26 Mart 2022 Cumartesi

 DÜNYADA NE KADAR TÜRK VAR?

TÜRKİYE CUMHURİYETİ;
Nüfus: 83.000.000
Başkent: Ankara
AZERBAYCAN CUMHURİYETİ;
Nüfus: 12.000.000
Başkent: Bakü
KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ;
Nüfus: 17.400.000
Başkent:Astana
TÜRKMENİSTAN CUMHURİYETİ;
Nüfus: 6.000.000
Başkent:Aşkabat
ÖZBEKİSTAN CUMHURİYETİ;
Nüfus: 31.000.000
Başkent:Taşkent
KIRGIZİSTAN CUMHURIYETI:
Nüfus: 6.200.000
Başkent:Bişkek
KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ;
Nüfus: 300.000
Başkent:Lefkoşa
ÖZERK TÜRK CUMHURİYETLERİ:
ALTAY CUMHURİYETİ;
Nüfus: 300.000
Başkent:Gorno-altaysk
BAŞKURTİSTAN;
Nüfus: 5.300.000
Başkent:Ufa
KABARDEY-BALKARYA CUMHURİYETİ;
Nüfus: 1.200.000
Başkent: Nalçik
ÇUVAŞİSTAN CUMHURİYETİ;
Nüfus: 1.800.000
Başkent: şupaşkar
DAĞISTAN CUMHURİYETİ;
Nüfus: 3.500.000
Başkent:Mahaçkala
DOĞU TÜRKİSTAN;
Nüfus: 30.000.000
Başkent:Urumçi
GAGAVUZYA;
Nüfus: 200.000
Başkent:Komrat
HAKASYA;
Nüfus: 600.000
Başkent:Abakan
KARAÇAY- ÇERKES CUMHURİYETİ:
Nüfus: 700.000
Başkent:Çerkessk
KARAKALPAKİSTAN;
Nüfus: 1.400.000
Başkent:Nukus
NAHCİVAN;
Nüfus:500.000
Başkent:Nahcıvan
TATARİSTAN;
Nüfus: 4.500.000
Başkent:Kazan
TUVA CUMHURİYETİ;
Nüfus: 388.000
Başkent:Kısıl
YAKUTİSTAN;
Nüfus: 1.200.000
Başkent:Yakutsk
TÜRK AZINLIKLARI;
İRAN AZERİLERİ; İran’da varlığını sürdüren 30.000.000 Azeri Türkü bulunmaktadır.
KAŞKAYLAR; İran’da 2.500.000 kaşkay türkü yaşamaktadır.
NOGAYLAR: Rusya federasyonu, Türkiye, Romanya ve Türki cumhuriyetler’de toplam 400.000 civarında Nogay yaşamaktadır.
AHISKA TÜRKLERİ; Türkiye dışında, Rusya, Türki cumhuriyetler, Avrupa ve Abd’de yaklaşık 500.000 civarında Ahıska Türkü yaşamaktadır.
BALKAN TÜRKLERİ, Yunanistan, Bulgaristan ve eski Yugoslav devletlerinde yaşayan türkler. 1.000.000 civarındadır.
IRAK TÜRKMENLERİ; Irak’ta Musul-Kerkük başta olmak üzere çeşitli bölgelerde 3.500.000 civarında Türkmen yaşamaktadır.
KAÇARLAR; iran’ın bir dönemine damgasını vuran Türk boyudur. Günümüzde iran’da 25-30.000 Kaçar Türkü yaşamaktadır. Bizdeki Göçerler anlamındadır.
KARAY TÜRKLERİ (KARAİMLER), Dini inanış olarak museviliği seçen türk halkıdır. Başta Rusya ve İsrail olmak üzere dünyada 100.000 civarında Karay Türk’ü bulunmaktadır.
KIRIMÇAKLAR, bir başka yahudi türk boyudur. Karaimler ile akraba olup özellikle kırım’da yaşamaktadırlar. Günümüzde sayıları 10.000 civarındadır.
KAMUK TÜRKLERİ, Rusya-kafkasya-Dağıstan’da yaşayan kıpçak türkleridir. nüfusları 500.000 civarındadır.
SALARLAR, Çin’de varlığını sürdüren ve sayıları 200.000 civarında olan türk topluluğudur.
DOLGANLAR, Rusya’nın en kuzeyinde yaşayan ve Sibir Türkleri ile akraba olan sayıları 10.000’i bulan türk topluluğudur.
ŞORLAR, Sibirya’da yaşayan ve günümüzde nüfusları 20.000 civarında olan türk topluluğudur.
SURİYE TÜRKLERİ, Günümüzde sayıları 1.500.000’i bulan Oğuz Türkmenleridir.
YUGURLAR, Çin’de yaşayan ve sayılları 20.000 civarında olan türk topluluğudur.
TEREKEMELER, günümüzde ekseri Rusya’da yaşayan ve sayıları 1.000.000 civarında olan kıpçak topluluktur.
HALAÇLAR(KALAÇ), İran-Afganistan’da yaşayan ve sayıları 200.000’i bulan Türk topluluğudur.
ŞAHSEVENLER, İran’da Kum, Tahran, Kazvin ve Zevcan'da yaşayan sayıları 300.000’i bulan azeri halk.
NAYMANLAR, Moğolistan, Kazakistan, Türkiye ve Rusya’da yaşayan ve sayıları 3.000.000’u bulan topluluktur.
AVRUPA TÜRKLERİ, Almanya başta olmak üzre Avrupa’da yaşayan kandaşlarımızdır. nüfusları 9.000.000 civarındadır.
Bunların dışında populasyonları kayda değer olmasa da kendi gelenek ve göreneklerini sürdüren birçok türk topluluğu vardır. Genelde eski sovyet coğrafyasında yaşayan bu toplulukların birkısmının isimleri;
tofalar, yaka türkmenleri, afganistan türkmenleri, ilu türkleri, aynallu türkleri, aymaklar, hamseler, stravopol türkmenleri, teleütler, çulimler, barabalar, öngütler, kızıllar, hoşballar, biltirler, kamasinler, çulımlar, kızılderililer sayılabilir…
Bugün tüm dünyada yaşayan türk nüfusu 250.000.000’u bulmaktadır ki, bu da Çinliler, Hintliler, Endonezyalılar’dan sonra Türk Milleti’ni dünyanın en kalabalık 4. Nüfusu yapmaktadır.
HALUK BALABAN Arşiv.
2021 yılı itibariyle Nüfus kayıtlarıdır.
Bir 2 kişi görseli olabilir

21 Mart 2022 Pazartesi

 NEVRUZ...!

Türk kültüründe Nevruz doğuş, diriliş anlamına gelir. Aynı zamanda baharın başlangıcı sayılır ve bir takvim değişikliğini anlatır. Türk kültüründe Nevruzun bir adı da Ergenekon’dur. En eski Türk kaynaklarından itibaren böyle bir kültüre sahip olduğumuz anlaşılmaktadır. Türk tarihinin her döneminde Nevruz varlığını devam ettirmiştir. Cumhuriyetle birlikte yerleştirilmeye çalışılan ulus bilincine bağlı olarak özellikle Atatürk tarafından Nevruzun daha geniş katılımlı kutlanması teşvik edilmiştir.
Nevruz, Yenisey-Orhun çevresinden, Altaylara, oradan da Hun Türklerinin Avrupa'ya yürümesiyle Macaristan'a ve Balkanlar'a ulaşmış, 800'lü yıllardan itibaren Hazar'ın güneyinden Anadolu'ya ve Mezopotamya denilen bölgeye taşınarak daha geniş bir coğrafyaya yerleşmiştir.
Toprağın kış mevsiminde yattığı ölüm uykusundan kalkması, ilkyaz ile yeniden dirilişi, Türk destanları içinde karşılığını Ergenekon'da bulmuştur. Nevruz kutlamalarının bir diğer adı da "Ergenekon Bayramı"dır. Bu isim geçmişten günümüze kadar hâlen çeşitli Türk boyları arasında canlılığını korumakta, aynı zamanda milletin destanların gücüyle birbirlerine olan güven bağını güçlendirmektedir. Ergenekon da böyle bir gelenektir.
Nevruz ile ilgili tarihî bilgiler, Kutadgu Bilig, Divan ü Lûgat-it-Türk gibi Türk kültürünün ilk yazılı kaynaklarından başlayarak Nizâmü'l Mülk'te, Melikşah'da hatta Çin kaynaklarında mevcuttur.
Türklerde bahar bayramı (Nevruz), bilinebilen en eski zamandan beri Türklerin bayramıdır ve onlar vasıtasıyla bütün Asya'ya ve Avrupa'ya (Avrasya) yayılmıştır.
Nevruz kutlamaları Cumhuriyetin ilk yıllarında da resmî olarak devam etmiştir. Bu konuda Prof. Dr. Reşat Genç şu bilgileri veriyor:
“Geri planlarda bırakılmış ve unutulmaya yüz tutmuş olan Türk insanına kendi kültür kimliğini, kişiliğini, benliğini, hüviyetini kazandırmak hareketi Atatürk'ün başlattığı bir hareketti. Bu ne ile mümkün olurdu? İşte bu, öze dönmekle, kendi kültürel değerlerimize, örfümüze, âdetimize, geleneğimize dönmekle mümkün olurdu. Bu yüzden Atatürk diyor ki "Bilelim ki, kendi benliğine sahip olamayan milletler başka milletlerin şikârıdır", yani yaşayamaz. O yüzden, yine, Atatürk der ki, "Gençlerimize, çocuklarımıza görecekleri eğitimin hududu ne olursa olsun en evvel ve her şeyden evvel kendi geleneklerine, millî ananelerine ve Türkiye'nin bağımsızlığına düşman olan unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir." Millî hareketin özü bu. Diğer taraftan kendi kimliği, kişiliği, millî benliği kazandırılmış olan millete çağdaş olma yolunu açıklamak da Atatürk hareketinin temellerindendir. İşte bu öze dönme, kendi tarihine, kültürüne dönme hadisesi millîciliğin özü idi. Bu yüksek idrakinin icabı olarak, O'nun milli kültür unsurlarının her biri üzerinde, en küçük ayrıntısına kadar çok büyük bir dikkatle durduğunu biliyoruz. Nitekim, Nevruz ile ilgili hassasiyeti bunun bir göstergesi olmuştur. Bilindiği gibi Atatürk 22 Mart 1922 tarihinde Ankara'nın Keçiören semtinde Nevruz şenlikleri düzenletmiş ve kendisi de bu şenliklerde hazır bulunmuştur.”
1921 yılının 21 Mart günü halkın, öğrencilerin Ankara’nın belirli çayırlıklarına, meydan yerlerine toplandıkları, bu törenlere devletin üst yöneticilerinin de katıldığı dönemin matbuatında kayıtlıdır. Ankara’da yapılan kutlamalar Anadolu ile sınırlı kalmamış, Türk Dünyasında da heyecan yaratmıştır.
1922 yılında Sakarya Zaferi’nden hemen sonra bütün okullara Nevruz-Ergenekon bayramının bir önceki yıl olduğu gibi coşkuyla kutlanması için talimat verilmiştir. Aynı yıl 23 Mart Çarşamba günü meclisin önünde ve Tashan Meydanı’nda merasimler yapıldığı yönünde bilgiler de Hâkimiyet-i Millîye, Yeni Gün ve İkdam gazetelerinde kayıtlıdır.
Cumhuriyetle birlikte Nevruz’un yeniden gündeme getirilmek istenmesinin esas sebebi Besim Atalay’ın 23 Mart 1921 tarihli Hâkimiyet-i Millîye gazetesine yazdığı makaleden kolayca anlaşılmaktadır. Yazının bir bölümünde şöyle denir:
“Bu Ergenekon hâdisesinden çıkacak mühim netice, bizim bugünkü millî mücadelemizle benzeşmesidir. Dokuz kişiden türeyerek düşmanlarından intikam alan Türklerin, bugün de kendi varlığına kastedenlere karşı silahlanmış ve yarın muvaffakiyetini temin edeceğine ve Ulu Tanrı’nın yardımı ve milletin gayretleriyle kara günlerden kurtulacağına eminim.”
Azerbaycan Hükümet Başkanı Neriman Nerimanof'’un Mustafa Kemal Paşa'ya Nevruz dolayısıyla çektiği 24 Mart 1921 tarihli telgrafta şöyle denmektedir:
"Cenubi Kafkasya Komiseri, Azerbaycan serbest Harbiye Mektebi Talebeleri, iki bölüklü Süvari Nişancı Türk Alayı askerleri, Türk Milletinin, büyük Nevruz Bayramını tebrik ediyor ve biz ümid ediyoruz ki Azerbaycan İnkılâp Ordusu kahraman Türk Ordusu ile beraber Garp emperyalizmi tazyikinde bulunan Şark milletlerini yakında kurtarırlar. Yaşasın Şark İnkılap başları Mustafa Kemal!"
________________________
Dr. Abdullah ŞENGÜL'ün makalesinden derlenmiştir.
TÜRK KÜLTÜRÜNDE NEVRUZ
- Mete Han’dan Atatürk’e-
Banu Avar derlemeleri.
HALUK BALABAN.
Fotoğraf açıklaması yok.

20 Mart 2022 Pazar

 OSMANLININ İMF si.....!

Memalik-i Şahane Duhanları Müşterekül Menfaa Reji Şirketi veya kısaca "Reji",
AYINGA ( Tütün ) KAÇAKÇILIĞI.
Osmanlı Devleti, Düyun-u Umumiye ve üç bankacılık grubu
Kırım Savaşı’yla başlayan iç ve dış borçlanma sürecinin sonucunda Osmanlı Hükûmeti borçlarını zamanında ödeyemeyecegini açıklayınca (1875) Alacaklı devletler Osmanlıya büyük tepki gösterdi ve Osmanlının ödeme planını kabul etmedi.. Osmanlı maliye sistemine de güvenmeyen alacaklılar Ülkede toplanan vergileri kendi kurdukları bir teşkilat Duyunu Umumiye vasıtasıyla toplamak istediler Artık vergileri Osmanlı memurları değil Alacaklı ülkelerin kurduğu şirketin Reji memurları toplayacaktı. Bunun neticesinde Osmanlı Devleti'nin en önemli gelir kaynagı Tütün ,Tuz ve Kahveden toplanan vergiler Alacaklı ülkelerin kurduğu şirkete Reji şirketine 30 yıl süreyle bırakıldı.Reji İdaresi kendi memur ve silahlı kolcuları vasıtasıyla vergi toplamaya başladı ve toplanan bu vergiler Osmanlının borcundan düşülmeye başlandı..( Cumhuriyet Türkiyesinde İMF ye muhtaç olan Yurdumuz Osmanlı zamanında da O devrin İMF si REJİ idaresinde yarım asır perişan olmuş yarım kilo kendi türünü için binlerce Türk Köylüsü Reji Kolluk kuvvetlerince hunharca katledilmiştir Selanikten Halebe Kadar.Halkın çektiği Türkülere konu olmuştur.
Osmanlı Üreticisi ürettiği tüm tütün,tuz ve alkol'ü Rejinin belirlediği fiattan Reji idaresine vermek zorundaydı. Köylü Rejiden izinsiz kendi içecegi tütünü dahi saklayamazdı..Köylü kendi içecegi tütünü önce Rejiye 3 kuruşa verir sonra 10 kuruşa geri alırdı.. Bir köyden başka bir köye izinsiz tütün ve tuz taşımanın cezası çok ağırdı.Rejinin kendi silahlı korucuları ve bunların VUR yetkisi vardı. Bazı kaynaklar Reji kolcularının 20.000 nin üzerinde Osmanlı köylüsünü vurarak öldürdüğünü yazarlar.
İlk Reji Şirketi sözleşmesinin süresi 30 yıldır. Sözleşmeye göre şirketle ilgili olarak ortaya çıkacak adli ve ticari sorunların çözümünde Osmanlı Mahkemeleri yetkili kılınmıştır.
Tütün üreticilerinin Reji'den ruhsat alması, ve ürünlerini yalnızca Reji'ye satması şart koşulur.[3] Başka alıcı bulamayan üretici, tütünü değerinden çok ucuza satmak zorunda kalır. Kaçak üretim ve satış yaygınlaşır. Kaçakçılık sorunu ile devletin kendi güvenlik güçlerinin uğraşması gerekirken, Rejinin kendi bünyesinde geliştirdiği silahlı "kolcu"larla denetim yaparak üreticiye eziyet ettiği bilinir. 42 yıl süren Reji İdaresi boyunca kaçakçı, kolcu ve zabıtadan ölenlerinin sayısının 20 bin kadar olduğu ileri sürülür.Karaşar Zeybeği. Höyüklünün edirafı Köşk olsun. olsun. Yağcıoğlu Ağıdı, Kolcu Başı zeybeği ( Vara vara vardık Bağa ) Çökertme zeybeği bu hikâyelerden birini anlatmaktadır. Ankaranın Ünlü seymenlerde AYINGA = tütün Kaçakçılığı ile uğraşmış Reji idaresinin Kolcuları ile silahlı çarpışmalar yapmışlar Yukardaki Türkülerde bu olaylardan esinlenerek yakılmıştır.
1911 yılında Reji Şirketi’nin kaldırılması ve 7 yıl süre ile bir “Devlet İnhisarı"'nın kurulması kararlaştırılır ve 1912 yılında bir “Tütün Tekeli” kanun tasarısı hazırlanır. Ancak Trablusgarp Savaşı ve Balkan Savaşları'nın başlaması ile ve bunun yarattığı mali zorluklar nedeni ile Reji İdaresinin Osmanlı Devletine 1 milyon 500 bin Osmanlı Lirası borç vermesi koşulu ile şirket ayrıcalıkları 1914'ten başlayarak 15 yıl daha uzatılır.
26 Şubat 1925'te Tütün Rejisi lağvedildi. 1 Mart 1925'te Tütün Rejisi Fransızlardan devletçe satın alındı ve tüm hak ve yükümlülükleri devlete devredildi. 26.11.1925 tarih ve 558 sayılı Tütün İdare-i Murakatesi ve Sigara Kağıdı İnhisarı Hakkında Kanun yürürlüğe girdi. 1930 yılında, 1701 sayılı Tütün İnhisarı Kanunu çıkarıldı.
Ankara Ulusta Merkez Bankasının Bulunduğu yerde Reci İdaresinin Merkezi Ve Tuz nazırlığı mevcuttu.
Büyük Atatürk Bu binayı yıktırarak Milli devlet Türkiye Cumhuriyetin Bağımsızlık sembolü Merkez Bankasını Buraya İnşa ettirerek Tüm Dünyaya Bir mesaj Verdi.Osmanlının tüm Borcunu tek kuruşuna kadar ödedi.
Atatürk’e Orman Çiftliğinde Köylünün arpasını değerlendirmek için Kurduğu Bira fabrikasına Kızıp yıkarlarken Abdülhamit hanın İstanbul da birkaç çeşit marka Rakı üreten Fabrika Kurduğunu o devirde Halka açık Meyhane sayısının Çok fazla olduğunu bilmeleri de gerekir.
HALUK BALABAN.



 TARİHİ ANKARA HANLARINDAN KAYBOLAN UNUTULAN

PEMBE HANDAN SONRA. ULUCANLAR CEBELAĞA YOKUŞ BAŞINDAKİ. HAN.
ALLEM KAL(L)EM HAN
Arapçadaki “aklâm”dan gelen “kalem”in çeşitli anlamlarından biri de yazı ve yazı işlerinin görüldüğü yerdir. Yine Arapçadaki “ilm”den gelen “allâm” ise bilen, bilgin anlamındadır. Allâme gibi.
Sağdaki bina yine Ankara’nın yok olan hanlarından “Allem Kallem Han”ın yerine yapılmıştır. Cumhuriyetten önce burada mürekkep, parşömen kâğıdı, kalem, divit gibi ürünleri satan dükkânlar vardı. Üst katlarda ise Ehl-i kalem diye tabir edilen, kadıların yanında görev yapmış, okuma yazma bilen katiplar vardı. Bu kişiler şimdiki Arzuhalciler gibi istida (dilekçe) yazar, okuma yazması olmayanların gelen mektuplarını okur, gönderecekleri mektupları yazarlardı. Halk dilinde “Allem etti kallem etti işini yaptırdı” sözü buradan gelmektedir.
Kaynak: Haluk Balaban
Bir 3 kişi ve yol görseli olabilir

 ANKARA VİLAYETİ ANKARA SANCAĞI.

Ankara Kanuni Sultan Süleyman Han zamanında Osmanlının 252 Eyaletinden birisi olarak seçilmiş sonraları Eyalet Merkezi Kütahya olarak Tensip edilmiş Bilahare Çevre illerden 7 ilin bir çok kısmını içine aldığı Sancak merkezi Olarak Görev yapmış 20 ye yakın Vali ile Yönetilmiş. Cumhuriyet devrinde de Valilerce Yönetilmesine rağmen Bazı kişiler israrla Ankara'mızı Bozkırın Bir Kasabası olarak nitelendirmektedir Tarih de beş adet uygarlığa Başkentlik yapan Ankara dan başka Bir Kent Bulunmadığın özellikle belirtmek isterim.
HALUK BALABAN.

19 Mart 2022 Cumartesi

OSMANLININ İMF si.....!
Memalik-i Şahane Duhanları Müşterekül Menfaa Reji Şirketi veya kısaca "Reji",
AYINGA ( Tütün ) KAÇAKÇILIĞI.
Osmanlı Devleti, Düyun-u Umumiye ve üç bankacılık grubu
Kırım Savaşı’yla başlayan iç ve dış borçlanma sürecinin sonucunda Osmanlı Hükûmeti borçlarını zamanında ödeyemeyecegini açıklayınca (1875) Alacaklı devletler Osmanlıya büyük tepki gösterdi ve Osmanlının ödeme planını kabul etmedi.. Osmanlı maliye sistemine de güvenmeyen alacaklılar Ülkede toplanan vergileri kendi kurdukları bir teşkilat Duyunu Umumiye vasıtasıyla toplamak istediler Artık vergileri Osmanlı memurları değil Alacaklı ülkelerin kurduğu şirketin Reji memurları toplayacaktı. Bunun neticesinde Osmanlı Devleti'nin en önemli gelir kaynagı Tütün ,Tuz ve Kahveden toplanan vergiler Alacaklı ülkelerin kurduğu şirkete Reji şirketine 30 yıl süreyle bırakıldı.Reji İdaresi kendi memur ve silahlı kolcuları vasıtasıyla vergi toplamaya başladı ve toplanan bu vergiler Osmanlının borcundan düşülmeye başlandı..( Cumhuriyet Türkiyesinde İMF ye muhtaç olan Yurdumuz Osmanlı zamanında da O devrin İMF si REJİ idaresinde yarım asır perişan olmuş yarım kilo kendi türünü için binlerce Türk Köylüsü Reji Kolluk kuvvetlerince hunharca katledilmiştir Selanikten Halebe Kadar.Halkın çektiği Türkülere konu olmuştur.
Osmanlı Üreticisi ürettiği tüm tütün,tuz ve alkol'ü Rejinin belirlediği fiattan Reji idaresine vermek zorundaydı. Köylü Rejiden izinsiz kendi içecegi tütünü dahi saklayamazdı..Köylü kendi içecegi tütünü önce Rejiye 3 kuruşa verir sonra 10 kuruşa geri alırdı.. Bir köyden başka bir köye izinsiz tütün ve tuz taşımanın cezası çok ağırdı.Rejinin kendi silahlı korucuları ve bunların VUR yetkisi vardı. Bazı kaynaklar Reji kolcularının 20.000 nin üzerinde Osmanlı köylüsünü vurarak öldürdüğünü yazarlar.
İlk Reji Şirketi sözleşmesinin süresi 30 yıldır. Sözleşmeye göre şirketle ilgili olarak ortaya çıkacak adli ve ticari sorunların çözümünde Osmanlı Mahkemeleri yetkili kılınmıştır.
Tütün üreticilerinin Reji'den ruhsat alması, ve ürünlerini yalnızca Reji'ye satması şart koşulur.[3] Başka alıcı bulamayan üretici, tütünü değerinden çok ucuza satmak zorunda kalır. Kaçak üretim ve satış yaygınlaşır. Kaçakçılık sorunu ile devletin kendi güvenlik güçlerinin uğraşması gerekirken, Rejinin kendi bünyesinde geliştirdiği silahlı "kolcu"larla denetim yaparak üreticiye eziyet ettiği bilinir. 42 yıl süren Reji İdaresi boyunca kaçakçı, kolcu ve zabıtadan ölenlerinin sayısının 20 bin kadar olduğu ileri sürülür.Karaşar Zeybeği. Höyüklünün edirafı Köşk olsun. olsun. Yağcıoğlu Ağıdı, Kolcu Başı zeybeği ( Vara vara vardık Bağa ) Çökertme zeybeği bu hikâyelerden birini anlatmaktadır. Ankaranın Ünlü seymenlerde AYINGA = tütün Kaçakçılığı ile uğraşmış Reji idaresinin Kolcuları ile silahlı çarpışmalar yapmışlar Yukardaki Türkülerde bu olaylardan esinlenerek yakılmıştır.
1911 yılında Reji Şirketi’nin kaldırılması ve 7 yıl süre ile bir “Devlet İnhisarı"'nın kurulması kararlaştırılır ve 1912 yılında bir “Tütün Tekeli” kanun tasarısı hazırlanır. Ancak Trablusgarp Savaşı ve Balkan Savaşları'nın başlaması ile ve bunun yarattığı mali zorluklar nedeni ile Reji İdaresinin Osmanlı Devletine 1 milyon 500 bin Osmanlı Lirası borç vermesi koşulu ile şirket ayrıcalıkları 1914'ten başlayarak 15 yıl daha uzatılır.
26 Şubat 1925'te Tütün Rejisi lağvedildi. 1 Mart 1925'te Tütün Rejisi Fransızlardan devletçe satın alındı ve tüm hak ve yükümlülükleri devlete devredildi. 26.11.1925 tarih ve 558 sayılı Tütün İdare-i Murakatesi ve Sigara Kağıdı İnhisarı Hakkında Kanun yürürlüğe girdi. 1930 yılında, 1701 sayılı Tütün İnhisarı Kanunu çıkarıldı.
Ankara Ulusta Merkez Bankasının Bulunduğu yerde Reci İdaresinin Merkezi Ve Tuz nazırlığı mevcuttu.
Büyük Atatürk Bu binayı yıktırarak Milli devlet Türkiye Cumhuriyetin Bağımsızlık sembolü Merkez Bankasını Buraya İnşa ettirerek Tüm Dünyaya Bir mesaj Verdi.Osmanlının tüm Borcunu tek kuruşuna kadar ödedi.
Atatürk’e Orman Çiftliğinde Köylünün arpasını değerlendirmek için Kurduğu Bira fabrikasına Kızıp yıkarlarken Abdülhamit hanın İstanbul da birkaç çeşit marka Rakı üreten Fabrika Kurduğunu o devirde Halka açık Meyhane sayısının Çok fazla olduğunu bilmeleri de gerekir.
HALUK BALABAN.

 ÇANAKKALE,SAKARYA SAVAŞI,İSTİKLAL HARBİNDE EN ÇOK ŞEHİT VEREN İLLER..! Bursa Balıkesir den sonra. 1- ANKARA.2- KASTOMONU.3- KONYA.

-ÇANAKKALE'DE ŞEHİT DÜŞEN BEYPAZARI'LILAR
HACI OĞULLARINDAN EMİN AHMET 1308 BEYPAZARI - 1915
CEMDALOGULLARI HASAN AHMET 1304 BEYPAZARI - 1915
K.MUSTAFAOĞULLARI MUSTAFA AHMET 1299 BEYPAZARI -1915
KARASELİM OĞULLARINDAN SELİM AHMET 1307 BEYPAZARI -1915
GÖK OĞULLARINDAN ÖMER AHMET 1292 BEYPAZARI - 1915
HASAN MEHMET ALİ 1298 BEYPAZARI - 1915
CEMAL OĞULLARINDAN AHMET ALİ 1301 BEYPAZARI -1915
KIZ OĞULLARINDAN HÜSEYİN ALİ 1303 BEYPAZARI -1915
ÇETE OĞULLARINDAN OSMAN ALİ 1296 BEYPAZARI -1915
KÖR ALİ OĞULLARI OSMAN ALİ 1301 BEYPAZARI - 1915
ALİ BEY OĞULLARINDAN MEHMET ARİF 1303 BEYPAZARI - 1915
MÜFTÜ OĞULLARINDAN HÜSEYİN BEKİR 1290 BEYPAZARI KARAŞAR 1915
MESTAN OSMAN DERVİŞ ALİ 1296 BEYPAZARI -1915
ÇAVUŞ OĞULLARINDAN HÜSEYİN DURMUŞ 1303 BEYPAZARI KARAŞAR - 1915
TOPAÇ OĞULLARI ALİ EYÜP 1303 BEYPAZARI -1915
GÖK HÜSEYİN OĞULLARI ALİ HALİL BEYPAZARI -1915
TOPAL İMAM OĞULLARINDAN MEHMET HASAN 1304 BEYPAZARI -1915
GAZİ EMİN OĞULLARINDAN ÖMER HASAN 1304 BEYPAZARI --- 1915
HÜSEYİN OĞULLARI HÜSEYİN HÜSEYİN 1293 BEYPAZARI --- 1915
SÜLEYMAN OĞULLARI İSMAİL HÜSEYİN 1307 BEYPAZARI --- 1915
MOLLA HÜSEYİN OĞULLARINDAN ALİ HÜSEYİN 1304 BEYPAZARI - 1915
BASKI OĞULLARINDAN HALİL HÜSEYİN 1297 BEYPAZARI KARAŞAR 1915
ÇİLİNGİR OĞULLARINDAN HÜSEYİN HÜSEYİN 1307 BEYPAZARI 1915
HALİM BEY OĞULLARINDAN MEHMET HÜSEYİN 1293 BEYPAZARI - 1915
ATLI OĞULLARI MEHMET HÜSEYİN 1293 BEYPAZARI KARAŞAR 1915
İMAM OĞULLARINDAN MUSTAFA HÜSEYİN 1309 BEYPAZARI 1915
TAHTA KÜLAH OĞULLARINDAN MUSTAFA HÜSEYİN 1302 BEYPAZARI 1915
SOFTA OĞULLARINDAN OSMAN HÜSEYİN 1300 BEYPAZARI --- 1915
HATİP OĞULLARINDAN HÜSEYİN İBRAHİM 0 BEYPAZARI --- 1915
KABASAKALOĞULLARI MEHMET İBRAHİM 1295 BEYPAZARI --- 1915
AHMET OĞULLARINDAN EYÜP İSMAİL 1305 BEYPAZARI --- 1915 BEYPAZARI
HACIMEHMET OĞULLARINDAN MEHMET İSMAİL 1308 BEYPAZARI -1915
ÖKÜZ OĞULLARINDAN ABDULLAH KAZIM 1290 BEYPAZARI MERKEZ 1915
ABDURRAHMAN OĞULLARINDAN SALİH MAHMUT 1304 BEYPAZARI 1915
ÇAKIR OĞULLARI İSMAİL MEHMET 1298 BEYPAZARI --- 1915
KILLI OĞULLARI HÜSEYİN MEHMET 1306 BEYPAZARI --- 1915 BEYPAZARI ANKARA
DAL MAHMUT OĞULLARINDAN DURMUŞ MEHMET 1301 BEYPAZARI --- 1915
İMAM OĞULLARINDAN EYÜP MEHMET 1302 BEYPAZARI --- 1915
BULDUR OĞULLARINDAN HASAN MEHMET 1297 BEYPAZARI - 1915
YAVRI OĞULLARINDAN MEHMET MEHMET 1295 BEYPAZARI - 1915
EMİN EFENDİ OĞULLARI HASAN MEHMET ALİ 1295 BEYPAZARI - 1915
KELEŞ OĞULLARINDAN ALİ OSMAN MEHMET EMİN 1308 BEYPAZARI KIRBAŞI 1915
MAKRUPLU OĞULLARI MAHMUT MURAT 1297 BEYPAZARI KIRBAŞI 1915
YAHYA OĞULLARINDAN İSMAİL MUSTAFA 1296 BEYPAZARI 1915
BEYPAZARI RAMAZAN OĞULLARINDAN İBRAHİM MUSTAFA 1307 BEYPAZARI -1915
ABDULKERİM OĞULLARINDAN HASAN MUSTAFA 1304 BEYPAZARI --- 1915
ALEMDAR OĞULLARINDAN HÜSEYİN MUSTAFA 0 BEYPAZARI --- 1915 BEYPAZARI
HOLA OĞULLARINDAN HÜSEYİN MUSTAFA 1301 BEYPAZARI --- 1915
HACI BONCUKLU OĞULLARINDAN ÖMER MUSTAFA 1305 BEYPAZARI -1915
KÖÇER OĞULLARI ÖMER MUSTAFA 1297 BEYPAZARI --- 1915
TÜFENKÇİ OĞULLARINDAN ALİ NAFİZ 1299 BEYPAZARI --- 1915
KAVAK OĞULLARINDAN MEHMET ALİ NAZİF 1298 BEYPAZARI -1915
KESKİNLİ OĞULLARI HASAN OSMAN 0 BEYPAZARI --- 1915
BEZELİ OĞULLARINDAN HALİL OSMAN 1302 BEYPAZARI MERKEZ 1915
BEYOĞLU KÖR ÖMER MEHMET ÖMER 1297 BEYPAZARI --- 1915
IRAZ OĞULLARI İBRAHİM ÖMER 1300 BEYPAZARI MERKEZ 1915
OSMANDEDE OĞULLARI HASAN RAMAZAN 1307 BEYPAZARI --- 1915
HACI ALİ OĞULLARINDAN HÜSEYİN SADIK 1305 BEYPAZARI --- 1915
KULAK OĞULLARINDAN MUSTAFA SALİH 1302 BEYPAZARI MERKEZ 1915
GÖK SALİH OĞULLARI HASAN SÜLEYMAN 1302 BEYPAZARI KARAŞAR 1915
ÖMER KOCA OĞULLARINDAN OSMAN SÜLEYMAN 1309 BEYPAZARI --- 1915
HATİP OĞULLARINDAN ALİ ŞÜKRÜ 1308 BEYPAZARI --- 1915
İSA OĞULLARINDAN SATILMIŞ YUNUS 1304 BEYPAZARI KIRBAŞI 1915
HALUK BALABAN ARŞİV.
https://l.facebook.com/l.php...]-R&c[0]=AT3xhUCEE5AkB83AMcvRfjc3WUM3mcW_YPgFREdgKxkBkqmNCvQxAT3L5nx0L2e00AcljNUPDeiiqu3pLDB9yseieKWZ5i1jPBtzBmPWBE7XfbtoOrann7ZElqUAwvyldwfDv6PiURWXyYWHQNpDRlB7csQ
Bir 2 kişi, ayakta duran insanlar ve şunu diyen bir yazı 'sizi, TOPRAĞA DEĞİL YÜREĞİMİZE GÃMDÜK... AHME 18 MART SEHİTLER GÜNÜ' görseli olabilir

 ANKARA KALE İÇİ KROKİSİ VE ÜÇÜNCÜ SUR VE KAPILAR.

Krokide Görünen namazgah Tepe kapısı önünde gösterilen su kaynağı Türk Hava Kurumu ile Ankara radyosu binası arasında İncesu deresi içine akmaktaydı.Çocukluğum da bu sıcak suyun dereye aktığına bizzat şahit oldum.
Rahmetli Babaannemin Bana anlattığına göre Leblebici bu günkü adı ile İstiklal Mahallesi Yahudi mahallesindeki metruk hamam Sıcak su kaynağından beslenen Ankaralıların Uyuz hastalığına iyi geldiğine inandıkları bir Hamam imiş Zamanla suyu kaybolmuş Hamamda işlevsiz kalmış. Bu gün bile bu civarda derin su sondajı yapılsa Tabi sıcak kaynak suyu bulmak mümkün olabilir.
Ankara Kent Tarihçilerinin ilgi ve bilgisine sunarım.
Başka bir Makalemde Ankara üçüncü sur kapıları Hakkında detaylı bilgiler yazacağım.
HALUK BALABAN.
Bir harita ve yazı görseli olabilir