26 Ekim 2023 Perşembe

 ANKARANIN TARİHİ ÇEŞMELERİ.

İlk çağlardan beri sürekli önemli bir yerleşim merkezi olan Eski Ankara şehrinin değişik dönemlerdeki “nüfusunu” çeşitli belgeler ve özellikle günümüze kadar ulaşan kalıntılara göre tahmin edebilmek mümkündür. Şehrin nüfusuna göre, su ihtiyacı da her devrin imkânlarına göre karşılanmıştır. Ankara’da bilinen en eski su tesisleri Roma dönemine aittir. Ankara kalesi, kalenin etekleri ile Hacı Bayram civarı ve Ulus’ta Roma devrine ait kalıntılar mevcuttur. Dünyadaki en büyük Roma hamamlarından biri olarak kabul edilen Çankırı Kapıdaki hamam dâhil olmak üzere Ankara’ya o devirde Elmadağ’dan su getirilmiştir. Taş künklerle getirilen sular kaleye kadar çıkarılmıştır. Aslında, sonraki devirlerde de Ankara tarihi boyunca su hep Elmadağ’dan getirilmiştir.
Evliya Çelebi Ankara’nın su konusunda: “İçkalede sarnıçların varlığını, aşağı hisarın suyunun bol olduğunu, 170 adet çeşmesi olduğunu, 3000 adet su kuyusu olduğunu, 200 sebili bulunduğunu ve bu sebillerden Hacı Şa’ravi ve Hacı Mansur ismiyle bilinenlerin pek meşhur olduğunu” yazar.
Osmanlı devri çeşmeleri ve suyolları hakkında tarihi kaynaklardaki çeşitli bilgiler ve günümüze kadar gelebilen birçoğu yakın döneme ait çeşmelerden fikir edinmek mümkündür. Mevcut çeşmelerden sadece 19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl başlarında olanlarında “kitabe” vardır. 1897 Senesinde Ankara’da 84 çeşme olduğu bilinmektedir. 1429 tarihli vakfiyesine göre; bu günkü Bentderesi’nde, Abdülkadir İsfahani Mescidi ile beraber bir çeşme ve su bendi de yapılmıştır. 1440 tarihli vakfiyesine göre; Karacabey Külliyesi için Elmadağ’dan su getirilmiş ve şehirdeki pek çok başka çeşmeye de dağıtılmıştır. ( Karacabey Hamamı arkasına Çamaşır hane yapılmış halkın çamaşırlarını Hamamın sıcak suyu ile yıkaması sağlanmıştır. ) Bu çamaşır hane altındada Eski adı Hacı Murat Mahallesinde Paşa çeşmeside yapılmıştır bu günkü yeri Hamamönü İnönü ilk okulu arkasıdır.)
Abidinpaşanın Hacettepede Yaptırdığı ELMADAĞ. Çeşmesi. Aynalı Çeşme. Karamusalla Çeşmesi ünlü çeşmelerdendir.
17. yy. da Şeyhülislam Ankaravi Mehmet Emin Efendi (1618–1686) Elmadağ’dan su getirilerek 25 çeşmeye dağıtılmasını sağlamıştır.
18.04.1898 tarihli bir vakfiyeye göre; Ser Attarzade Mehmed Ali oğlu Ali Efendi Elmadağ’dan Ankara’ya su getirtmiştir. ( Attarzade Ali efendinin Torunu Rahmetli saim Dinçelli Ankara Kulübü Muhasip üyesidir. Yıllara Derneğe Hizmet Etmiştir. )
Prof. Dr. Semai Eyice Ankara Belediyesinin 1990 lı yıllarda çıkardığı “ Ankara Dergisi” nde yazdığı bir yazıda 1859 yılında Ankara’ya gelen Alman seyyahın o zaman yazdığı notlardan derlenen 550 sayfalık kitaptan yaptığı alıntıda; Mordtmann’ın tespitine göre Ankara’da su azdır. Her iki kalenin çevresinde ne çeşme ne de sarnıç bulunur. Aşağı şehrin batı tarafı halkı, Paşa Konağı’nın yakınındaki tek bir çeşmeden faydalanırlar. Doğu tarafı halkı da bir veya iki çeşmeden su alır. Hepsi budur ve şehrin 12 bin evinin ihtiyacı bununla karşılar. Şehrin önceki sakinleri ve başta gelenleri, suyolları yapmaya veya sarnıçlar açtırmaya özen göstermedikleri için, bugün artık bu eksikliği gidermek çok zorlaşmıştır. Evlerinde bol su olmayışı Ankaralılara büyük sıkıntı vermektedir. Bu yüzden her evin bir merkebi vardır. Güneş batışından bir saat kadar önce bir uşak veya evin çocuğu, bu merkeple su almaya çeşmeye gönderilir. Hayvanlar her bir tarafında iki veya üç su testisi konulur birer tekne taşırlar. Çamaşırlar ise Ankara Deresinde yıkandığından, bunun kıyısında bütün gün kadın kalabalığı görülür. Hamamların da suyu dereden alınır.
Ankara Çeşmeleri; Ankara’da genellikle Altındağ ilçe sınırları içerisine, eski camilerin duvarında veya yakınında aynı adı taşıyan birçok çeşme bulunur. Alâeddin, Yeşil Ahi, Şükriye, Eskicioğlu, Gecik Kadı vb. gibi mescit ve camilerin yanındadırlar.
Ulus Mecidiye Çeşmesi: Esasen Hacı Bayram Camii’ndeki İsmail Fazıl Paşa Türbesi’nin yanındaymış. Bilinemeyen bir sebep ile oradan taşınmış ve Valilik binasının karşısında bir binaya bitişik olarak yeniden yerleştirilmiştir. Kitabesi yoktur veya taşınma esnasında yok olmuştur. 19. yy sonlarında, 20. yy başlarında inşa edildiği sanılmaktadır. Ankara Taşı ile yapılmıştır. Diğer Ankara çeşmelerine nazaran daha büyüktür. Ortasında üçgen bir alınlık vardır. İki yanında yüksek başlıkları olan yivli birer sütun vardır. Üstünde ay/yıldız olan ayna taşı ile üstü kabartma yaprak motifleri ile süslüdür. Yalağı yuvarlak ve küçüktür. Yakın zamana kadar akmakta olan suyu belediye tarafından kesilmiştir.
Tarihte Ankara Çeşmeleri.
Abidin Paşa Çeşmesi
Adliye Çeşmesi
Ahi Elvan Çeşmesi
Ahi Tura Çeşmesi
Alaeddin Camii Çeşmesi
Altıaylık Çeşmesi
Arslanhane Çeşmesi (Ahi Şerafeddin Çeşmesi)
Aynalı Çeşme
Baraka Çeşmesi
Başmil Çeşmesi (Kömüş Kadı Çeşmesi)
Bentderesi Çeşmesi (Çift Çeşmesi)
Direkli Mescid Çeşmesi
Elmadağ Çeşmesi (Poyracı Çeşmesi) (Hacı Fatma Hn. Çeşmesi)
Emine Hatun Çeşmesi
Eskicioğlu Camii Çeşmesi (Kargalı Çeşmesi)
Fatma Şerife Hanım Çeşmesi
Gecik Kadın Çeşmesi
Göçmen Çeşmesi (Arnavut Çeşmesi)
Hacı Ahmed Çeşmesi
Hacı Doğan Çeşmesi
Hacı Fatma Hanım Çeşmesi (Boyacı Ali Mescidi)
Hacı Musa Camii Çeşmesi
Hamidiye Mescidi Çeşmesi
Hanifi Rum Çeşmesi
Hapishane Çeşmesi (Mustafa Efendi Çeşmesi)
Hatuniye Çeşmesi
Hatuniye Camii Çeşmesi
Kadıoğlu Çeşmesi (Sabuni Çeşmesi)
Kağnıpazarı Camii Çeşmesi (Ganiağa Çeşmesi)
Kalekapı Mescidi Çeşmesi (Ramazan Şemseddin Mescidi Çeşmesi)
Karacabey Çeşmesi
Karacabey Camii Çeşmesi
Karapürçek Çeşmesi
Kayabaşı Çeşmesi (Kayabaşı Mescidi Çeşmesi)
Konuklar Çeşmesi
Koyungözü Çeşmesi
Mecidiye Çeşmesi
Molla Büyük Çeşmesi (Sahire Hanım Çeşmesi)
Nadiye Hanım Çeşmesi
Necmiye Hanım Çeşmesi
Öksüzler Çeşmesi
Ramazan Şemseddin Mescidi Çeşmesi (Kale Kapısı Çeşmesi)
Sabuni Çeşmesi (Kadıoğlu Çeşmesi)
Saide Hanım Çeşmesi (Ahmed Faik Paşa Çeşmesi) (Yeşil Ahi Camii Çeşmesi)
Sahire Hanım Çeşmesi (Molla Büyük Çeşmesi)
Saraç Şinan Çeşmesi
Sarıkadı Camii Çeşmesi
Susam Sokağı Çeşmesi (Hallaç Mahmud Mescidi)
Şükriye Hanım Camii Çeşmesi
Taceddin Çeşmesi
Yahudi Çeşmesi (Kargılı Çeşmesi)
Yeşil Ahi Camii Çeşmesi
HALUK BALABAN.
Fotoğraf açıklaması yok.
Tüm

25 Ekim 2023 Çarşamba

 Halil Hâlid Bey ( Çerkeşi zade )

ANKARALI HACETTEPELİ KORMANLAR AİLESİNE MENSUP.
PAYITAHT DİZİSİNDE İZLEDİĞİMİZ.
Müellif, Londra Şehbender Vekili, Bombay Şehbenderi, İttihat ve Terakki Ankara Mebusu Dar'ülfünun Müderrisi ( altı Lisan Bilen )
Doğum tarihi: 1869, Ankara
Ölüm tarihi ve yeri: 29 Mart 1931, İstanbul
SIRADIŞI BİR OSMANLI AYDINI; HALİL HALİD BEY. Halil Halid Bey, Türkiye'de pek tanınmayan bir isim olmasına rağmen, Kuzey Afrika ve İngiltere'de tanınan bir isimdir. Siyasi kimliğinin yanı sıra İslam dünyasında ilmi yönü ile de tanınır. İngiltere Cambrige Üniversitesi'nde ders veren ilk Osmanlı bilim adamıdır.
Babası Çerkeşşeyhizâde Ahmed Refî Efendi, annesi Refika Sıdıka Hanım’dır. Dedesi Osman Vehbi Efendi, II. Mahmud devrinin İstanbul ruûsu pâyeli önde gelen ulemâsındandır. Osman Vehbi’nin babası Çerkeşî Mustafa Efendi, Halvetiyye’den Şâbâniyye’ye bağlı Çerkeşiyye kolunu kuran bir şeyh idi.
Nisan 1912’de İttihat ve Terakkî Fırkası Ankara mebusu olarak Meclis-i Meb‘ûsan’a giren Halil Hâlid Encümen-i Maârif reisliği yaptı ve Tedrîsât-ı İbtidâiyye Kanunu’nun çıkarılmasında önemli rol oynadı. Meclisin 4 Ağustos 1912’de feshi üzerine siyasî hayattan ayrıldı. Bombay başşehbenderliği görevini kabul ederek Haziran 1913’te Hindistan’a gitti. Burada, İngiltere’de iken Hindistan müslümanları ile temaslarda bulunmuş olmasının da avantajıyla verimli çalışmalar yaptı
Halil Hâlid millî ve mânevî değerlerine bağlı, geniş kültüre ve tarih bilgisine sahip bir Osmanlı aydınıdır. Arapça, Fransızca ve İngilizce’yi iyi derecede bilmesinin yanı sıra Almanca, Farsça ve Urduca’ya da vâkıftı.
Eserleri. 1. The Diary of a Turk (London 1903). Halil Hâlid, gençlik dönemiyle ilgili hâtıralarını anlattığı bu kitabını E. J. Gibb’e ithaf etmiştir. Eserde, çeşitli Osmanlı âdet ve geleneklerinin yanında devrin siyasî havası ve II. Abdülhamid yönetiminin kısıtlamalarıyla ilgili anekdotlar da yer almaktadır. Hindistan Maliye Bakanlığı görevlisi Muhammed Hasan Han tarafından Türkônkî Muʿâşeret adıyla Urduca’ya tercüme edilen eserin (Agra 1905) baş tarafına mütercim kadınların hürriyeti, eğitimi ve örtünmesi konusunda 144 sayfalık bir giriş yazmış, ayrıca II. Abdülhamid aleyhindeki ifadeleri çıkarmış ve yer yer açıklamalarda bulunmuştur. Kitap, Ek Türk kâ Râznâmçe adıyla Aḫbâr-ı Vaṭan editörü ve sahibi Muhammed İnşâullah tarafından yine Abdülhamid aleyhindeki bazı kısımlar çıkarılıp gerekli yerlere açıklamalar konulmak suretiyle ikinci defa tercüme edilmiştir (Lahor 1906).
2. A Study in English Turcophobia (London 1904).
3. Cezayir Hâtıratından (Kahire 1906).
4. The Crescent Versus the Cross (London 1907
5. Panislamische Gefahr (Berlin 1918).
6. Fusûl-i Mütenevvia I, İslâm ile Nasrâniyetin Münâsebât-ı Asliyyesi (İstanbul 1326).
7. Fusûl-i Mütenevvia II, Türkler ile İngilizler’in İlk Teması (İstanbul 1326).
8. Fusûl-i Mütenevvia III, Rodos Fethinde Sultan Süleyman’ın Tedâbîr-i Siyâsiyyesi (İstanbul 1326).
9. Fusûl-i Mütenevvia IV, Şehzade Cem Vak‘asında Mes’ele-i Hamiyyet (İstanbul 1327).
10. el-ʿArab ve’t-Türk (Türk ve Arap, Kahire 1912; Arapça trc. Ömer Rıza [Doğrul]).
11. Bazı Berlin Makālâtı (Berlin 1918).
12. The British Labour and the Orient (Bern 1919).
13. Türk Hâkimiyeti ve İngiliz Cihangirliği (İstanbull
RUHU ŞAD OLSUN.
NOT: KORMANLAR AİLESİ HACETTEPE HACI İLYAS CAMİ KARŞISINDA ANKARANIN EN MUHTEM KONAĞINDA OTURMAKTA İDİ İHSAN DOĞRAMACI TARAFINDAN İLK YIKILAN MAHALLE VE KONAKLAR ARASINDA İDİ. KONAĞIN BAHA BİÇİLEMEYEN AHŞAP TAVANI RESİM HEYKEL MÜZESİ TAVANINI SÜSLEMEKTE İKİNCİ TAVANI İSE MÜZE MÜDÜRÜNÜN MAKAM ODASINI SÜSLEMEKTEDİR.
HALUK BALABAN.

Tüm ifadel

20 Ekim 2023 Cuma

 

ANKARA’NIN ve HACETTEPENİN

MANEVİ MİMARI TACEDDİN VELİ SULTAN’IN HAYATI.ÖYKÜSÜ,. ŞİİRİ.

Taceddin Dergahı ,İstiklâl Marşının Yazıldığı mekandır.Mehmet akif Ersoy ,milli Mücadeleye Katılmak için Ankaraya Geldiğinde ev bulmanın zor olduğundan dolayı Dolayı Dergahın Şeyhi Mustafa erar Tarafından Ebniye kasrı Olarak  bilinen Külliyenin selamlık bölümü ikamet etmesi için Mehmet akif’e Tahsis edilmiştir.

Adını O dergaha veren Şeyh Taceddin Sultan selçukçu Devletinin son zamanlarında yetişmiş Osmanlı Devletinin kuruluşunda manevi önderlerden olmuş Kayserili Şeyh Taceddin Veli Hazretlerinin soyundan gelen Mübarek bir zat idi  On yedinci Yüz yılda Bursa da Üftade ve Aziz Mahmut Hüdai Dergahlarında yetişerek  Ankara’ya gelen ve burada Celveti Tarikatı müridleri ile ilgilenen Taceddin Oğullarından Taceddinzade Şeyh Taceddin Mustafa sultan çok kerametleri ile meşhurdu. Hacettepeden Kapı komşumuz  Milli Kütüphane genel Müdürü  ( Tahir amcamızın Kızı ) değerli Büyüğümüz Müjgan Cumbur’un anlattıkları bilahare Altındağ Belediyesince Yayınlanan ‘’ Altındağ’ın Manevi Coğrafyası ‘’ kitabında anlattıkları üzere Devrin Padişahı ,Şeyh Taceddin’in Yanına getirilmesini emretmiş Dergaha gelen Askerler Şeyhle Beraber su ibriklerininde ibadet ettiğini ve Şeyhin arkasından Yürüdüklerini Görünce  Ürpererek Şeyhi Götürmekten Vaz geçtiklerini anlatmıştır.

Taceddin Sultan Cami,Türbe Dergah ve Hazireden oluşan Bir Külliyedir  Bina İlk defa Kanuni Sultan Süleyman  zamanında celvetiye Tarikatı için Tekke olarak inşaa edilmiştir.

Sultan Abdülmecit han zamanında onarılmış Bu günkü haline yakın olarak görünüşünü Kazanmıştır.

Xıx yüz yılda Hacı Bayram Veli Taceddin Sultan veli mahallelerinin Olduğu mahalle sakinleri vergiden Muaf tutulmuşlardır  Geçmişte Bu Mahallenin adı osman sonra Demirtaş bilahare de  Hacettepe Mahallesi olarak değiştirilmiş  Tarihte Bu değişikliklerden dolayı yedi ayrı cilt ve kütük defterinde Kayıtlı olan Ankaralı ve Hacettepelilerin gerçek soy ağacı bilgileri silinmiş ve yanlışlıklara uğramış  Çok Ankaralıda Bağını Bahçesini Kaybetmiştir.

Ankara Şeriye sicilinde yer alan 5 Ramazan 1283 / 16 mayıs 1823 Tarihli fermanda ‘’ Tekke Ahmet Mahallesinin ekser ahalisi Fukarây-ı Dervişhan dan olduğu için ,yeni İhdas edilen vergilerden  Taceddin Veli hazretlerinin Yüzü suyu Hürmetine muaf Tutuldukları belirtilmektedir.

Osmanlı Dönemi Kayıtlarına Göre Yoğun bir şekilde ziyaret edilen 17 türbe olduğu  Hacı Bayram Veli Türbesi Birinci sırada Taceddin Veli Türbesi ikinci sırada üçünce sırada Tekke ve zaviyelerin yıktırılması sonrasında yerine esenpark ve inci gazinosu yapılan Bu gün Altındağ Belediyesinin olduğu yerde  Es Seyid Hüseyin Bahâddin Nakşibendi Türbesi Bulunmakta idi.

TACİ DİVAN…..!

Şeyh Taceddin Sultanın ‘’ ilahıyat-ı Taceddinzade ‘’ isimli bir eseride Bulunuyor.’’ Taci Divan ‘’ olarak isimlendirilen eserde Duru Türkçe ile Tasavvuf Şiirleri yer almaktadır.

EY CÜMLEYE MA’BUD OLAN,

DERDİME DERMAN SENDEDİR,

ÂŞIKLARA MATLUB OLAN

DERDİME DERMAN SENDEDİR

AŞKTIR BEGİM ANA GİDEN,

AŞKTIR MURADA İNGÖREN,

OLMUŞ GÖNÜLLERDR

DERDİME DERMAN SENDEDİR

AŞIKTIR TENİME CÂN OLAN

MEST-İ ELEST İNSAN OLAN,

ÂŞIKLARA İMAN OLAN

DERDİME DERMAN SENDEDİR.

SENSİN KERİM SENSİN RAHİM

AŞIKLARA AŞKIN NAİM,

VASLIN CİNAN HİCRİN CAHİM

DERDİME DERMAN SENDEDİR.

TACEDDİNOĞLU ÇARESİ ÇOKTAN

BEZM-İ AVARESİ,

LÜTFİN SENİN ÇÜN ÇARESİ,

DERDİME DERMAN SENDEDİR.

GELDİK KAPINAYÂ ŞEKÛR,

İRHAM LENA YÂ RABBENA,

SENSİN KERİM SENSİN Gaffûr,

İRHAM LENA YÂ RABBENA.

BAŞIM KODUM BU MEYDÂNÂ,

MUNTAZIRIM BEN İHSÂNÂ,

GARİKİM  GERÇİ İSYANA,

İRHAM LENA YÂ RABBENA.

GÜNAHIM OLDU GÂYETSİZ,

SENİN LUTFUN NİHAYETSİZ,

İRHAM LENÂ YÂ RABBENA,

TACEDDİNOĞLU DİR KALDIM,

GÜNAHIM ANLADIM BİLDİM

YÜZÜM KARA SANA GELDİM ,

İRHAM LENÂ YÂ RABBENÂ.

HALUK BALABAN.

Kaynaklar. Müjgan Cumbur ( Hacettepeden Komşum ) milli Kütüphane Müdürü Rahmetli.

Doç Dr Fatma Ahsen Turan. Dr.  Nazif Öztürk.

Not : Rahmetli Babam Zeynel Balaban Uzun yıllara vefat edene kadar Taceddin sultan veli Cami Koruma ve Yaşatma derneği Başkanlığını Yaptı  Çok uzaklarda ikamet eden Cami imamları için İmam evi alınmasında katkıda bulunarak Cami karşısında Bir Tarihi Ankara evinin satın alınıp restore edilerek  derneğe bağışlanmasını sağlamıştır bu değerli Katkıları için Tüm Hacettepe ve Hamamönü sakinlerine Teşekkür etmeyi bir borç bilirim Ruhları şad Mekanları Cennet olsun.

17 Ekim 2023 Salı

 SARI ZEYBEK:

TÜRKÜSÜ VE ZEYBEĞİN YURT GENELİNDE ÇEŞİTLEMELERİ ve Araştırılması.
Isparta yöresi köylerine kadar güneyde yaygın olan bir oyunun çeşidinin adıdır.
Bitlis'te bile oynandığı biliniyor.
Sarı Zeybek, inip gelir inişten
Her yanları görünmüyor gümüşten
Habarım yok dün geceki cümmüşten (cümbüşten)
Sarı Zeybek inip gelir dereden
Heryanları görünmüyor bereden
Hekim napsın iyi olmaz yareden
Sarı Zeybek şu dağlara yaslanır
Yağmur yağar silâhları paslanır
Benim yârim küçücükten uslanır
Sarı Zeybek şu dağlara yaslanır
Yağmur yağar silâhları paslanır
Deli gönül bir gün olur uslanır
Yazık olsun, telli doru, şanına
Bir kere bak mor cepkenin kanına
Allah dedim yatağına dayandım
Yurdun için al kanlara boyandım
Dört yanıma düşman almış uyandım
Yazık olsun, telli doru, şanına
Bir kere bak mor cepkenin kanına
Sarı Zeybek bu dağlara büyüdü
Şu dağları kara duman bürüdü
Üç yüz atlı, beş yüz yaya yürüdü
Yazık olsun, telli doru, şanına
Bir kere bak mor cepkenin kanına
Eski Sarı Zeybek türküsünün ezgisi olduğunda hiç şüphe bulunmayan başka bir Sarı Zeybek Havası, bu ad ve ayrı oyunuyla doğu illerimize kadar yer yer yayılmıştır. Ege yörelerinde yerini tamamiyle yeni havaya kaptırmış görünen bu eski ezgi ve oyunun, Sivas'tan öteye Çorum, Erzurum, Bitlis ve hatt' Van köylerine kadar bilâkis tanınıp oynandığı oluyor.
Bir kadın veya başına yazma örtünerek kadın rolünü üzerine alan bir erkek, iskemleye oturup süzülür. Oyuncu efe, iki elinde birer kama olduğu halde oyuna kalkar. Saz başlayınca da 9 / 8 tartımındaki aksak ezgili ve kıvrakça oyununa girer. Bazı harekelerle, önce ortadaki kadına aşkını il'n eder, yerlere çöker (başı kadının ayaklarına eğilecek surette), etrafında dolaşır. Az sonra da gördüğü al'kasızlıktan canı sıkılmış halde, tehdide geçer. Elindeki kamalar ikide bir sevgilinin başı etrafında fırıldanmaya başlar. Kadın, buna da aldırış etmeyince, kamalar artık seyircileri bile ürpertecek bir hırçınlık ve sabırsızlıkla sevgilinin büsbütün yanı başında parıldarlar. İşte bunun üzerinedir ki, kadın nihayet amana (imana) gelmiş görünüp gülümser ve yerinden kalkarak yürür, erkeğin oyununa ayak uydurur.
KAYNAK: Kültür Bakanlığı yayınları.
Sarızeybek şu dağlara yaslanır
Yağmur yağar silahları ıslanır
Bir gün olur deli gönül uslanır
Yazık olsun telli doru şanına
Eğil bir bak mor cepkenin kanına
Şu dağlara kara duman bürüdü
Üç yüz atlı beş yüz yaya yürüdü
Sarızeybek şu cihanda bir idi
Yazık olsun telli doru şanına
Eğil bir bak mor cepkenin kanına
KAYNAK : Osman Pehilivan Rumeli. Derleyen : Oyhan Hasan Bıldırki
Ankara da Sarı Zeybek . 1919 ylında Mustafa Kemal Paşanın Ankaraya Teşerrifleri sırasında Kızılbaş Davulcular ve zurnacılar Ankaraya has Sarı zeybek çeşitlemesinden zeybeği çalmışlar nitekim Mustafa Kemal Paşanın Ankaraya gelişinin Canlandırılması ve Cumhuriyetin 10 yıl dönümünde Sarı Zeybek çeşitlemesi icra edilmiş Sovyet Rusya Devletinin Çektiği videolardada bu zeybek İcra edilmiş sergilenmiş Ankaralı Kadınlarımz ve Seymenler ayrı ayrı oynamışlardır Mustafa Kemal paşanın Çankaya köşküne davet ettiği seymenlerde Ankara tavrna yakın bu zeybeği çalmışlardr Rahmetli Rıfat Balabanın Genç osman efe ve Yağcıoğlu Fehmi efeden Dinlediğini söylediği eğede ve Rumelide çalınıp söylenen Sarı Zeybek Türküsünün Başka bir çeşitlemesini Ferfene arşivlerinde çalmıştır.
Görüleceği üzere Sürmeli Çeşitlemesi Gibi Sarı Zeybek ezgiside Tüm yurtta Çalınıp icra edilmesine rağmen Ankara da sadece sözsüz zeybek tarzında çalınıp icra edilmiştir.
SARI ZEYBEK Çeşitlemesi sözler ve Müzik Anonim olmakla beraber Ankara tavrına özel eski seymenlerce çalınıp icra edilmiştir.
KAYNAK : Rıfat Balaban ve Haluk Balaban.
Haluk Balaban Arşiv.
not : aşağıdaki videodaki Müzik aranağmeleri Ankara Motifleri içermektedir. sarı zeybek Rumeliden Egeye Ankaradan Bitlise ve Vana Kadar sergilene tüm yurdumuzun Zeybeğidir. hiç kimse Ankara da oynanamaz diyemez..Bunun en Güzel örneği MİSGET oyun Havamızdır.

16 Ekim 2023 Pazartesi

 MUSTAFA KEMAL PAŞA VE NUTUK.

15 ekim 1927.
19 suikasttan sonra yazma gerekçesi olduğunu açıklayan Mustafa Kemal paşa İzmir Suikastının önlenmesin den sonra yazma gerekçesi Tarihe miras bıraktığı Büyük Nutuk 95 yıl önce bu gün 15 ekim 1927 tarihinde Bir sonbahar Ankara’sında çatısı akan Bağ evinde yazılmaya başlandı .
Üç yaverinin Geceli gündüzlü Mustafa Kemal Paşanın sözlü olarak anlattıklarını yazarak tamamladı gece gündüz Tamamlanan Nutkun Kaleme alınmasında yaverlerden genç bir yüzbaşının yorgunluktan bitap düşüp bayıldığı da yazılmaktadır
Mustafa kemal Paşa uyumadan sigara üstüne sigara içerek dikte ettirdiği nutuk. Tamamlanmış Birinci TBMM de Yabancı Misyonun Kordiplomatiğin localarda olduğu TBMM vekilleri önünde 6 gün 36 saatte okumuştur.
Nutuk 878 sayfa 330 belge 197.240 sözcükten Oluşmuştur Basımı Almanya Yapılmış sadece iki dilde Basılamamıştır Birisi Arapça Diğeri Rusça Arapça basılamayış sebebi. (hurufat ) yazı tekniği Baskı Tekniğinin Yetersiz oluşu nedeni. Rusça Basılamaması sebebi de Almanların Kiril alfabesinin inceliklerini ve yine Baskı tekniğine yabancı olması nedenidir. ( bilaharede Moskavada Nutuk Rusça Basldı )
Mustafa Kemal Paşa Birinci Mecliste Nutuk’u ayakta okurken İngiliz Büyük elçisinin gözüne bakarak ve İngilizlerin Yurdumuzdaki Hainliklerini açıklarken Belgeleri de sunmuş Meclis katibi Ruşen eşref Günaydın Bu belgelerin Bir suretini de İngiliz Büyük Elçisinin Önünde sanki atarak sürmüştür.
Mustafa Kemal paşa Nutuk’un Başlangıcında 16 mayıs 1919 yılında Anadolu’ya çıkış olayını Başlangıç olarak anlatmış son olarak ta Gençliğe Hitabesi ile Sonlandırmıştır.
Mustafa Kemal paşanın Nutukta vurguladığı Çok önemli bir söz Tarihe geçmiştir.
‘’ Ben Tüm Dünyadaki İnsanlardan Birisiyim Kimseden Üstünlüğüm Yok Tek Farkım TÜRK OLMAKTIR ‘’
SÖZÜ Asil davranışının bir eseridir.
Sakarya Savaşı Öncesi Mustafa Kemal Paşaya Baş Komutanlık Payesi verilmeden önce En Yakın silah Arkadaşları Onu Kalabada bir Bağ evinde yemeğe davet etmiş ve yemek sırasında da Baş Komutanlığını Kutlarken Bize Bir söz vermeni istiyoruz Bu yemeğinde gayesi budur demişlerdi…..!
Mustafa kemal Cumhuriyeti İlan etmeyeceksin.Hilafeti Kaldırmayacaksın …..! Hem Mustafa Kemal İle Hem Mustafa Kemalsiz Olamayan silah arkadaşlarının dayatması karşısında Mustafa Kemalpaşa Sigara paketinin Arkasına ‘’ Bu Nezih Türk Milleti Ne Zaman Cumhuriyeti isterse Cumhuriyet İlan edilecek Hilafette kaldırılacaktır ‘’ diye yazıp silah Arkadaşlarının önüne atmıştır.
Nitekim Bu silah Arkadaşlarının Teklifleri ile Cumhuriyetimiz İlan edilmiş Hilafet makamı Kaldırılmıştır.
RUHUN ŞAD MEKANIN CENNET OLSUN ATATÜRKÜM.
pdf sini yayınladığım Nutuk'un üzerine Tıklayarak okumanız mümkün.

13 Ekim 2023 Cuma

 


NAFİZ KOTAN.

KURTULUŞ SAVAŞINDA ORDUYA 6 ADET UÇAL ALAN RESİM HEYKEL MÜZESİ DAHİL ANKARADA 120

BİNA İNŞAA EDEN İŞ ADAMI.

İstiklal Harbi’nde Orduya Uçak Bağışlayan İşadamı olarak da bilinen Erzurumlu Nafiz Kotan Bey, 1887 yılında Erzurum’da doğmuştur. Babasını küçük yaşta kaybetmiş olduğundan amcasının yanında büyümüştür. Eğitimini takiben ticaret ile uğraşmaya başlamıştır. Amcasının ölümünden sonra 1912 yılında İstanbul’a yerleşmiştir. Buranın Birinci Dünya Savaşı sonrasında işgal edilmesinden bir süre sonra Ankara’ya taşınmıştır. İstanbul ve Ankara’da ticaretle uğraşmıştır. Oldukça büyük bir servetin sahibidir. Kurtuluş Savaşı’nın başlaması ile İstanbul’da bulunduğu zamanda Anadolu’ya askeri malzeme göndermiştir. Bilahare ordunun en önemli eksiğinin uçak olduğunu gördüğünden şahsi servetiyle uçaklar alarak orduya hibe etmiştir. Yine Mustafa Kemal Paşa’ya Linkoln marka bir otomobil hediye etmiştir. Nafiz Bey’in, İstiklal Savaşı’ndan sonra da yeni Ankara’nın modern bir başkent olması için büyük gayretleri olmuştur. Keza Ankara dışında da bir çok yapının müteahhitliğini yapmıştır. Bir dönem Rusya ile ticaret yapmış, sonra İstanbul’a yerleşmiştir. En son yine Erzurum’a geri dönmüş ve burada ticaretle uğraşmıştır. Ülkeye büyük hizmetleri bulunan Nafiz Bey, 1946 yılında Şeker Hastalığından vefat etmiştir.

Kurtuluş savaşı öncesinde Türk Ordusu’na altı adet uçak alarak tarihin en büyük bağışlarından birini yapan,

Turgut Özakman’ın yazdığı şu çılgın Türkler adlı kitapta yer alınca, ölümünden 60 yıl sonra hatırlanmış. Erzurum ticaret ve sanayi odası da nafiz Kotan’ın adının yeni yapılan Erzurum Havalimanı’na verilmesi için çalışma başlatmış.

Vefatında yıllarca sonra Hatırlanan NAFİZ KOTAN Ruhun şad olsun.

 

 

HALUK BALABAN.

 

5 Ekim 2023 Perşembe

 


MİLLİ MÜCADELE YILLARINDA ANKARA’DA  İLK MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI.

( NE BİLEYİM TEŞKİLATI )

SEYMENLERİN VE DİN ADAMI BAHŞILI SADULLAH SEYHAN  ( CEYHAN ) HOCANIN KURDUĞU.

Milli mücadelede Yılları Başlangıcında Ankara İngiliz.Fransız ve Senegalli Askerlerin İşgali altındadır.

Şehirde Ayrılıkçı ( Katolik ) Ermeniler de Faaliyet Halindedir. Ankara sokağa gece çıkmak imkansız haldedir. Bu gün PKK nın yaptığı gibi Devletine Milletine bağlı Ermenilerin Çocukları Bu ermeni çetelerince  zorla ellerinden alınıyor Çetelere katılmasına sağlanıyordu bu Gün Hisar Caddesindeki Muhteşem Ermeni Konaklarında Oturanlar Erkek çocuklarını Korumak için Konaklarda gizli bölmeler hatta Hela Taşları altında gizli Bölmelerde Çocuklarını saklıyorlardı.

Ermenilere Yapılan bu zulüm karanlık Çökünce Tüm Ankara Halkına da yapılıyordu. Ankara sahipsiz kimsesiz di  Ankaralı gençler yaşlılar dövülüyor soyuluyor. Kadın ve kızlara çirkin saldırılar oluyordu Kocabey Medresesinde Müderris olan SADULLAH SEYHAN Hoca ayni zamanda boş Vaktinde Samanpazaında manifaturacılık yapıyor Yetmiyen maaşı ile geçimini sağlıyordu. Günlerden Bir gün Dükkanının önünde otururken Fransız askerinin Çarşaflı Müslüman Türk kadının Çarşafını açmaya çalıştığını gördü. Hiddetle Fransız Askerine şiddetli bir Tokat vurdu  neye Uğradığını şaşıran Asker kaçtı Hiddetini yenemeyen Sadullah Hoca Bir deyneğin ucuna Bağladığı Mendil ile oturduğu sandalyenin üstüne çıkarak Ankara halkını İsyana olaylara tepkiye Çağırdı Gürültüye Seymen kahvesinden İlk Fırlayan Ankaralı NEGEZENİN AHMET EFE  Lakaplı Seymen Geldi. Sadullah Seyhan Hocaya destek verdi. İkili orada Ankarada  Bir teşkilat Kurmaya karar verdi. NEGEZENİN AHMET EFE Tüm Ankaralıların yakından tanıdığı Hali vakti yerinde babayiğit boylu poslu Bir seymendi Yerinde duramayan bir kişiliği vardı Bir günde Ankaranın Bağlarını bahçelerin. Sokaklarını gezer yerlisini Dışarlıklısını gayet iyi tanırdı Zaten lakabıda bu Yüzden verilmişti.ve İsmal Cavuş Bu Teşkilatın ilk 3 kurucusudur.

Ankara Valisi Muhittin Paşa Ankara’nın ileri gelen eşrafından 80 kişi üstünde Bir Ankaralıyı derdest etmiş  Ankaralıları sindirmeyi çalışmakta Çeteci Ermenilerde bu olayı fırsat bilerek Ankarayı haraca Bağlamışlardı.

Kocabey Medresesi bir odasında  Faaliyete Başlayan Bu gizli teşkilat iyi silah Kullanan Ağzı sıkı seymenlerden müteşekkil olarak İlk Milli istihbarat ve Mücadele teşkilatını Kurmuşlardır. Bu teşkilata da NE BİLEYİM TEŞKİLATI Adı verilmiş kendi yakınlarından Aile etrafından dahi saklanmış hiç kimseye bilgi verilmemiş. Başta Ayrılıkçı Ermeniler olmak üzere Şehrin Huzurunu Bozanlara şiddetli bir Mücadele Başlatılmış Kimi dövülmüş kimi yakalanarak Kocabey medresesi ile Hacettepe Poyracı Meydanındaki Kulderviş Medresesinin bir odasına gizlice hapsedilmiş sorguya çekilmiş Ankaranın Huzura kavuşması sağlanmış.Ankara Valisi Muhittin paşanın Kılıçlar beldesi Civarında Yakalanıp Sivasa Gönderilmesinden sonra Ankaralılar ve Seymenler Hacettepe sırtlarında Ankara defterdarı Yahya  Galip  ( KARGI  ) Beyi Şehrin valisi olarak seçmiş  ve ona HAKAN ADINI vermiş Şehri sahipsiz bırakmamışlardır .

YAHYA GALİP Bey İlk iş olarak HAYMANA  kaymakamı tarihçi yazar Murat bardakçının dedesi. ALİ CEMAL BARDAKÇI’yı Ankaraya davet eder 7 saatte 5 adamı ile Ankaraya gelen 28 yaşındaki tığ gibi adamı Ankara polis müdürü olarak tayin eder.Ermeni Mahallesinde ve Yahudi Mahallesindeki Gayri Müslümlerde laterna sesleri ile yeri göğü  inletmektedirler. Bu sırada Mustafa Kemal paşa sıvastadır.Ankaralı uyanmıştır. Yakalanan Ankara Valisi Muhittin paşa Mustafa Kemal paşaya Tuzak kurmak isterken Kendisi Tuzağa düşmüştür.Sivas Valisi Reşit paşanın aracılığı ile aczini anlatır  Vali Paşa Anadolu Topraklarına bir daha ayak basmamak kaydı ile İstanbul’a postalanır.

NE BİLEYİM TEŞKİLATI ve Ali Cemal Bardakçı Ankarayı  Çetelerden Temizler.

Ankara Müftüsü Börekçizade Rıfat Efendi, Osmanlı Mebusu ve müderris Hoca Atıf Efendi ile Osmanlı Mebusu ve müderris Beynamlı Hacı Mustafa Efendi önderliğinde Ankara Milli Alayı kurulmuş ve halkın isteği ile Müftü Rıfat Efendi alayın onursal komutanlığı ve sancaktarlığı görevini kabul etmiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında, Yunan orduları Haymana’ya kadar geldiğinde peş peşe üç Cuma namazı burada kılınmıştır. 29 Ekim 1919 günü de Müftü Rıfat Efendi’nin başkanlığında Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulur.

BAHŞILI  SADULLAH SEYHAN HOCA.

“Bahçılı  Hoca” lakab› ile bilinen Sadullah Efendi, 1881’de Ankara-Bala Kazas›’n›n Bahşılı Köyü’nde doğar. Bahşılı› Köyü’nden Hac› Ali Efendi’nin o¤lu olup, ilk ögrenimini köyünde tamamlad›ktan sonra Konya’ya gider. Konya’da çeşitli medreselerde öğrenim gördükten sonra 18 Nisan 1908’de icazetname al›r. 1909’da Ankara Kocabey Medresesi’ne vekaleten müderris olarak atan›r. 1910 y›l›nda da “Nakşibendi” demekle maruf “şehabiye” medresesine asaleten tayin edilir. Nakşibendi Şeyhi olarak bilinen Sadullah Efendi, Ankara’da ticaretle de u¤raşır. Ankara’da işgal kuvvetlerine karfl› ilk isyan bayrağını› kald›r›r. “Ankara Fetvas›”n› şehabiye Medresesi Müderrisi” olarak tasdik eder. Medreselerin kapat›lmas› üzerine Ankara Merkez Vaizliğine atan›r. 7 Temmuz 1947’de Çankaya Müftülüğüne atan›r. Çankaya Müftüsü iken, 1 şubat 1953’de vefat eder. Evli olan Sadullah Efendi, Soyadı Kanunuyla "CEYHAN" soyadını almıştır .

Makamları cennet olsun Ruhları şad.

HALUK BALABAN.

 





MUSTAFA KEMAL PAŞAYA  ANKARA FAHRİ HEMŞEHRİLİK BERATININ VERİLMESİ. ( 5 Ekim 1922 )

 

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN NUFUS KAYDI…

Belgede, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, Ankara nüfusuna kayıtlı olduğu, Hacıbayramıveli Mahallesi 161/1 numarada oturduğu görülüyor. Kayıtlarda, Atatürk için “Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi ve Başkumandanı”, “Devlet-i Aliyye’nin (Osmanlı Devleti) tabiiyetine haiz” ifadeleri yer alırken, doğum tarihi yıl olarak ‘Rumi 1296’ şeklinde belirtiliyor.18 ekim 1922 tarihi Nufus kaydı 4 ocak 1881 Salı günü doğduğunu kayıtta ifade ediyor.

Gazi Paşa’nın doğum tarihini belirleyen ilk belgeler askeri okullardaki öğrenci kayıtlarıydı. Bu kayıtlarda ay ve gün belirtilmeden doğum yeri ve tarihi ‘Selanik 1296’ olarak gösteriliyor. Mustafa Kemal’in bugün kadar bilinen ayrıntılı nüfus belgesi ise Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti vatandaşları için düzenlenen nüfus cüzdanı.

Ankara da merkez ilçenin iller kanunu ile kaldırılmasından sonra Atatürk’ün nüfus kaydı Çankaya olarak düzenlenmiştir.

Gaziantepliler Atatürk’ün nüfusu şehrimize kayıtlı deseler de 26 ocak 1933 yılında Gazinin Kenti ziyaretinde Fahri hemşerilik beratı verilmiştir.

18 Ekim 1922 tarihli ilk nüfus kaydında Atatürk için, “Balada isim ve şöhreti ve hal ve sınıfı muharrer olan Gazi Mustafa Kemal Hazretleri Devlet-i Aliyye’nin tabiiyetini haiz olup ol suretle ceride-i nüfusta nukayyet olduğunu müşir iş bu tezkere ita kılındı” ifadeleri yer alırken şu bilgiler veriliyor:

İsim ve Şöhreti: Gazi Mustafa Kemal Hazretleri

Pederi ismiyle Mahall-i İkameti: Tüccardan Ali Rıza

Validesi İsmiyle Mahall-i İkameti: Zübeyde Hanımefendi

Tarih ve Mahall-i Veladeti: Selanik sene 1296 Bin iki yüz doksanaltı

Dini: İslam

Sanat ve Sıfat ve Hizmet ve İntihap Salahiyeti: Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi ve Başkumandan

Müteehhil ve Zevcesi Müteaddit Olup olmadığı: Mücerret.

Atatürk’ün Ankara Hemşehriliğini Kabul Edişi

5 Ekim 1922’de “Beni Ankara’nın hamiyetli hemşehrileri arasına girmeye davet suretiyle tecelli eden iltifatınıza samimi ruhumdan arz-ı şükran eylerim…” diye başlayan tarihi mektubuyla Atatürk, Ankara halkı tarafından kendisine yapılan hemşerilik teklifini kabul etmişti. Ankara belediyesinin 10 nolu tebligatı.

Ankaralıların Ankara Belediyesi öncülüğünde hemşehrilik teklifini kabul eden Atatürk, daha sonra üst üste beş dönem Ankara milletvekili olur.

HALUK BALABAN Arşiv.