle getirilen sular kaleye kadar çıkarılmıştır. Aslında, sonraki devirlerde de Ankara tarihi boyunca su hep Elmadağ’dan getirilmiştir.
Evliya Çelebi Ankara’nın su konusunda: “İçkalede sarnıçların varlığını, aşağı hisarın suyunun bol olduğunu, 170 adet çeşmesi olduğunu, 3000 adet su kuyusu olduğunu, 200 sebili bulunduğunu ve bu sebillerden Hacı Şa’ravi ve Hacı Mansur ismiyle bilinenlerin pek meşhur olduğunu” yazar.
Osmanlı devri çeşmeleri ve suyolları hakkında tarihi kaynaklardaki çeşitli bilgiler ve günümüze kadar gelebilen birçoğu yakın döneme ait çeşmelerden fikir edinmek mümkündür. Mevcut çeşmelerden sadece 19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl başlarında olanlarında “kitabe” vardır. 1897 Senesinde Ankara’da 84 çeşme olduğu bilinmektedir. 1429 tarihli vakfiyesine göre; bu günkü Bentderesi’nde, Abdülkadir İsfahani Mescidi ile beraber bir çeşme ve su bendi de yapılmıştır. 1440 tarihli vakfiyesine göre; Karacabey Külliyesi için Elmadağ’dan su getirilmiş ve şehirdeki pek çok başka çeşmeye de dağıtılmıştır. ( Karacabey Hamamı arkasına Çamaşır hane yapılmış halkın çamaşırlarını Hamamın sıcak suyu ile yıkaması sağlanmıştır. ) Bu çamaşır hane altındada Eski adı Hacı Murat Mahallesinde Paşa çeşmeside yapılmıştır bu günkü yeri Hamamönü İnönü ilk okulu arkasıdır.)
Abidinpaşanın Hacettepede Yaptırdığı ELMADAĞ. Çeşmesi. Aynalı Çeşme. Karamusalla Çeşmesi ünlü çeşmelerdendir.
17. yy. da Şeyhülislam Ankaravi Mehmet Emin Efendi (1618–1686) Elmadağ’dan su getirilerek 25 çeşmeye dağıtılmasını sağlamıştır.
18.04.1898 tarihli bir vakfiyeye göre; Ser Attarzade Mehmed Ali oğlu Ali Efendi Elmadağ’dan Ankara’ya su getirtmiştir. ( Attarzade Ali efendinin Torunu Rahmetli saim Dinçelli Ankara Kulübü Muhasip üyesidir. Yıllara Derneğe Hizmet Etmiştir. )
Prof. Dr. Semai Eyice Ankara Belediyesinin 1990 lı yıllarda çıkardığı “ Ankara Dergisi” nde yazdığı bir yazıda 1859 yılında Ankara’ya gelen Alman seyyahın o zaman yazdığı notlardan derlenen 550 sayfalık kitaptan yaptığı alıntıda; Mordtmann’ın tespitine göre Ankara’da su azdır. Her iki kalenin çevresinde ne çeşme ne de sarnıç bulunur. Aşağı şehrin batı tarafı halkı, Paşa Konağı’nın yakınındaki tek bir çeşmeden faydalanırlar. Doğu tarafı halkı da bir veya iki çeşmeden su alır. Hepsi budur ve şehrin 12 bin evinin ihtiyacı bununla karşılar. Şehrin önceki sakinleri ve başta gelenleri, suyolları yapmaya veya sarnıçlar açtırmaya özen göstermedikleri için, bugün artık bu eksikliği gidermek çok zorlaşmıştır. Evlerinde bol su olmayışı Ankaralılara büyük sıkıntı vermektedir. Bu yüzden her evin bir merkebi vardır. Güneş batışından bir saat kadar önce bir uşak veya evin çocuğu, bu merkeple su almaya çeşmeye gönderilir. Hayvanlar her bir tarafında iki veya üç su testisi konulur birer tekne taşırlar. Çamaşırlar ise Ankara Deresinde yıkandığından, bunun kıyısında bütün gün kadın kalabalığı görülür. Hamamların da suyu dereden alınır.
Ankara Çeşmeleri; Ankara’da genellikle Altındağ ilçe sınırları içerisine, eski camilerin duvarında veya yakınında aynı adı taşıyan birçok çeşme bulunur. Alâeddin, Yeşil Ahi, Şükriye, Eskicioğlu, Gecik Kadı vb. gibi mescit ve camilerin yanındadırlar.
Ulus Mecidiye Çeşmesi: Esasen Hacı Bayram Camii’ndeki İsmail Fazıl Paşa Türbesi’nin yanındaymış. Bilinemeyen bir sebep ile oradan taşınmış ve Valilik binasının karşısında bir binaya bitişik olarak yeniden yerleştirilmiştir. Kitabesi yoktur veya taşınma esnasında yok olmuştur. 19. yy sonlarında, 20. yy başlarında inşa edildiği sanılmaktadır. Ankara Taşı ile yapılmıştır. Diğer Ankara çeşmelerine nazaran daha büyüktür. Ortasında üçgen bir alınlık vardır. İki yanında yüksek başlıkları olan yivli birer sütun vardır. Üstünde ay/yıldız olan ayna taşı ile üstü kabartma yaprak motifleri ile süslüdür. Yalağı yuvarlak ve küçüktür. Yakın zamana kadar akmakta olan suyu belediye tarafından kesilmiştir.
Tarihte Ankara Çeşmeleri.
Abidin Paşa Çeşmesi
Adliye Çeşmesi
Ahi Elvan Çeşmesi
Ahi Tura Çeşmesi
Alaeddin Camii Çeşmesi
Altıaylık Çeşmesi
Arslanhane Çeşmesi (Ahi Şerafeddin Çeşmesi)
Aynalı Çeşme
Baraka Çeşmesi
Başmil Çeşmesi (Kömüş Kadı Çeşmesi)
Bentderesi Çeşmesi (Çift Çeşmesi)
Direkli Mescid Çeşmesi
Elmadağ Çeşmesi (Poyracı Çeşmesi) (Hacı Fatma Hn. Çeşmesi)
Emine Hatun Çeşmesi
Eskicioğlu Camii Çeşmesi (Kargalı Çeşmesi)
Fatma Şerife Hanım Çeşmesi
Gecik Kadın Çeşmesi
Göçmen Çeşmesi (Arnavut Çeşmesi)
Hacı Ahmed Çeşmesi
Hacı Doğan Çeşmesi
Hacı Fatma Hanım Çeşmesi (Boyacı Ali Mescidi)
Hacı Musa Camii Çeşmesi
Hamidiye Mescidi Çeşmesi
Hanifi Rum Çeşmesi
Hapishane Çeşmesi (Mustafa Efendi Çeşmesi)
Hatuniye Çeşmesi
Hatuniye Camii Çeşmesi
Kadıoğlu Çeşmesi (Sabuni Çeşmesi)
Kağnıpazarı Camii Çeşmesi (Ganiağa Çeşmesi)
Kalekapı Mescidi Çeşmesi (Ramazan Şemseddin Mescidi Çeşmesi)
Karacabey Çeşmesi
Karacabey Camii Çeşmesi
Karapürçek Çeşmesi
Kayabaşı Çeşmesi (Kayabaşı Mescidi Çeşmesi)
Konuklar Çeşmesi
Koyungözü Çeşmesi
Mecidiye Çeşmesi
Molla Büyük Çeşmesi (Sahire Hanım Çeşmesi)
Nadiye Hanım Çeşmesi
Necmiye Hanım Çeşmesi
Öksüzler Çeşmesi
Ramazan Şemseddin Mescidi Çeşmesi (Kale Kapısı Çeşmesi)
Sabuni Çeşmesi (Kadıoğlu Çeşmesi)
Saide Hanım Çeşmesi (Ahmed Faik Paşa Çeşmesi) (Yeşil Ahi Camii Çeşmesi)
Sahire Hanım Çeşmesi (Molla Büyük Çeşmesi)
Saraç Şinan Çeşmesi
Sarıkadı Camii Çeşmesi
Susam Sokağı Çeşmesi (Hallaç Mahmud Mescidi)
Şükriye Hanım Camii Çeşmesi
Taceddin Çeşmesi
Yahudi Çeşmesi (Kargılı Çeşmesi)
Yeşil Ahi Camii Çeşmesi
HALUK BALABAN.
Kaynak : Şeref erdoğdu Ankaram eserinden. Abidinpaşa Hayatı Ankara Valiliği Kaynakları .Evliya Çelebi seyyahatnamesi .Ankaralı Bilge Kişiler. vs.


26 Nisan 2025 Cumartesi

 

ANADOLU İSMİ. Ve GELİN KAYASI ÖYKÜSÜ.

Kızılcahamam Taşlıca Köyü ve Ayran  Taşı.

Anadolu isminin nereden geldiğini biliyor musunuz? O halde bu yazımızda sizlere hem Anadolu isminin hikayesini anlatalım hem de gezilecek bir noktadan bahsetmiş olalım.

Ankara'nın Kızılcahamam ilçesine bağlı Taşlıca Köyü'ndeki bir türbede başlar hikaye. Bu türbede Kırmızı Ebe adında bir evliya yatar. Anadolu Selçuklu devleti döneminde yaşamıştır Kırmızı Ebe. Sultan Alaaddin Keykubat Başköy Kalesi'ni fethe giderken Taşlıca Köyü'nde mola verir. O sırada Kırmızı Ebe oğlu Oruç Gazi'yle birlikte askerleri konuk edip ayran ikramında bulunur. Kırmızı Ebe bir taş oluktan döktüğü ayrandan tüm askerlerin içerek kaplarını doldurmasını söyler. Askerler kana kana içtikleri ayranı kaplarına koysalar bile oluktaki ayran bitmez. Sonrasında bir askerle Kırmızı Ebe arasında şu konuşma geçer:

-Doldurun Gazilerim,

-Doldur Ana.

-Doldurun yavrularım

-Ana, dolu.

Yaşan bu olay Sultanın kulağına gider. Bu durum karşısında şaşıran Alaaddin Keykubat, Kırmızı Ebe'yi huzuruna çağırdığı vakit, ebenin kerametinden çok etkilenir. Buradaki araziyi Kırmızı Ebe'ye tahsis eder. Anadolu kelimesinin doğuşuna vesile olan Kırmızı Ebe Türbesi'ni Kızılcahamam'da ziyaretlerinize mutlaka dahil etmenizi öneririz.

Gelin kayası:

Köyün güneyinde bir tepededir. Uzaktan bakınca gerçekten at üzerindeki bir gelin görünümündedir. Yanında gelinin sacayağı, odası, merdiveni ve vurulduğunda davul gibi ses çıkardığından, taş olan davulcunun davulu olduğu söylenen taşlar vardır. Düğünlerde davul çalmama adetinin, geçmiş ûlemanın eğlencede aşırıya kaçılmaması için koyduğu bir müeyyide veya Bizans devrinden kalma bir efsane olması muhtemeldir. Taşlıca köylüleri, bu “ davul çalmama” adetine asırlarca uymuşlardır. Geçmişte, civar köylerden bazılarının, buna inanmayıp davul çaldıkları, ancak felç olup yatağa düştükleri anlatılıyor.

Haluk Balaban.





21 Nisan 2025 Pazartesi

 


KIZILCA GÜN HEYKELİ. Ve SEYMEN BAŞLARI.

 

Ankara Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Daire Başkanlığı koordinasyonunda yaptırılan bu anıtın maliyeti ASO 2. Organize Sanayi Bölgesi tarafından karşılanmıştır…

27 Aralık Atatürk'ün Ankara'ya gelişi ile Milli Mücadele yıllarını anlatan anıt, Genelkurmay Kavşağı'na konuldu. Heykeltıraş Aslan Başpınar, tarafından yaklaşık 10 metre yüksekliğe ve 4,5 metre ene sahip cam elyaf takviyeli polyester malzemeden yapılan anıt, 17 figür ve 1 rölyeften oluşuyor.

Anıtın kademeli mimari formu 16 Türk Devletini, Ay Yıldız ise Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil ediyor. Anıtta Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere dönemin Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi, Ankara Vali Vekili Yahya Galip, Müderris Beynamlı Hoca Mustafa Efendi ve ilk kadın muhtar Satı Kadın yer alıyor. Ana figürlerin etrafında ise Ankara'nın yiğit Seymenleri,, gençler ve çocuklar ile Milli Mücadele'ye inanmış Ankaralılar bulunuyor. Bu anıtı Ankara’ya kazandıran --Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 101. Yıl dönümünün anısına Genelkurmay Kavşağı’na yapılan  Kızılca Gün Anıtı’nı Maliyetini  ASO 2. Organize Sanayi Bölgesi tarafından karşılanan ve yaklaşık 10 metre yüksekliğinde olan anıt, Ankara Büyük Şehir Belediyesinin Büyük Katkıları ile Tarihe Miras bırakılmış isede bence  Ata’mızı Karşılayan Seymen Büyüklerinin adlarını Kapsayan Bir plaketinde Bu Muhteşem Heykelin Bir Köşesinde adları Bütünleşmeli idi.

Atamızın  Yüzünü dahi Görmeden 26 mayıs 1919 ve 5 ekim 1919 da Ankara’da Seymenlerin ve Ankaralı  İleri gelenlerin Düzenlediği Mitingleri  İncelemek gerekli idi. Üç Bin atlı 700 yaya Seymenin  ve Ankara Bacılarının yüz bini geçkin Ankara Halkının galeyanına örnek  Başta Seymen Başı KASAP YAŞAR. YAĞCIOĞLU FEHMİ EFE. HÜSNÜOĞLU BAHRİ EFE. ÇELİK İBRAHİM EFE.GENÇ OSMAN EFE. GÜVENÇLİ İBRAHİM EFE. KIRIŞLARIN BEKİR EFE. YENİ ŞEHLI RIZA EFE. KASAP ALİ ALPINAR EFE . ( Kara kamçı lakaplı ) ARABACI HÜSEYİN EFE  nin İsimleri Bu Muhteşem Heykelin Altına yazılmalı idi. Atamız bu Seymenleri zaman zaman Çankaya Köşküne Çağırmış Sohbet etmiş onlarla birlikte gülmüş oynamıştır  Bu Seymenlerin Çocukları Torunları yaşamakta ve Dedelerinin isimlerini Bu Heykelin altında Görmek istemektedirler.

         Ankara Büyük Şehir yetkilileri Bu Değerli Seymen büyüklerinin İsmini yazmazsanız dahi Ben Yazmaya devam edeceğim.

HALUK BALABAN .

5 Nisan 2025 Cumartesi

 

ANKARA .ELMADAĞ’DA İDRİS DAĞ’DA KAR KUYULARI.

BEYPAZARI KOZALAN KAR KUYULARI.

KAR DOLABI.KORDOLABI…!

Tarihte Ankara da Kışlar uzun ve yağışlı geçer Yazlarda Fevkalade sıcak Geçerdi.

Yaza rastlayan Ramazan Aylarında Ankaralılar Elmadağ ve İdris Dağında Açılan Kar kuyularına biriktirilen Karlarla Yazı hoşça geçirirlerdi. Elmadağ ve idris dağında 100 e yakın kar kuyusunun varlığından bahsedilmektedir. Son zamanlara Kadar 22 adet Elmadağ da kar kuyusu kalmışsa da bu güne kadar Bakımsızlıktan yok olmuş kuyular göçmüş su ve toprak dolarak kaybolmuştur. Beypazarın da bulunan 2 kar kuyusu Kültürel miras olarak tescil edilmiş koruma altına alınmıştır.

Kar kuyuları 3 veya 4 metre derinlikte en az 2 metre çapında içi çorak yani kili toprakla sıvanmış kuyulardır kışın bu kuyulara temiz Kar depolanır sıkıştırılır karın üzerine teliz örtülür telizin üstüne kuru iri saman döşenir en üstüne tahta döşenir ve toprakla örtülür. Yazın buradan sıkıştırılmış karlar eşek ve katır sırtında ankaraya getirilir halka satılırdı. Zengin Ankaralıların Konaklarında KARDOLABI mevcuttu bu dolap evin alt katı olan Masara  adı verilen taş odadadır. Dolap şeklinde içi çinko kaplı çinko öncesi sıkıştırılmış saman kaplı tahta dolaplardır sadece bu karı muhafaza etmek için Kullanılır DTCF proflarından cebecide oturan rahmetli coğrafya bölüm başkanı REŞAT İZBIRAK hocamız Bu kara BUZKAR adını vermiştir.

Ramazanlarda Buzkar dan iftar sofralarında Ayran içine Bal şerbetine zerdeli Hoşafına konur buz gibi içilirdi Bazı hayır sever Ankaralılar Teravih namazı sonrası Cami önlerinde Buzkarlı Bal şerbeti. Vişne suyu dağıtırlarmış.

Rivayet odur ki kale Altında Oturan Ermeni aileleri. Buzkar dan Kaseler yapar Misafirlere bu kase ile şerbet ikram ederlermiş.

Bu kar kuyularının yerleri yeniden tespit edilerek Ankara’mıza Kültürel Miras örneği olarak Aktarılmalıdır Buz dolapları çıktıktan sonra unutulan bu Ankara Ritüeli Kayıtlara geçmelidir.

Gelelim KORDOLABINA eski tarihlerde Ebemiz Atamız Evlerde Konaklarda Bakır mangal Kullanırlardı Bu Mangalda da Meşe kömürü yakılır zehirli gazı yakıldıktan sonra Ev içine alınır odadan odaya gezdirilirdi Gece Olunca Bir adı da Gusulhane olan kor dolabına konur Kapağı örtülür sabah tekrar oda içine alınırdı Gusulhanelerin Mutlaka havalandırma bacası ve Akarı bulunurdu.

Mangal küllerinin döküldüğü Ankara da iki yer mevcuttu biri Samanpazarının bakırcılar çarşısı yanı Kaba küllük diğeri Bu gün Cermodern’in bulunduğu alan Zengini fakiri Külleri buraya döktürürdü.

Ankaralı gençlerde mahalle kavgalarını bilhassa bu küllük te yaparlardı o yüzden her horoz Kendi Küllüğünde öter sözü buradan gelmektedir. Kavga sonunda kül yaraya bereye en iyi gelen ilaçtır.

Haluk Balaban .