SİNSİN OYUNU, TARİHÇESİ, NE ANLAM TAŞIDIĞI ve DOST DOST
ATEŞİ HAKKINDA
Oyunun nasıl oynandığını anlatmadan önce, sin ve sinsin
kelimelerinin ne anlama geldiğini, Türkler'in Ana vatanı, ilk yurdu Orta Asya
da atalarımızın yaktığı bu ateşin neden yakıldığını, Sinsin'in oyun olarak ne
zamandan beri oynandığı ve tarihçesi hakkında yaptığım bazı araştırmaları
kaynaklarını belirterek, anlattıktan sonra oyunun nasıl oynandığına geçelim.
Sin:1-<<Ölü gömülen yer, gömüt, mezar, kabir, metfen,
makber
"Sana ibret gerek ise / Gel göresin bu sinleri" -
Yunus Emre.
2- Yaş .>> Ömür,hayat anlamında.
Sinsin:1- Geceleyin, ateş çevresinde, genç erkeklerin davul,
zurna eşliğinde oynadıkları bir halk oyunu.
2. Bu oyunun müziği.>> Kaynak: (Türk Dil Kurumu Resmi
İnternet Sitesi.)
Sin ve sinsin kelimelerinin ne anlama geldiğini öğrendikten
sonra,şimdi de sinsin oyununu oynamak için yakılan ateşin, ne için yakıldığını
öğrenmek için, geçmiş tarihimize doğru bir yolculuğa çıkalım.
<<Türk millî kültüründe Nevruz, aynı zamanda bir
‘yeniden doğuş’tur; ‘Ergenekon’dan Çıkış’tır. Ebulgazi Bahadır Han’ın ‘Türklerin
Şeceresi’ isimli önemli eserinde ayrıntılı bir şekilde anlattığı Ergenekon
Destanı, bu yeniden doğuşun destanıdır. Ergenekon’dan çıkışın tarihi de 21 Mart
gününe denk gelmektedir. Bu nedenle Türkler, 21 Mart tarihinde hem yeni yılın
gelişini, hem de yeniden doğuşu kutlamaktadırlar.
Ana hatları ile
Ergenekon Destanı şu şekildedir: Türk illerinde Gök-Türk oku ötmeyen, Gök-Türk
kolu yetmeyen bir yer yoktur. Bütün kavimler birleşerek Gök-Türklerden öç almak
için yürürler. Gök-Türk Kağanı İl-Kağan’ın çocukları çoktu. Savaşta hepsi
öldüler. İl-Kağan’ın o yıl evlendirdiği küçük oğlu Kıyan (Kayan) ile yeğeni
Negüş (Tukuz) kurtuldular. Bu ikisi eşleri ile birlikte sığındıkları yere
Ergenekon adını verdiler.(M.S 100 yılları). Zamanla çoğalarak bu sığındıkları
yere sığmaz oldular. Aradan dört yüz yıl geçti.Atalarının eski yurtlarını geri
almak için çeşitli yollar aramaya başladılar. Fakat, dört tarafı dağlarla
çevrilmiş olan Ergenekon’dan bir çıkış yolu bulmak zordu. Nihayet, demir madeni
ile kaplı olan dağların zayıf bir noktasını tespit ederler. Buraya büyük
ateşler yakarlar ve büyük körükler kurarlar. Demir dağları eritirler. Börteçine
isimli bir Bozkurt’un önderliğinde Ergenekon’dan çıkarlar. Yeni bir başlangıç,
yeniden bir doğuş demek olan bu tarihî gün 21 Mart’a tekabül etmektedir.
Türklüğün yeniden doğuşunun, bağımsızlık ülküsünün sembolü olan Ergenekon’dan
çıkış; ateşin yakılması, demirin eritilmesi ve Bozkurt’un yol göstermesi
motifleriyle günümüzdeki Nevruz kutlamalarının da temelini oluşturmuştur.
Nevruz ateşi Türkün bağımsızlık ateşini, örste demir dövülmesi Türkün
çelikleşmiş iradesini ve nihayet Bozkurt da Türkün uyanıklığını, çevikliğini ve
atikliğini temsil etmektedir. >>
Kaynak: (turkceci.wordpress.com.Türkçeci Günlüğü Türk’ün
‘Yenigün’ü: Ergenekon’dan Çıkış)
Bu bilgileri paylaştık ki sinsin ateşinin neden yandığını,
bunun sadece davul zurna eşliğinde oynanan bir oyun olmadığını, ama zamanla ne
için oynandığı, amacının ne olduğu unutularak, bir eğlence olarak görülmüştür.
Artık zamanımızda da kaybolan değerlerimiz arasına girmiş bulunmaktadır.
<<Sin demek mezar demek. Sin kelimesinin diğer bir
anlamıda, yaş, ömür, hayat demek. Yani doğmak ve yaşamak. İki tane sin birleşip
Sinsin olduğunda, mezardan dirilmek, yaşamak, yeniden doğmak anlamında.
Atalarımızın tuzağa düşürülüp neslinin bitme noktasına getirildiği savaşlarda,
sağ kalanTürk hakanı İl Kağan'ın oğlu Kıyan ve yeğeni Tukuz'un eşleri ile
birlikte sarp yollardan küçücük bir dar geçitten geçerek bir dağın içine
girdiler, oraya da Ergenekon adını verip çoğaldılar. Dört yüz yıl gibi bir
zaman geçince oraya sığmaz oldular. Ataları'nın dağa girdiği geçiti
kaybettiler. Bir demircinin işaretiyle demir madeniyle sarılı dağın ince bir
yerine ateş yakıp koyun postundan yetmiş körük yaparak, demir madenini eritip
gün yüzüne çıktılar.
Bu çıkış günü 21 Mart günüdür, bütün Türkler'in öz
bayramıdır. Ergenekon, Yeni gün, Nevruz gibi isimlerle kutlanmaktadır. 21 Mart
Nevruz ateşi bunun için yakılır, Örste demirin dövülmesi de bu gün içindir.
Atalarımız Ergenekon'dan gün yüzüne çıktıkları 21 mart günü'nü bayram olarak
kutlamışlar. Bu kutlamalar da yakılan ateş etrafında, düşmana meydan okuyarak
bu günü kutlamışlardır. O günden bu güne kadar da, bir gelenek olarak özellikle
düğünlerimiz de sinsin ateşi yakılarak, sinsin oyunu oynanmıştır. Zamanla da
kültürümüz ve geleneklerimiz değişimlere uğrayarak, sinsin'de aslından biraz
uzaklaşıp sadece eğlence olarak algılanmıştır.
Eğlence olarak oynanırken bile günden güne oyunun kurallarında ihlâller
oluşmuştur. Türklerin öz bayramı olan Nevruz ateşinden doğan bu ata geleneği
sinsin'i gençlere öğretip yaşatmamız gerekir.
Sinsin bir çok manâlar ifade eder. Sinsin: Türk'ün mezar'dan
dirilişi demektir. Sinsin: Ateş etrafında
dönerken düşmana meydan okumaktır. Sinsin: Gelen düşmana karşı kendini
kollamaktır. Sinsin: Mertliğin, yiğitliğin, dostluğun, sevginin, kardeşliğin,
ateş etrafında kenetlenmesidir. Sinsin: Türkün savaşa hazırlık oyunudur.
Sinsin: Ateş etrafında yiğitçe dönerken, dizin toprağa vurulmasıyla, toprağa
olan saygının ifadesidir. Toprakdan geldik, toprağa gideceğiz demektir. Eskiden
sinsin oynanmadan yapılan bir düğün, törensiz bir düğün olarak sayılırdı. Düğün
haricinde milli günlerde, asker uğurlamalarında da oynanabilir.>>
Ankara Kültürü
Araştırmacısı, HALUK BALABAN.