28 Temmuz 2023 Cuma

 Ankara Savaşı 28 Temmuz 1402.

İki tarafta tüm hazırlıklarını tamamlayıp 28 Temmuz sabahı, sabah namazından sonra savaş düzeni aldılar. Beyazıt, Niğbolu savaşında kullandığı Kurt Kapanı (Hilal) taktiğini uygulamak için ordunun en önünde yer aldı. Beyazıt, kendisine bağlı Azaplarla birlikte çalılık ve otluk bir düzlük üzerinden hücum ederek ilk taarruzu başlattı. Ancak bodur ağaçlar ve çalılıklar, ileri taarruz için hızı yavaşlatan bir etkendi. Öncü kuvvetlerin taarruza kalktığını gören Timur, ilk karşılığı okçularla verdi. Timur’un ordusundan gelen yoğun oklar, çalılıklar ve otluklar sebebiyle yavaşlayan Azaplar üzerinde etkili olunca Azaplar, ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldı. İlk hamlesi başarılı olmayan Beyazıt, Yeniçeriler ve Sipahilerden oluşan güçlerine taarruz emri verdi. Timur, ilerleyen yaya kuvvetlerine karşı savaşçı fillerini ve ormanlık alan içerisinde gizlenen süvarileri görevlendirince avantaj yine Timur’un güçlerinin eline geçti. Mirah Şah’ın birlikleri de Süleyman Çelebi komutasındaki birliklerin üzerine taarruz edince zor durumda kalan Süleyman Çelebi birliklerine Merkez güçte yer alan Yeniçeriler yardıma gitti. Sayıca az olan Osmanlı ordusu, Yeniçerilerin ordu merkezinden ayrılmasıyla ikiye bölündü ve Timur’un savaşçı filleri daha da ileri sürmesiyle sağdan, soldan ve ön cepheden hücum eden güçlere karşı yeterli direnişi gösteremedi. Üstelik Osmanlı ordusu, savaşçı fillerle ilk kez karşılaşıyorlardı. Fillere karşı nasıl bir taktik izleyeceğini bilmeyen Osmanlı ordusu, karşı koyulmaz fillerin taarruzları karşısında disiplin ve düzenini kaybetmeye başlamıştı.
Bunun üzerine Beyazıt, büyük bir hata yapıp kurt kapanı taktiğini tekrar uygulayarak Sipahilerle Filleri karşı karşıya getirdi. Savaşın en kanlı ve şiddetli anı o andı. Yeniçerilerin ok atışları ve Sipahilerin başarılı taarruzlarıyla Filler etkisiz hale getirilebilmişti ancak hem Sipahiler, hem Yeniçeriler çok ağır kayıplar verdiler. Fillerinin devre dışı kaldığını gören Timur, Şeyh Ömer Mirza komutasındaki birliklerini Yeniçerilerin üzerine gönderdi. Beyazıt, bu hamleye karşılık olarak Anadolu beyliklerinden toplanan Askerleri ve Kara Tatarları takviye etti. Ancak Kara Tatarlar, Timur ile savaş öncesinde anlaşmışlardı. Yeniçerilerin yanına gitmek yerine Rumeli ve Sırp askerlerinin arka cenahından ok atışlarıyla arkadan saldırdılar. Miran Şah ile Süleyman Çelebi birliklerinin arasında geçen çarpışmalarda takviye olarak gelen güçlerden Anadolu Beylikleri taarruz etmekteyken, Timur’un ordusuna bağlı Anadolu Beylikleri kendi bayraklarını açınca Beyazıt’a bağlı Anadolu beylikleri de Timur’un ordusundaki Anadolu Beyliklerinin safına geçerek Osmanlı ordusundaki dengeleri alt üst ettiler. Yeniçeriler ve Rumeli birlikleri, önce Kara Tatarlar, sonrasında Anadolu Beyliklerinin Timur’un safına geçmesiyle savaş alanındaki inisiyatiflerini kaybederek ağır kayıplar vermeye başladılar. Rumeli ve Sırp birlikleriyle Yeniçeriler dışındaki güçlerin kendilerine sırt çevirip Timur’un tarafına geçmesiyle Beyazıt tam anlamıyla sükûtu hayale uğradı. Osmanlı ordusunda, yalnızca Yeniçeriler ev Rumeli-Sırp birlikler Beyazıt’a sırt çevirmemiş ve savaşın sonuna kadar mücadele etmişlerdi.
Adım adım mücadeleyi kaybeden Osmanlı ordusu, mağlup olunan cephelerden çekilmeye başladılar. Timur, son emrini vererek Beyazıt’ın sağ ele geçirilmesini emredince sonuç almak için son taarruz başladı. Vezirler İsa Çelebi, Süleyman Çelebi, Mustafa Çelebi ve Mehmet Çelebi, kuşatmayı yararak kaçmayı başardılar. Şehzadelerin kaçtığını fark eden Sırp Birliklerinin komutanı ve Beyazıt’ın kayınbiraderi olan Stefan Lazareviç, Beyazıt’a çekilmesi için tavsiyede bulunsa da, Beyazıt mücadele etmeye devam etti. Çatalpete’de emrinde 300 kişilik askeriyle atının sırtında çarpışarak Timur tarafından yakalandı ve esir edildi ve Ankara Savaşı, Osmanlı Devleti için büyük bir hezimet olarak tarihe maloldu.MİRE dağında 4 atı oklarla vurularak savaştan alıkonan yıldırım Han son atını vuran Karar Tatara ÇUBUK ilçesindeki MAHMUT OĞLAN köyü Ödül olarak Bırakılmıştır. Bugün bu köyde 835 yıllık Ahşap direkli Bir cami Bulunmaktadır.Çubuk İlçesinden Kızılcahamam Hudutlarına kadar Yıldırım adı ile Başlayan 7 köyümüz Bulunmaktadır.
Haluk Balaban.
NOT : Yıldırım Han Çubuk ovasında yenildiği halde Ankara kalesi Dizdarı ( Kale Komutanı ) YAKUP BEY kaleyi üç gün Timur Han'a teslim etmedi .Çünkü Timur Tokat Kalesini almadan önce söz verdiği Halde Kale de bir tek canlı bırakmadan Kılıçtan geçirmiştir. Bunu Bilen Yakup bey Bu olayı Hatırlatarak Yıldırım Hana Kuran Üzerine yemin içmesi üzerine Ankara Kalesini teslim etmiş Kaledeki Askerler ile Kale Halkının canını Kurtarmıştır.
YAKUP BEY'İN Kabri saman pazarı Nakşibendi Dergahı Haziresinde iken ( Altındağ Belediyesi =eski Esen park ) Talat paşa Bulvarı açılırken Yolun altında kalmış Bilahare Buraları istimlak eden İhsan Doğramacı Tarafından da Bu Kabir yok edilmiştir.
RUHLARI ŞAD OLSUN.
@herkes.

21 Temmuz 2023 Cuma

 MEHMET AKİF ERSOY’A PALTOSUNU VEREN HACETTEPELİ .

AHMET ŞEFİK KOLAYLI.
Bugün Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü adını almış ve Ahmet Şefik Kolaylı Caddesi No:23 adresinde yer alan Enstitünün kurucusu Ahmet Şefik Kolaylı, aslen Samsun Bafra’nın Kolaylı köyündendir Neyzen TEV fiğin Kardeşidir…!
1876’da Bodrum’da doğmuş ve 1907 yılında İstanbul Baytar Mekteb-i Ali’sinden mezun olmuş ve ünlü şair Neyzen Tevfik’in kardeşi olan Ahmet Şefik Kolaylı, Birinci Dünya Savaşı başladığında İstanbul’un düşmanlar tarafından işgal tehlikesi belirdiğinde sığır vebası serumunun hazırlanması için Baytar Müfettişi Mazlum Bey’in emriyle Eskişehir’de bir handa kurulan serum darülistihzarı’nı (Hazırlama evi) işletmek üzere, Mülkiye Baytar Mektebi içindeki bakteriyolojihanenin serum öküzleriyle aletlerinin bir kısmını da alarak Eskişehir’e gitmişti. Eskişehir’in Yunan kuvvetleri tarafından işgali üzerine de kurumu önce Kırşehir’e daha sonra da Etlik’e taşımış ve bu günkü müesseseyi, Etlik Bakteriyoloji Enstitüsü’nü kurmuştu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ile.
Şefik Kolaylı Milli mücadele Yılları Başlarında Ankara'ya gelmiş. Hacettepe HacıMusa Cami eski yol sokakta Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Börekçi Hocanın cami Bitişiğindeki konağının karşısındaki konakta komşusu olarak oturmuş ve Taceddin Dergahı İçinde Ebniye kasrının selamlık Bölümünde üç arkadaşı ile Birlikte İstiklal marşı Yazarı şair Mehmet akif ile dost olmuş Tarihlerde yazılanlara görede Paltosu olmayan sert kış aylarında Kendi Paltosunu Akife vermiştir. Şefik Kolaylı Rıfat börekçi Hoca ve Akifle çok sıkı dostluklar kurakken Kardeşi Neyzen Tevfik'te Atamızı Dikmen sırtlarında karşılayan Ankara'mızın efsane saz Üstadı ve Seymen'i Genç Osman efe ile ünsiyet kurmuş Çümbüş ve Ferfene Gecelerine Katılmıştır İki Filozof adamın zaman zaman sözlü atışmaları dillere desten olmuş Birbirlerine karşı övgü ve taşlamaları olmuştur anlatıldığına göre Neyzen Taş şiirini Rahmetli genç Osman efe ile sohbet ve muhabbet günlerinde söylediği anlatılır.
Şefik Kolaylı Enstitüyü kurduktan sonra Küçük Esat'ta muhteşem bir Bağ evi alarak oraya yerleşmiştir
Vefatına kadar da bu Bağ evinde yaşamını sürdürmüştür.
HALUK BALABAN.
Ruhu şad olsun.

14 Temmuz 2023 Cuma

 ANKARA…!

ANKARANIN BAŞKENT OLACAĞINI 100 yıl öncesi bilen ve Bunu Yazdığı DİVANINDA açıklayan.
MÜŞTAK BABABIN HAYATI Ve yazdığı Gizemli Şiir.
Müştâk Baba, 1759-1832 arasında yaşamış bir sûfî şairdir. Adı Muhammed Mustafa’ dır. Bitlis’ lidir. Soyu Abdülkadir Geylanî vasıtasıyla Hz.Ali’ye dayandırılır. Amcası Şems-i Bitlisî tarafından eğitilmiş, Hasan Şirvanî tarafından aydınlatılmış; Bağdat’ta Nâkibül-eşraf Hasan Efendi ve İstanbul’da Mesnevihan Hoca Neşet Efendi’den yararlanmıştır. Müştâk mahlasını Neşet Efendi takmıştır. Avrupa’dan Hindistan’a çok yer gezmiştir. Uzun yıllar İstanbul’da Eyüp Selâmi Efendi dergâhında kalmış ve II.Mahmud’un has nedimi olmuştur. Eğitime ve bilime çok değer verir. Arapça ve Farsça bilir. Döneminin seçkin kültürlü insanları arasındadır. Vahdet-i vücud anlayışıyla Hakk’ı insanda arar. Mevlânâ hayranıdır. Edebî yönü ve hitabeti güçlüdür. Aruzla yazdığı şiirlerinde sembolik dil kullanmayı sever. Musikî eğitimini Şirvani’den almıştır. İcralara udu ve sesiyle katılacak kadar musikiye aşinadır. Bu niteliği dolayısıyla, postnişin olduğu Kadirîye içinde, musikî ve semaya özel önem veren Müştâkiye şubesi kendi ekolü olarak kurulmuştur. Müştâk Baba, 1832 yılında Bitlis’i ziyarete giderken, konakladığı Muş’ta düşmanları tarafından 75 yaşındayken öldürülür. Şiirlerini kapsayan divanı, ölümünden sonra, 1847 yılında basılmıştır. Yayınlanmamış başka eserleri de vardır.
Müştâk Baba, Ankara’da Hacı Bayram Velî’nin türbesini ziyaret ettiği sırada gelen ilhamla, ileride Ankara’nın başkent olacağını keşfeder. Müştâk Baba bu keşfini, tasavvuf şiirinde istihraç, yani bir şeyin içinden başka bir şey çıkararak, geleceğe ait bir olayı üstü kapalı olarak bildirme yöntemi ile aruzun az kullanılan bir vezni ile şiire döker. Divan-i Müştâk Baba adıyla 1847’de yayınlanan divanının 29. sayfasında yer alan 73 numaralı, Ankara’nın başkent olacağını sembolik dille açıklayan beş beyitlik şiiri
mef û l ü / fâ i lâ tün / mef û lü / fâ i lâ tün
1 Me’vâ-yı nâzeninde kim elf olursa efser
Lâ-büdd olur o me’vâ İslambol ile hem-ser
2 Nun vel kalem başından alınsa nun-i Yunus
Aldıkta harf-i diger olur bu remz azhar
3 Miftah-ı Sûre-i Kaf serhaddi kaf ta kaf
Munzam olunmak ister ra-yı Resûl Peygamber
4 Hay huy ile ahir maksud oldu zahir
Beyt-i veliyy-ül-ekrem el-hâc iyd-i ekber
5 Ey pâdişah-ı fahham sultan Hacî Bayram
Ruhan ister ikrâm Müştâk abd-i çâker
BU DİVANIN ASLI TBMM. De ve istanbulda Süleymaniye Kütüphanesinde dir. bendeki Orijinal Divandan Kopyasını Tarihe ışık tutmak için yayınlıyorum
A.Haluk Balaban. Ankara.15 temmuz 2012. Selam ve saygılarımla.
Bu gizemli ŞİİR de 2028 Yılındada Ankaranın SERHAT Yani sınır şehri olacağı. Veya Büyük kaos çıkacağı Da Farsça Çok iyi bilen ve EBCET hesabını bilen kişilerce anlatılmaktadır. İnşallah bu olay Gerçekleşmez ama durumlar Onu gösteriyor.
Yurdumun geleceği Yoz ellerin elinde Heba Olmaz inşallah.
HALUK BALABAN. Arşiv.

10 Temmuz 2023 Pazartesi

 

ANGORA TAVŞANI ...!  ( Ankara’nın Beş Beyazın dan )

1925 Yılında Bir Alman Araştırmacı Ankara Tavşanını Araştırıyor Yününün Kırkılmasından Yapılan Kumaş özelliklerini Bu Kumaşın Faydalarını Özelliklerini ....!

2011 Yılında Bir Alman Müteşebbis Milyon ANGORA TAVŞANI üretip Tüyünü Elyaf Haline Getiriyor Almanya’da vergi Rekortmeni oluyor

ANGORA TAVŞAN Tüyünden Yapılan elyafı Yatalak Hastaların Yaşlı Hastaların Yataklarının üstüne ince bir Kat olarak Konduğunda Vücut Yaralarının Olmadığını statik elektrikten Ari Bir Çok hastalığa Başta Uykusuzluğa ve nice Faydalarını anlatıp zengin Oluyor Dünyaca Meşhur Angora Keçimizin Kılından yapılan İngiliz Kumaşlarının ve Tavşan tüyünün sırlarından Alman zengin Oluyor Yüzlerce yıllık Değerlerimiz Yok Oluyor Bizlerde Tarım Turizm bakanlığı Uzmanları da amiyane Pel Pel Bakıyoruz.

Elin Almanı Erolar üstüne Ero Katıyor .ne yazık ki.

Angora (Ankara Tavşanı) Genel Özellikleri

Anavatanları Türkiye'dir.

On iki farklı tüy rengine sahip cinsi ve pek çok alt türü bulunur. ...

Ortalama ağırlıkları 3,5 – 4 kilogram civarındadır.

Tüyleri uzun, kabarık ve çok yumuşaktır.

Kısa bir boyna, yuvarlak bir kafaya sahiplerdir.

Avustralya’dan Fransa’ya kadar pek çok ülkede yetiştirilen ve sayıları milyonlarla ifade edilen Ankara tavşanı, ana yurdundaki birkaç çiftlikte yetiştirilmektedir ve sayıları, ancak bin civarındadır. Tarihi belgelere göre Ankara tavşanı 1723 yılında Anadolu’dan tamamen yok olmuştur. Almanya’da yaşayan bir Türk vatandaşı tarafından yeniden ana yurduna getirilen Ankara tavşanı Kayseri ilindeki bir çiftlikte yeniden yetiştirilmeye başlanmıştır. Ankara’da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına ait bir Enstitüde de yetiştirilen Ankara tavşanını sayısı 500–1000 arasındadır. Tesadüfen bulunan bu ırkın ana yurdunda yaygınlaştırılması çalışmaları devam etmektedir. Çok değerli olan Ankara Tavşanı ana yurduna kolay uyum sağlamıştır. Ankara tavşanı bir doğumda 4 ile 14 arasında yavru doğurur. Yılda 40 cm uzunluğa ulaşan tüyleri henüz 2-3 aylıkken kırkılır. Her hayvan yılda ortalama olarak 1 kg yün verir. Tüyü hafiftir ve yüksek ısı tutar. Angora kazak üretimi için olduğu kadar elektromanyetik etkisi nedeniyle romatizma hastaları için üretilen giyeceklerde kullanılan Ankara tavşanının yünü altın değerinde olup, hafiftir ve yüksek ısı tutar. Ankara tavşanından elde edilen Angora yünü, koyunun yününe göre sekiz kat daha fazla ısı vermekte ve alerjiye yol açmamaktadır. Bu tavşanın yününden yapılan korse, dizlik, iç çamaşırı, fizik tedavi ve nevraljide kullanılan termal giysiler, dolaşım bozukluğu hastaları ve romatizma hastalarının çok ihtiyaç duyduğu sıcak giysileri sağlamaktadır.

Bilinen en eski evcil tavşanlardan biri olan bu hayvan, yumuşak tüyleri için üretilmektedir ve kılları de "Ankara yünü" olarak anılmaktadır. Türün kılları kırpma, tarama veya yolma yöntemleriyle toplanır ve bu kıllar, Dünya çapında bir üne kavuşmuştur.

Evliya Çelebin Ankara’mızı ziyareti sırasında 1647 yılında Tavşan yünün kırpma özelliğini anlatırken en makbul olanının zamanına uygun kırkma  olduğunu bu Tüyün hiçbir zaman Bozulmadığını Toplaşmadığını ilk günkü canlı özelliğini taşıdığını anlatırken bu işlem sırasında Tavşanların Tüylerinin kırkılmasının ustalık istediğini yaza girerken tüylerinin mutlak kesilmesi gerektiğini anlatmaktadır.

Tavşan Tüyleri Uzay giysilerinde ve bazı özel giysilerde de kullanılmaktadır. Ortalama günlük 170 gr yem tüketirler. Ankara tavşanı ilk olarak 2 aylıkken kırkılmaya başlanır, her 3 ayda bir kırkılarak devam eder.

Ankara’mızda da Çubukta Bir subayın Tavşan çiftliği kurduğunu Fakat Köylülerin Burayı önceleri Tavuk çiftliği sandıklarını sonraları Bu Çiftliği Tahrip ettiklerini Ve Çiftlik sahibinin de  Her şeyini Bırakarak bu köyden ayrıldığını  Değerli dost BİLAL AK. Yine Ankara Tavşanı Hakkındaki makalem altına Yorum olarak yazmıştı Bu değerli anıyı bir kere daha anmakta fayda buldum Keşke Tarım Bakanlığı Ankara Keçisi gibi ANKARA TAVŞANINA da sahip çıksa.

ANKARANIN Beş Beyazından olan Ankara tavşanının gerekli ilgiyi görmesi tüyünden yününden yapılan giysilerin Eskiden olduğu Gibi Ekonomimize çok büyük katkıda bulunacağı aşikardır.

 

 

HALUK BALABAN.