26 Aralık 2024 Perşembe

 Ankara.Ayaş Beypazarı Ninnileri.

ANKARA DA NENNİ.
Aşağı hayat, yukarı hayat
Beşiğini ala boyat
Senin baban pek muhannet
Nenni yavrum nenni!...
Yük dibine yerin ettim
Senin ile sabah ettim
Ben Allah’ a ne ettim
Nenni yavrum nenni!…
Ürleye ürleye kolum şişti
Kolumdan kol bağım düştü
Senin zahmet bana yetti
Nenni yavrum nenni!…
Tarlalarda biter ahlat
Analar çeker zahmet
Ankara’da Karaca Ahmet
Oda sana etsin himmet
Nenni yavrum nenni, hu, hu, hu!…
Ninni desem beni yakar,
Beşiğinde güller kokar,
Senin kahrın annen çeker,
Ninni yavrum, ninni!
**********************
Seve seve götürdüğüm,
Severekten yatırdığım,
Eksiğini yetirdiğim,
Uyusun da büyüsün, ninni!
**********************
Aşağı hayat yukarı hayat,
Beşiğini ala boyat, ninni,
enin baban çok Muhnnet,
Uyusun benim kızım, ninni!
**********************
Elekçi gelse kalbur alsam,
Öğrünü öğrünü höllük elesem,
Sırmalı kundağa çocuk belesem,
Ninni yavrum ninni!
AYAŞ YÖRESİ NİNNİ.
Ninni diyeyim beşiğine,
Devlet konsun eşiğine,
Şeker, şerbet kaşığına,
Ninni, ninni, ninni!
**********************
Horoz öter uzun uzun,
Dün geceden uykusuzum,
Uyusana a iki gözüm,
Ninni yavrum, ninni!
**********************
Hey kargalar, kargalar,
Ceviz dalını ırgalar,
Haydi karga git işine,
Düşme oğlumun peşine, ninni!
**********************
Ninni desem gözün süzer,
Deste kirpiğin inci dizer,
Senin baban gurbet gezer,
Ninni, ninni, ninni!
BEYPAZARI YÖRESİ NİNNİ.
Dan kuşu dan kuşu,
Ben çıkamam yokuşu,
Yokuş beni yoruyor,
Benim oğlum uyuyor… Ninni!
**********************
Ninni derim ninnisine,
Aşıp gider emmisine,
Selam söyle dayısına,
Ninni yavrum, ninni!
**********************
Ben sana ninni diyemem,
Baksam yüzüne kıyamam,
Ben sana hiç doyamam,
Uyusun yavrum, ninni!
**********************
Maydonoz ot değil mi?
Yaprağı dört değil mi?
Söyleyin a dostlar,
Ayrılık dert değil mi?
Nenni yavrum, nenni!
Ninniler için tıklayınız!
ANKARA YÖRESİ NİNNİLER.
Hu, hu, hu seni,
Duymasın moh moh seni,
Eğer moh moh duyarsa,
Hem seni yer hem beni, ninni!
**********************
Ninni, ninni, kapa gözlerini,
Uykuda melekler, getirir bebekler,
Kuzular, koyunlar ne güzel oyunlar,
Uyusun canım, ninni!
**********************
Ninni deyip belediğim,
Al bağırdak doladığım,
Seni Hak’tan dilediğim,
Uyusun da büyüsün, ninni!
**********************
Aşağı bağın omcası,
Yukarı bağın yoncası,
Şensin gönlümün eğlencesi,
Büyüsün içimin goncası, ninni!
Ceviz beşik içinde,
Ninni dedim uyuttum,
Üstünü şalla örttüm,
Uyu canım, ninni!
**********************
Dandini, dandini taşlasın,
Hak seni bağışlasın,
Kuyumcular biriksin,
Odanı nakışlasın, ninni.
********************
Dandini dandini tat burada,
Eğerlenmiş at bunda,
Kul, halayık çok bunda
Bir gecelik yat bunda, ninni.
**********************
İstanbul’dan gelir tatar,
Kamçısını göğe atar,
Oğlanlar yaramaz olur,
Kızım kucakta yatar, ninni!
Haluk Balaban Arşiv.

1 Aralık 2024 Pazar

 MİLLİ MÜCADELE YILLARINDA İLK MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI.

( NE BİLEYİM TEŞKİLATI )
SEYMENLERİN VE DİN ADAMI BAHŞILI SADULLAH SEYHAN ( CEYHAN ) HOCANIN KURDUĞU.
Milli mücadelede Yılları Başlangıcında Ankara İngiliz.Fransız ve Senegalli Askerlerin İşgali altındadır.
Şehirde Ayrılıkçı ( Katolik ) Ermeniler de Faaliyet Halindedir. Ankara sokağa gece çıkmak imkansız haldedir. Bu gün PKK nın yaptığı gibi Devletine Milletine bağlı Ermenilerin Çocukları Bu ermeni çetelerince zorla ellerinden alınıyor Çetelere katılmasına sağlanıyordu bu Gün Hisar Caddesindeki Muhteşem Ermeni Konaklarında Oturanlar Erkek çocuklarını Korumak için Konaklarda gizli bölmeler hatta Hela Taşları altında gizli Bölmelerde Çocuklarını saklıyorlardı.
Ermenilere Yapılan bu zulüm karanlık Çökünce Tüm Ankara Halkına da yapılıyordu. Ankara sahipsiz kimsesiz di Ankaralı gençler yaşlılar dövülüyor soyuluyor. Kadın ve kızlara çirkin saldırılar oluyordu Kocabey Medresesinde Müderris olan SADULLAH SEYHAN Hoca ayni zamanda boş Vaktinde Samanpazaında manifaturacılık yapıyor Yetmiyen maaşı ile geçimini sağlıyordu. Günlerden Bir gün Dükkanının önünde otururken Fransız askerinin Çarşaflı Müslüman Türk kadının Çarşafını açmaya çalıştığını gördü. Hiddetle Fransız Askerine şiddetli bir Tokat vurdu neye Uğradığını şaşıran Asker kaçtı Hiddetini yenemeyen Sadullah Hoca Bir deyneğin ucuna Bağladığı Mendil ile oturduğu sandalyenin üstüne çıkarak Ankara halkını İsyana olaylara tepkiye Çağırdı Gürültüye Seymen kahvesinden İlk Fırlayan Ankaralı NEGEZENİN AHMET EFE Lakaplı Seymen Geldi. Sadullah Seyhan Hocaya destek verdi. İkili orada Ankarada Bir teşkilat Kurmaya karar verdi. NEGEZENİN AHMET EFE Tüm Ankaralıların yakından tanıdığı Hali vakti yerinde babayiğit boylu poslu Bir seymendi Yerinde duramayan bir kişiliği vardı Bir günde Ankaranın Bağlarını bahçelerin. Sokaklarını gezer yerlisini Dışarlıklısını gayet iyi tanırdı Zaten lakabıda bu Yüzden http://xn--verilmiti-62b.ve/ İsmal Cavuş Bu Teşkilatın ilk 3 kurucusudur.
Ankara Valisi Muhittin Paşa Ankara’nın ileri gelen eşrafından 80 kişi üstünde Bir Ankaralıyı derdest etmiş Ankaralıları sindirmeyi çalışmakta Çeteci Ermenilerde bu olayı fırsat bilerek Ankarayı haraca Bağlamışlardı.
Kocabey Medresesi bir odasında Faaliyete Başlayan Bu gizli teşkilat iyi silah Kullanan Ağzı sıkı seymenlerden müteşekkil olarak İlk Milli istihbarat ve Mücadele teşkilatını Kurmuşlardır. Bu teşkilata da NE BİLEYİM TEŞKİLATI Adı verilmiş kendi yakınlarından Aile etrafından dahi saklanmış hiç kimseye bilgi verilmemiş. Başta Ayrılıkçı Ermeniler olmak üzere Şehrin Huzurunu Bozanlara şiddetli bir Mücadele Başlatılmış Kimi dövülmüş kimi yakalanarak Kocabey medresesi ile Hacettepe Poyracı Meydanındaki Kulderviş Medresesinin bir odasına gizlice hapsedilmiş sorguya çekilmiş Ankaranın Huzura kavuşması sağlanmış.Ankara Valisi Muhittin paşanın Kılıçlar beldesi Civarında Yakalanıp Sivasa Gönderilmesinden sonra Ankaralılar ve Seymenler Hacettepe sırtlarında Ankara defterdarı Yahya Galip ( KARGI ) Beyi Şehrin valisi olarak seçmiş ve ona HAKAN ADINI vermiş Şehri sahipsiz bırakmamışlardır .
YAHYA GALİP Bey İlk iş olarak HAYMANA kaymakamı tarihçi yazar Murat bardakçının dedesi. ALİ CEMAL BARDAKÇI’yı Ankaraya davet eder 7 saatte 5 adamı ile Ankaraya gelen 28 yaşındaki tığ gibi adamı Ankara polis müdürü olarak tayin eder.Ermeni Mahallesinde ve Yahudi Mahallesindeki Gayri Müslümlerde laterna sesleri ile yeri göğü inletmektedirler. Bu sırada Mustafa Kemal paşa sıvastadır.Ankaralı uyanmıştır. Yakalanan Ankara Valisi Muhittin paşa Mustafa Kemal paşaya Tuzak kurmak isterken Kendisi Tuzağa düşmüştür.Sivas Valisi Reşit paşanın aracılığı ile aczini anlatır Vali Paşa Anadolu Topraklarına bir daha ayak basmamak kaydı ile İstanbul’a postalanır.
NE BİLEYİM TEŞKİLATI ve Ali Cemal Bardakçı Ankarayı Çetelerden Temizler.
Ankara Müftüsü Börekçizade Rıfat Efendi, Osmanlı Mebusu ve müderris Hoca Atıf Efendi ile Osmanlı Mebusu ve müderris Beynamlı Hacı Mustafa Efendi önderliğinde Ankara Milli Alayı kurulmuş ve halkın isteği ile Müftü Rıfat Efendi alayın onursal komutanlığı ve sancaktarlığı görevini kabul etmiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında, Yunan orduları Haymana’ya kadar geldiğinde peş peşe üç Cuma namazı burada kılınmıştır. 29 Ekim 1919 günü de Müftü Rıfat Efendi’nin başkanlığında Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulur.
BAHŞILI SADULLAH SEYHAN HOCA.
“Bahçılı Hoca” lakab› ile bilinen Sadullah Efendi, 1881’de Ankara-Bala Kazas›’n›n Bahşılı Köyü’nde doğar. Bahşılı› Köyü’nden Hac› Ali Efendi’nin o¤lu olup, ilk ögrenimini köyünde tamamlad›ktan sonra Konya’ya gider. Konya’da çeşitli medreselerde öğrenim gördükten sonra 18 Nisan 1908’de icazetname al›r. 1909’da Ankara Kocabey Medresesi’ne vekaleten müderris olarak atan›r. 1910 y›l›nda da “Nakşibendi” demekle maruf “şehabiye” medresesine asaleten tayin edilir. Nakşibendi Şeyhi olarak bilinen Sadullah Efendi, Ankara’da ticaretle de u¤raşır. Ankara’da işgal kuvvetlerine karfl› ilk isyan bayrağını› kald›r›r. “Ankara Fetvas›”n› şehabiye Medresesi Müderrisi” olarak tasdik eder. Medreselerin kapat›lmas› üzerine Ankara Merkez Vaizliğine atan›r. 7 Temmuz 1947’de Çankaya Müftülüğüne atan›r. Çankaya Müftüsü iken, 1 şubat 1953’de vefat eder. Evli olan Sadullah Efendi, Soyadı Kanunuyla "CEYHAN" soyadını almıştır .
Makamları cennet olsun Ruhları şad.
HALUK BALABAN.
Tüm ifadeler:
Haluk Balaban
Beğen
Yorum Yap
Gönder

14 Eylül 2024 Cumartesi

 AHİLER.

Ahilik, kelime olarak, Arapça “kardeşim” anlamına gelen “Ahî” kelimesinden gelmektedir. Bunun yanında, Ahî kelimesinin Türkçe kökenli “Akı” kelimesinden geldiğini savunanlar da vardır. Akı kelimesi “eli açık, cömert, yiğit” gibi anlamlara gelmektedir.
Anadolu halkının ekonomik ve kültürel yaşamında önemli bir boyut oluşturan Ahilik; dürüstlüğün, sevginin, dostluğun, yardımlaşmanın, hoşgörünün, bilginin ve dayanışmanın sanat ile birleşimidir. Bu anlamda Ahiliğin, işçinin, çalışanın, üretenin, namuslu kazancın, namuslu ticaretin ve adaletli yönetimin simgesi olduğunu söyleyebiliriz.
Ahiliğin temel ilkelerini şöyle sıralayabiliriz
- Ahilik, halka dönük bir kurumdur. Kendi ticaret çıkarını diğer meslektaşlarından üstün tutmayan kişi mutluluğu halka hizmet edip yararlı olmakta arar.
- Belli bir süre, bir iş basamağında kalarak olgunlaştırılan yamak-çırak-kalfa-usta hiyerarşisi kurmayı ve bu basamaklarda baba-evlat ilişkisi gibi öğreticiye candan bağlanmak suretiyle sanatı, sağlam ahlaki ve mesleki temellere oturtmayı amaçlar.
- Esnaf ve sanatkârlıkta önemli bir sorun olan üretici-tüketici çıkar ilişkilerini, birbirleriyle sürtüşmeye düşmeyecek şekilde ayarlar.
- İşe saygı ve çalışkanlık, yardımlaşma ve haksızlığın cezalandırılması da Ahilik kurumunun temel ilkeleri arasındadır.
Ahilik geleneğine göre bir ahinin
- Alnı açık olmalı,
- Eli açık, cömert, yardımsever olmalı,
- Sofrası, kapısı açık olmalı, nesi varsa misafiriyle paylaşmalıdır,
- Dilini yalandan, gıybetten, iftiradan bağlamalı,
- Gözünü ayıp aramaktan, elini haramdan bağlamalı,
- Belini bağlamalı, kimsenin namusuna göz dikmemelidir.
Böyle güzel ilkelerle var olmuş olan Ahilik kurumumuz, Osmanlılar döneminde lonca, gedik kuruluşları olarak devam etmiş; Cumhuriyetimizin kuruluşuyla birlikte de esnaf teşkilatlarımız, yasal düzenlemelerle çalışmalarına devam etmiştir. Bugün peştamal kuşanma yerine diploma verilmekte, esnafın ve çalışan kesimlerin sosyal güvenlikleri Devletimizin sosyal güvenlik kurumları aracılığıyla sağlanmaktadır. Esnafın ve çalışanlarının hakları Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birlikleri ve Konfederasyonlarca korunmaktadır. Ahilerin kurduğu esnaf ve sanatkâr birliklerinin koyduğu ana ilkeler, daha sonraları bu alanda hazırlanan yasaların ve tüzüklerin temelini oluşturmuştur.
Günümüzde, esnaf ve sanatkârların oluşturduğu kurumlar; Ahiliğin insana değer veren, dayanışmayı özendiren ve adaleti amaçlayan temel ilkelerinden yararlanmakta, insanlığın ortak erdemleri olan sevgi, bilgi, dostluk, adalet ve dayanışma gibi değerlere önem vermektedir.
Ankara’mızda 10 yıl süren bir ahi Cumhuriyeti Vardır 1344 ve 1354 yılları arasın da Ertana beyliğinin sona ermesi üzerine Ahilerin ve Seymenlerin Birlikteliği ile Ahi Beyi ahi Babası seçilmiştir.
Ankara da Ahi adını taşıyan 22 mescit zaviye ve medresesi mevcuttur Ankara da En büyü Ahi Mezarlığı Ahi Şerafettin Cami üstünde Kesik Baş türbesi Altında Mevcut iken Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki Tarafından Dozerlerle sürülerek Mezarlar Kaldırıldı Oto park Yapıldı Bir Ankaralının Ankara da sözde her etkinliğe katılan dernekten tek ses çıkmadı. Tarihine sahip çıkmayan idareciler makam ve takke kapma peşine düştüler. Halende Ahilik Haftasına sahip çıkılmamakta sadece Ankara sevdalısı Sayın Derici zade Faruk Bey bu konuda canı malı ile tanıtım ve mücadele vermektedir.ve Değerli Prof Dr Mehmet Tuncer Hocamız Ankara Ahileri . Ankara Hanları üzerine çok ciddi ve değerli Araştırmalar Yapmış ve Yayınlarda Bulunmaktadır.
Ankarada AHİ adını taşıyan 22 civarında Cami mescit zaviye olduğunu Belirtmiştik Ahi Şerafettin ( Aslan hane Cami ) Ahi Elvan Ahi Yakup.Ahi mamak. Ahi Mesut.Ahi Tura. Yeşil Ahi. Genegi Ahi Arap. 500 Yıl Öncesindeki Tahriri defterlerinde 25 Ahi Vakfiyesi olduğu 11 Ahi mezarlığı olduğu Kayıtlarla sabittir Bu Konulardada sayın Dr Necati Yalçın Hocamızın da araştırma yazıları önemli yayın organlarında yayınlanmıştır Hamamönün de İnönü İlk oklu arkasındaki Mahalle Tarihte Ahi Murat Mahallesi Olarak bilinmektedir.
Ahi teşkilatının Tabi bir ferdi olan Seymenler Ahi esnaflarının da bel kemiğini teşkil etmektedirler Tarihi zaman içinde. Ahi loncalarının Başlarına Mutlaka Mesleğinde başarılı Çalışkan Genç Yiğit Seymenler Yiğitbaşı olarak seçilmiş. Ahilik teşkilatına büyük hizmetleri olmuştur.
Ahilerde mesleğinde Başarılı olanın Ustası Tarafında Şed Kuşanması ile Seymenlerin Şal Kuşanması Ve Baş bağlaması Törenleri Özdeşleşmiş bir Ritüeldir. Ahilerde Meslek Kurallarının İhlalinde Papucunun dama atılması ile Seymenin Ferfene ve Çümbüş Törelerinden atılması papucunun ( Yemenisinin ) ters çevrilmesi Ritüeli özdeşleşmiş bir ananedir. Her ikisin dede ağır cezalar gerektirir yeniden eski itibarlarının kazanılması hususu. Çok zordur.
80 e yakın Esnaf ce Ahi Teşkilatının en büyük sanatkar Loncalarını Seymenler teşkil etmişlerdir Ahi Teşkilatı içine alınmayan meslek kuruluşları da mevcuttur Bunlar Kasaplar. Tellallar tellaklar. dır.yinede bu meslek erbapları Ahi babalarca takip edilmişlerdir. Ahi Babadan sonara gelen Kişilere BADEHU adı verilir Manası Ondan sonra demektir ve hemen hemen seymenlerden seçilmişlerdir Ahi Seymenlerden Bir Kısmı da Ribat denen Ahi zaviyelerinin Korunmasında vazife Yapmışlardır.
Ahi teşkilatının Kurucusu Ahi Evran Debbağlıkla yani dericikle uğran bir kimsedir Ankarada da Tiftik ticarinden sonra en büyük Hizmet ve geçim Kaynağı Dericilik olmuştur.Orta Asyan gelen atalarımızdan kalan dericilik Ankaralıların bir yaşam kaynağı olmuştur Hatip çayı kenarında yüzlerce Tabakhane ve deri iş yerleri mevcuttur Cumhuriyetin ilk dönemine kadar Yaşayan Dericilikte zamanın Ve teknolojinin Baskısına dayanamamış Yok olmaya Başlamıştır.
Bu gün ayağındaki Yemeninin hangi deriden yapıldığını ve tarihteki Ayak numaralarının adlarını Bilmeyen Çakma seymen Başları seymen Kol başları mevcuttur. Seymenliği sadece oyun figürü olarak estetik oyun Tarzı ile oynamak zannedenlerin Alayının Ciddi bir eğitimden geçmeleri gerekmektedir fakat bu eğitimi ve bilgiyi verecek Seymen Büyükleri de kalmamıştır Tarihi araştırma yapanlarda yoktur.
Ahilikle Seymenlik Ayrılmaz bir Bütündür. Ahiliğin bütün olguları Ankara da mevcutken Ahi cumhuryeti Ankarada mevcutken Sadece Kırşehirde Kutlanması bence Ankaralılar adına Üzüntü kaynağıdır Ahi evranın Timur Askerlerince Kırşehirde Öldürülmesi ve Kabrinin Orada olması Ankara da Ahi Tarihini Yok sayanlara bu kısacık makale ibret olmalıdır.
yüzyıllarca daha eskilerine, her zaman yararlanması gereken, bağrımızdan örnekler:
* Eğrisi varsa bizden, doğrusu elbet sizin.
* İlim ve sanattan haberdar olmayanlar aç olur, herkese muhtaç olur.
* Gelen gelsin saadetle, giden gitsin selametle.
* Doğru olsan ok gibi elden atarlar seni, eğri olsan yay gibi tutarlar seni. Menzil alır doğru ok, elde kalır eğri yay.
HALUK BALABAN. Arşiv.
Fotoğraf açıklaması yok.

10 Eylül 2024 Salı

 ATAMIZI GENEL KURMAY BİNASININ OLDUĞU YERDE KARŞILAYAN SEYMEN BAŞI ÇELİK EFE.

ÇELİK İBRAHİM EFE ( İBRAHİM SOM ÇELİK )
Mustafa kemal paşa 27 aralık 1919 günü Ankara’ya gelişlerinde Dikmen sırtlarında 3000 atlı 700 yaya Seymen İle Karşılanmış Dikmen sırtlarında Seymenlerin Başında Hacettepeli KASAP YAŞAR EFE VE Bir Kısım Ankaralı zevat Karşılarken. Bu günkü Genel Kurmay Başkanlığı Önünde 27 aralık Anıtının Önün dede Bir Kısım Yaya Seymenlerce Karşılanmıştır.
Mustafa kemal paşa Bu günkü genel Kurmay önüne Yaklaşırken 1.90 Boyunda 20 yaşlarında Kaya gibi elinde palası Bir Seymen’in en önde arkasında bir gurup Seymen le Beklediğini görür . Paşanın Dikkatini çeken Bu genç seymen Dağ gibi yapısı çatık kaşları ile heykel gibi durmaktadır. Paşanın Otomobili yaklaşırken gür sesi ile Hoş geldin Paşam sesi ile Durur Göz göze gelirler Hoş Bulduk efem der Seymenler hep beraber tekbir getirir Hoş geldin Paşam diye seslenirler. Paşa İle Çelik İbrahim Efenin Karşılaşması İlk kez Burada olmuştur.
Yıllar sonra Genel kurmay Önündeki kahverengi somaki mermer Anıtın Açılışında Bulunan rahmetli Çelik efe Gözlerinden yaşlar gelerek bu anısını Anlatmış. Bu Anıtı yaptıran Ankara Belediye Başkanı sayın MURAT KARAYALÇIN ve ben hüzünle dinlemiştik.
ÇELİK İBRAHİM EFE. Ayni zamanda çok iyi bir futbolcu idi. İMALAT-I HARBİYE takımında santra haf olarakta oynamakta imiş. İmalatı harbiye Takımının sivilleştirilmesi sonrası Bir Gün Takımın sahasına gelir Takımı ziyaret etmek Takıma yeni bir Renk seçmek düşüncesindedir.
Çelik efe Ağır Bir Antreman sonrası oturmuş tahta bir sandık Üstünde sarı Ankara kavunu ve Kalecik karası Üzüm ile Bir somun ekmek yemektedir. Paşayı Gören Çelik Efe ayağa kalkar Buyur paşam der. Paşa Bir sandalyeye Oturur Ve İmalatı Harbiye Takımına yeni bir Renk Bulduk der. İmalatı harbiyenin Renkleri Kırmızı Beyaz dır İstanbul’dan Ankara’ya Gelen Ustaların ve Bu gün Tandoğan Meydanında MKE Bahçe kenarında Alt geçit virajı yanında ufak Baraklarda çalışan Ankaralı ustaların Kurduğu takımdır.Ankaranının da Gözde Futbol takımlarından olmuştur. Bu yaşanmış Olaydan Sonra Tarihi ANKARAGÜCÜ Futbol Takımının renkleri sarı Lacivert Olarak doğmuştur.
ÇELİK EFE’NİN Mustafa Kemal paşa ile İkinci Karşılaşması Bu Şekilde oluşsada Tarih Paşa İle Efeyi Tekrar Bir araya getirmiştir.
!930 Yılında Cumhuriyet Bayramı Kutlamalarında tarihiçi yazar ATATÜRK VE SEYMEN ALAYI Kitabı yazarı Rahmetli ENVER BEHNAN ŞAPOLYA. Ankaralı seymenlere ve Ankara Eşrafına Bir teklif Götürerek 27 aralık 1919 yılındaki Tarihi olayı Bir kere daha Canlandıralım der. Başta Yağcıoğlu Fehmi Efe. Çelik İbrahim Efe. Kavaf hakkı Efe. Hüsnüoğlu Bahri Efe.Seymen Başı Kasap yaşar efe ve diğer tanınmış seymenler. Hazırlığa Başlarlar. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlamalarında aynen 27 aralık karşılaması gibi SEYMEN ALAYI Düzülür.
Mustafa Kemal paşa Kılıç Alinin Balkonundan Bu Seymen alayını izler ve Seymenleri o akşama Köşke davet eder. Davette Seymenlere O güzel Muhteşem Günü Yeniden yaşattığınız İçin Şükran duygularını dile getirir. Paşa Bu Güzel olayı Kimin düşündüğünü sorsada cevap Alamaz. Çünkü Bu olayı düşünen hazırlanmasını yapan Enver Behnan Sapolyaya haber verilmemiştir.
Cumhuriyet Bayramı Kutlamalarında Ankara halkı ile beraber Ankaralı Atlı ve yay seymenler de Gösterilere Katılırlar. Mustafa Kemal Paşa Ankara Kulübünün Kurulmasına amil olan Öneriyi Seymenlere ve Ankara’nın İleri gelenlerine Bir Dernek Kurulması Fikrini önerir .
Ankara Kulübünün Kurulması 1932 yılında Resmen ANKARA KULÜBÜ olarak tescil edilir Çelik Efe de 32 ankara Kulübü Kurucularının Arasında yerini Alır SEYYAH KANDEMİR ‘in ANKARA REHBERİ adı altındaki Kitabında açıkladığı Ankara’da Kurulmuş 15 Kulüp Cemiyet arasında yerini Alır. İlerde Bu Kurucuları Tarihe Mal olan Olayları Yazmak Nasip olur İnşallah.
Mustafa Kemal paşanın Bu Olaydan sonra Sık sık Köşke Çağırdığı Onlarla beraber zeybek Oynadığı Ankara Müziğini , izlediği ve Çelik Efenin Zeybek Oynayışına Hayran Kaldığı anlatılmaktadır.
Mustafa Kemal paşa İle sık sık Yolu kesişen ÇELİK EFE. Soyadı kanunu Çıktığı zamanda Onun Önerisi İle İBRAHİM SOM ÇELİK soyadını aldığı Bilinmektedir.
Ankara Kulübüne Yıllarca Hizmet eden İBRAHİM SOM ÇELİK EFE. Yine Ankara Kulübünün Çınar seymenlerinden Efsane saz Üstadı MUSTAFA KOÇ efenin de dayısıdır.
ÇELİK EFE Ankaranın tanınmış ailelerindendir . yüzlerce yıllık Köklü Bir Ankaralı Ailenin Soyundandır. Ankarada 1901 yılında doğduğu bilinmekte isede esas doğum yılı 1900 yılıdır. Ve Yine ankarada 5 haziran 1987 Yılında Vefat etmiş. Cebeci Asri Mezarlığında 556 ada 299 parselde Metfundur. Mezarını ziyaret edecek Ankaralılar Cebeci Asri mezarlığına 6 .kapıdan girmelidir.
Rahmetli İBRAHİM SOM ÇELİK EFE Çankaya Kırkpınar Sokakta Oturmakta idi Ve Çok yakın Komşusu da Ankara Kulübü Başkanlarından ATIF BENDERLİOĞLU idi zaman zaman Her ikisini de Sık sık ziyaretlerimde Ankara .Seymenlik üzerine Görüş ve Bilgilerinden yararlandım. Bu Bilgileri de İlerde yazmak nasip olur İnşallah MEKANLARI CENNET RUHLARI ŞAD OLA.
HALUK BALABAN.
Ankara Tarihi ve kültürü araştırmacısı.
Fotografta Rahmetli Atıf Benderlioğlu ve çelik efe ( Sağda )
ÖZEL BİR ANI : Genel Kurmay Önüne Ankara Büyük Şehir Başkanı MURAT KARAYALÇIN Tarafından yaptırılan 27 aralık Anıtı açılışında Rahmet Çelik efe ile birlikte olmuş Anıtın Kurdelesini bizzat Kesmişti o gün anılarını Gazetecilere anlatırken Göz yaşlarını Tutamamıştı Unutamadığım bir anı olarak belleğimde kaldı.
Tarihe Mal olan bir sözüde unutulmamalıdır.
'' SEYMENİN ATI EŞKİN OLUR, SÖZÜDE KAMASI GİBİ KESKİN OLUR .

17 Temmuz 2024 Çarşamba

 KENT KÜLTÜRÜ VE ANKARALI OLMAK

Bunları Biliyormusunuz…?
Kent yada şehir sosyolojisi bilgisine hakim insanlar derler ki: halk yaşadığı şehri sevip, tanıyıp, sahiplenmelidir. Örneğin Ankara'da oturuyorsa ve kendine nerelisiniz diye sorulursa doğduğu, kütüğünün bulunduğu ya da büyüdüğü şehri değil yaşadığı şehri söylemelidir.
Ancak bu şekilde şehir sahiplenilmiş olur ve şehirde olup bitene karşı hassas, sorumlu olunur. Bugün şehirlerimizin sahipsiz kalmasının sebebi bizleriz galiba.
“Amerikan Pasajı” olarak da bilinen İzmir Caddesi’ndeki Lale Pasajı’nın 60’lı, 70’li yıllardaki müdavimleri arasında Zeki Müren, Bülent Ersoy, Müzeyyen Senar, Emel Sayın ve Ajda Pekkan’da varmış meğer.
Balgat semtinin ismi, tanrılar tanrısı anlamına gelen “Baal-Gat” tan gelmesi ve belki de burada bir zamanlar büyük bir tapınağın bulunuyor olması ihtimali varmış meğer...
Abidinpaşa semtine adını veren Abidin Paşa, Ankara’nın 18.yüzyıl valilerindenmiş. Ankara’ya suyu ilk getiren yönetici olarak biline Abidin Paşa, en havadar yeri tespit etmek için şehrin çeşitli yerlerine ciğerler astırmış ve onların durumlarına bakarak oturacağı yeri tespit etmiş. En son, bugün Abidinpaşa semtindeki tarihi köşkün yerinde duran ciğer çürüdüğü için burayı mesken tutmuş.
Ankara’da 180 bin civarında Çorumlu yaşıyormuş. Çorumluların kurduğu 180 civarındaki dernek bir federasyon halinde örgütlenmiş ve federasyonun Ulus’taki büyük binasında her ayın 19’unda saat 19’da, 19 plakalılar (yani Çorumlular) toplanıyorlarmış.
Ankara genel olarak güvenli, düşük riskli bir yer olduğu için, Ankaralı AKUTçuların özel bir misyonu da diğer bölgelerdeki AKUTçular için ilk yardım ekibi olarak alarmda bulunmakmış.
Ankara Kalesi’nin hemen yanıbaşındaki saat kulesi, Abdülhamit döneminde başlatılan ve merkezi yönetimin gücünü göstermek amacı taşıyan “Her şehre bir saat kulesi” akımının bir ürünüymüş.
Çin ve Japonya’da uzun ömür ve sonsuzluğun simgesi sayılan Gingko Biloba ağaçlarından biri, hem de 200 yıllık bir tanesi Ankara Garı’nda bulunmaktaymış.
Abdi İpekçi Parkı’ndaki “Eller”, Yüksel Caddesi’ndeki “İnsan hakları”, Gar Meydanı’ndaki “Miras”, Cinnah Caddesi başındaki “Su perileri”, Olgunlar Sokak’taki “Madenci”, Bakanlık’taki TESK binası önündeki “Atatürk ve Kuvva-i Milliyeciler” gibi Ankara’nın pek çok ünlü heykelinin altında aynı heykeltıraşın ismi varmış: Metin Yurdanur.
1914 nüfus sayımına göre Ankara’da 11.646 Ermeni yaşıyormuş. O yıllarda özellikle Kale ve çevresindeki mahalleler ile Etlik ve Keçiören’de oturan Ermeniler terzilik, kuyumculuk, nalbantlık ve ayakkabıcılıkta Ankara’nın önde gelenleriymiş.
Ulus’ta Posta Caddesi’nden Opera Meydanı’na kadar uzanan tarihi ve ucuz Çerkez Sokak’taki 300 civarındaki esnafın büyük bir çoğunluğu dükkanlarını Musevi kökenli vatandaşlarımızdan kiralamışlar.
Maltepe’den Ankara Garı’na uzanan yeraltı çarşısında satılan ürünler arasında en çok ilgi çekeni, askerlerin memleketteki sevdikleri için özel anonslarla doldurttukları “Bayandan Anonslu Kaset” lermiş meğer. Şarkılar arasındaki kişisel mesajları çoğu üniversite öğrencisi olan kızlar okuduğu için böyle anılmaktaymış bu tür kasetler.
Birbirlerini tanımayan, yalnızca internet üzerinden iletişimde bulunan insanların, şehrin merkezi yerlerinde buluşup hep birlikte gökyüzüne bakmak, yastık savaşı yapmak, ayakkabılarını çözüp bağlamak gibi garip şeyler yapıp dağılmalarına “flashmob” deniyormuş ve Ankara’da da böyle şeyler yapan bir grup varmış.
Ankara Garı’ndaki müze evi Mustafa Kemal 1920-22 yılları arasında konut ve karargah olarak kullanmış. Aynı evde kendisinden önce İngiliz işgal kuvvetlerinin komutanı Vitol kalmış. Mustafa Kemal’in Çankaya’ya taşınmasının ardından buranın üst katında Kılıç Ali ve ailesi, alt katında da İsmet İnönü ve ailesi oturmuşlar.
Petroseksüel diye, arabasına normalin üzerinde bir tutkuyla bağlı, onunla herkesin kolay kolay anlayamayacağı yoğunlukta bir ilişki kuran erkeklere deniyormuş ve Ankara’da da bunlarda bir hayli varmış. Hem de son derece organize bir biçimde...
“Computer” kelimesini Türkçe “Bilgisayar” olarak karşılayan kişi, bilgisayara bilgisayar diyen adam, Hacettepe Üniversitesi Bilgi İşlem Merkezi’nin ve Türkiye Bilişim Derneği’nin kurucusu, Prof. Aydın Köksal imiş. Édonanım”, “yazılım” gibi kelimeler de ona aitmiş.
Seymenler parkını kuran ve açan Ankaralı olmadığı halde öz Ankaralıdan daha çalışkan ATOM KARINCA lakaplı SÜLEYMAN ÖNDER Paşa olduğunu. İhtilalin Ankara Belediye başkanı olduğunu. Ankaraya sayısız hizmetlerinin olduğunu ve bilinmediğini.
ANKARALI DERNEKLER. 06 plakası gibi dernek günlerini niçin her ayın 6 sına rastlayan gününde birbirlerini görmek tanımak için bir bardak çay içme günü olarak düzenlemezler.
Ey Başkentliler kütüğünüz neresi olursa olsun lütfen bu şehri tanıyın ve sahip çıkın. Vekilinizi Belediye başkanlarınızı Başkentlilerden seçin
Selam ve saygılar. HALUK BALABAN 17 temmuz 2012.
Fotoğraf açıklaması yok.

Tüm ifadele